Dün bu yazının yazıldığı öğleden sonraki saatlerde Merkez Bankası’nının Web sitesinde Piyasa Gelişmelerine İlişkin Basın Duyurusunda, "Piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmektedir. Gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de dikkate alınarak gerekli adımlar atılacaktır. ‘’ deniliyordu.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ de yine takip ettiklerini söylüyor ve fakat bir önlem açıklamıyordu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’da her yanlışta olduğu gibi bu defada yine kim olduğunu açıklamadan "Dolarla oynayarak milletin cebine, millete zarar verecek sonuçlar ortaya koyarak, bu seçimin sonuçlarını değiştireceğini düşünenler varsa aldanıyorlar" şeklinde suçlama yapıyordu.
Bu açıklamalar gemiyi karaya oturtan yolculardır demek gibidir.
Zaten aynı zamanda Kurların neden buralara geldiğini açıklamaya da yetiyor.
Dün akşam saatlerinde veya bu gün sabah hükümetten bir hareket bekleniyordu.
Siyasi iktidar kur artışına neden izin veriyor ?
1. Cari açığı düşürmek istiyor ve dolayısıyla İktisat politikası gereği olarak müdahale etmiyorsa, bu mümkün değil diyemeyiz. Çünkü :
Türkiye’nin cari açığı Milli gelirin yüzde 6’sına yaklaştı. Dünyanın en yüksek cari açık veren ülkesi olduk. Cari açık yüksek ise, ihracatı arttırmak için ülke parası diğer paralardan daha düşük oranda tutmak ve bu yolla dış rekabet gücünü artırmak etkili bir yöntemdir. Ne var ki Türkiye de ihracat malları üretiminde en az yüzde yetmiş oranında ithal aramalı kullanılıyor. İthalat durursa ihracatta durur.
Yine ülke parası değer kaybettiği için ithal malı alım gücü düşer. ithal edilen ürünlere olan talep ve ithalat talebi düşer. Ne var ki ithalatın yüzde 73’ü üretimde kullanılan aramalı ve hammadde ithalatıdır. İthalat düşerse, üretim düşer. En doğrusu ithal aramalı ve hammaddeyi içerde üretmektir. Ancak hukuki altyapı ve güven ortamı yeni yatırımlar için uygun değildir.
Kaldı ki seçim varken, seçim öncesi çok kısa dönemde böyle bir yaklaşım içinde olmaları mümkün değil.
2. Bir diğer gerekçe, Türkiye ‘den yabancı kısa vadeli yatırım sermayesinin çıkmasını engellemek olabilir. Kur artınca, TL’ yi yüksek kurdan dövize çevirmek zarar getirir.
3. Yine siyasi iktidar tarafında, kaybedeceğini hesaplayarak ‘’ekonomide kaos tırmansın . Bunu gerekçe göstererek seçimleri erteleriz. Nasıl olsa 2019 seçimlerine kadar düzeltiriz. ‘’ şeklinde bir düşünce olabilir.
4. Merkez Bankası faizleri artırırsa, Cumhurbaşkanın faizi düşüreceğiz konusunda içerde ve dışarda söylediklerine karşı bir çelişki olur . Döviz satarak müdahale etmesi de, yetersiz rezervleri nedeniyle fiilen mümkün olmuyor.
5. Ve nihayet ani kur artışları karşısında siyasi iktidarda da panik oluştu. Etkili bir karar alamıyor.
Nedeni ister bu saydıklarımız olsun, ister aslı olmasa da hükümetin söylediği yabancı tuzağı olsun, kur artışının getirdiği sorunların altından kalkmak zordur. Türkiye ‘nin İMF’ ye gitmekten başka yolu kalmamıştır.
Ekonomik dengelere gelince;
Enflasyon yüzde 15 ve daha yukarı çıkar;
Sosyal medyada ben alış- verişimi TL ile yapıyorum. Dolardan bana ne ? diyen genç, enflasyonu unutuyor galiba. Anlaşılıyor ki aldığı mal 10 liradan 20 liraya çıktığında, ancak işin farkına varacaktır.
İthalat pahalı olduğu için üretim ve Büyüme kesintiye uğrar;
İşsizlik artar. Fiili işsizlik yüzde 20’ düzeyine çıkar.
Dış borcu yüksek bankalar ve şirketler sıkıntıya girer.
Gelir dağılımı aşırı bozulur.