Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
17 Eylül 2012
İÇECEKTE ÖNCELİK BÜYÜK PAZARLARIN

İhracatını en çok KKTC, Irak, Libya ve Almanya gibi ülkelere yapan Türkiye içecek sanayi, gözünü daha büyük pazarlara dikmiş durumda. Dünya içecek grubu ithalatında başı çeken ABD, İngiltere, Japonya ve Hong Kong ise bu ülkelerden en önemlileri.

İÇECEKTE ÖNCELİK BÜYÜK PAZARLARIN

Meşrubat üretimimizin geçmişi, 19’ncu yüzyılın sonuna doğru Sultan İkinci Abdülhamit döneminde açılan gazoz hane ile başlıyor. Cumhuriyet döneminde ise gazoz üretimimiz 1930 yılına rastlıyor. O dönemin gazoz markaları Ankara, Olimpos, Çamlıca, Nilüfer gibi isimlerdir. Nilüfer markası daha sonra Uludağ ismiyle yoluna devam eder. İlerleyen yıllarla birlikte; Cool Kola Koka, Fruko Tamek, Nur Kola, Katibim Kola gibi birkaç meşrubat markası daha bu kervana katılır. Günümüzde ise Türkiye’de, her türlü gazlı ve gazsız içecek, ileri teknoloji ile üretilip tüketiciye sunuluyor. Türkiye bulunduğu bölgede, içme suyu, maden suyu ve meyve suları açısından zengin kaynaklara sahip bir ülke olma özelliğiyle öne çıkıyor. Yıllar içinde sağlanan teknolojik gelişmelerin sektöre yansıtılmasıyla birlikte, özellikle meyve sularında ürün çeşitlendirilmesine gidildiği ve meşrubat tüketiminin arttığı görülüyor. Birden fazla meşrubat çeşidinin olması tüketiciye istediği ürünü alma imkânı sunuyor. İç pazarda özellikle şeftali, vişne, kayısı ve karışık meyve nektarları tüketilmekte iken, ihracatta ise ağırlıklı olarak elma suları önem kazanıyor. Ancak son yıllarda tüketimde değişen eğilimlere bağlı olarak iç pazarda; elma, nar, domates ve üzüm sularına ve özellikle de yüzde 100 meyve sularına olan talepte bir artış söz konusu. Var olan talebin artması da bu ürünleri iç pazarda kayda değer bir konuma taşıyor. Ayrıca Türkiye’nin, Alp-Himalaya organik kuşağında bulunmasından dolayı, maden suları bakımdan zengin kaynaklara sahip olmasını da beraberinde getiriyor. Üstelik Türkiye’deki maden suları, mineral konsantrasyonları bakımından oldukça yüksek değerlere sahip. Yabancı ortaklı firmaların da faaliyette bulunduğu gazlı meşrubat sektöründe de en çok kolalı içecekler, meyveli içecekler ile aromalı içecekler üretiliyor.

