IMF BAŞARISIZ, REFORMA GİTMELİ
BORÇ ve Kalkınma Avrupa Ağı´nın (Eurodad) yayımladığı yeni bir rapor, Uluslararası Para Fonu (IMF) açısından rahatsız edici sonuçlar içeriyor.
BORÇ ve Kalkınma Avrupa Ağı’nın (Eurodad) yayımladığı yeni bir rapor, Uluslararası Para Fonu (IMF) açısından rahatsız edici sonuçlar içeriyor.
"Koşullu veriyoruz: IMF borçlarına iliştirilen ve politika belirleyen koşulların analizi" başlıklı rapor, giderek daha fazla koşul konduğu ve bunların "sert kemer sıkma önlemleri ile bağlantılı olmaya ve hassas politika alanlarına müdahale etmeye devam ettiği" sonucuna varıyor.
IMF her ne kadar "önceki krizlerden ders çıkardığını" ve verdiği krediler için sıraladığı talepleri düzenli hale getirdiğini iddia etse de, raporda yapısal koşulların aslında 2007’de 14 civarında iken bugün 20’ye çıktığı ifade ediliyor. Raporda ayrıca bu koşullar yoluyla vergi, harcamalar, kamu çalışanlarının ücretlerinin dondurulması veya azaltılması, emeklilik ve sosyal devlet harcamalarında kesinti, kamu işletmelerinin özelleştirilmesi ya da yeniden yapılandırılması ve asgari ücretin düşürülmesi gibi iç politikaya ilişkin konulara giderek daha fazla müdahale edildiği vurgulanıyor. Bütün bunlar IMF anlaşmalarının kağıt üzerindeki ilkelerine tümüyle aykırı görünebilir; çünkü bu ilkelere göre IMF’nin görevi, "üyelerin kendi sosyal ve siyasal politikalarına" saygı duyacak şekilde son çare olarak başvurulan kreditör olarak hareket etmek ve para politikasına rehberlik etmektir.
Eurodad raporuna göre, Ukrayna’ya empoze edilen koşullar arasında "tüketicilere yapılan enerji yardımlarının kesilmesi ve gaz fiyatlarında yüzde 50 artış" da bulunmaktadır. Gerçekte olan şudur: Seçilmemiş ve hiçbir sorumluluğu olmayan uluslarüstü bir organ, son çare olarak başvurulan kreditör konumunu kullanarak kapalı kapılar ardında iç politikayı belirlemektedir. Ve maalesef kendisinin de kabul ettiği gibi IMF çoğu zaman bunu da yanlış yapmaktadır.
Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi 2010’da, IMF’nin kemer sıkma takıntısının "tehlikeli" olduğu ve Yunanistan gibi ülkelerde resesyonu daha da derinleştireceği uyarısında bulundu. Üç yıl sonra IMF "hesabını yanlış yaptığını" kabul etmişti. 1990larda IMF politikalarının merkezi olan ve IMF öğütlerini sıkı sıkıya tutan, özelleştirilecek ne varsa hepsini özelleştiren, şirket vergilerini düşürüp kamu harcamalarını kısan Arjantin 2001’de büyük bir ekonomik yıkım yaşadı. IMF ise "Arjantin konusunda dengeyi yanlış hesapladık galiba" diyecekti.
Oylama yöntemi yüzünden, ki Eurodad’in köklü reformlar önerdiği alanlardan biridir bu, büyük batılı ülkeler gelişmekte olan ülkeler üzerinde "kabadayılık" yapabilmekte, kendilerini etkileyen her konuda ise vetoya gitmektedir. Örneğin ABD oyların yüzde 17’sine sahiptir. IMF’nin, sorunlu Batılı ekonomiler büyüme kaydetsin diye gelişmekte olan ülkelere piyasalarını liberalleştirme konusunda baskı aracı olması öngörülmemişti. Dünya Bankası Eski Başkanı Joseph Stiglitz bu konuda şöyle diyordu: "IMF bir ülkeye gittiğinde tek bir şeyle ilgilidir. Bankalar ve mali kuruluşlara ödeme yapılmasını nasıl sağlarız? Finans spekülatörlerini ayakta tutan IMF’dir. Onun derdi kalkınma ya da bir ülkenin yoksulluktan nasıl kurtulacağı değildir."
Eurodad yöneticisi ve raporun yazarlarından biri olan Jesse Griffiths acil ve büyük bir revizyon öneriyor. IMF’nin "mevcut modelinin borç durumlarını daha da ağırlaştırdığını anlaması gerekiyor" diyor. IMF’nin davetsiz neoliberal yardımlarına maruz kalmış ülkelerin çoğu vatandaşı sanırım bu düşünceye yürekten katılacaktır.
(Çeviren: Aynur Toraman)