En fazla ihracat KKTC’ye
Türkiye’nin, alkolsüz içecekler ihracatı içinde meşrubat sanayi ürünleri ihracatı önemli bir yer tutuyor. 2001 yılında 5.4 milyon dolar düzeyinde bulunan sektör ihracatımız, 2009 yılına kadar sürekli artış gösterirken, aynı yıl ihracatımızın yüzde 15 oranında azaldığı gözleniyor. 2010 ve 2011 yıllarında ise sektörün ihracatı tekrar artış trendine giriyor. Meyve ve sebze sularında 2011 Haziran ayı ihracatımız 14 milyon 127 bin dolar iken, 2012 Haziran ayında ise 13 milyon 670 bin dolar ile yüzde -3.23 ile düşüş gösterdi. En fazla ihracat yapılan ülke olan KKTC’ye 2011 yılında 13.8 milyon dolarlık meşrubat ihraç ettik. Bu ülkeyi 10.4 milyon dolarla Irak ve 8.8 milyon dolarla Libya izledi. 2011 yılında bir önceki yıla göre; yüzde 12 oranında artarak 33 milyon dolar olarak gerçekleşen memba suyu ve soda ihracatının yaklaşık yüzde 23.8’ini 7.9 milyon dolar ile Almanya’ya gerçekleştirdik. Almanya’yı 7.3 milyon dolarla İngiltere, 3 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri ve 1.8 milyon dolarla KKTC izledi. 
İçme suyu ihracatında ilk sıra Fransa’nın
Küresel ekonomide, 2009 yılında değer olarak yüzde 13 oranında azalış gösteren meşrubat ve benzeri alkolsüz içecekler ihracatı, 2010 yılında yüzde 5.6 oranında artış gösterdi. 2010 yılının önemli ihracatçı ülkeleri 1.75 milyar dolar ile Avusturya ve 1.45 milyar dolar ile Almanya oldu. Önemli ithalatçı ülkeler ise 1.56 milyar dolar ile ABD ve 921 milyon dolar ile İngiltere şeklinde sıralandı. Dünya içme suyu ihracatında ise ilk sırada 859 milyon dolarla Fransa yer alıyor. Bu ülkeyi 416 milyon dolarla İtalya ve 325 milyon dolarla Çin Halk Cumhuriyeti izliyor. En önemli ithalatçı ülke ise 423 milyon dolarlık içme suyu ithalatı gerçekleştiren Hong Kong’dur. Bu ülkeyi 387 milyon dolarla ABD ve 300 milyon dolarla Japonya izledi. Türkiye’deki yabancı turistlerin tüketimine yönelik olarak içme suyu ve maden suyu ithalatının da gerçekleştirildiği görülüyor. 2011 yılı ithalatı önceki yıla göre; yüzde 59.4 artarak 1.7 milyon dolar olarak gerçekleşti. İthalatın yüzde 45.4’ünü İtalya’dan yapılan ithalat oluşturuyor. 
İçecek sektörü istikrarlı olarak büyüyor
Türkiye meyve suyu sanayisi 2000’li yıllardan bu yana istikrarlı olarak büyümeye devam ediyor. Sektörün, küresel krizin yaşandığı 2008 yılına kadar yüzde 15-20 oranlarında büyüdüğü görülürken; ekonomik kriz sebebiyle 2008 ve 2009 yıllarında ise yavaşladığı gözlemleniyor. 2010 yılına gelindiğinde ise büyüme hızı tekrar artış eğilimine geçti ve yaklaşık yüzde 65 oranında bir artışla 174 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra, Türkiye meyve suyu sanayinin cirosu son beş yıllık dönemde yüzde 42 artarak 1.7 milyar liraya ulaştı. Türkiye geneli meyve sebze mamullerinin 2012 yılının ilk altı aylık ihracat rakamlarına bakıldığında; ihracatın yüzde 6.7’sini elma suları, yüzde 2’sini turunçgil suları, yüzde 1’ini karışık haldeki meyve ve sebze suları, yüzde 0.17’sini üzüm suyu, yüzde 0.08’nin de ananas ve domates suları oluşturuyor. Bu ürün gruplarının dışında kalan diğer meyve sularında ise 47 milyon dolarlık ihracat yapıldığı görülüyor. Meşrubat ürün grubu içinde ilk altı aylık değerlendirmede yüzde 9.5 pay ve 54 milyon 535 bin dolar ile gazlı sular-maden suları-gazozların ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bunu sırasıyla yüzde 3 pay ile sular-buz-kar takip ediyor.
UİB’de turunçgil suları ilk sırada
Bu yılın ilk altı ayına ait sektörün ihracat verilerini değerlendiren Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UİB) Başkanı Orhan Gençoğlu, şu açıklamalarda bulundu. Meyve sebze suları ürün grubu içinde ilk altı aylık dönemde; yüzde 6.73 pay ve 5 milyon 428 bin dolar ile turunçgil suları ilk sırada yer alıyor. Bu ürün grubunu sırasıyla yüzde 4.94 pay ile elma suları, yüzde 2.97 pay ile diğer meyva suları, yüzde 0.10 pay ile karışık haldeki meyve ve sebze suları, yüzde 0.01 pay ile ananas suları, üzüm suyu ve domates suyu takip ediyor. Meşrubat grubu içinde sırasıyla; yüzde 14.8 pay ile gazlı sular-maden suları-gazozlar, yüzde 4.2 pay ile sular-buz-kar, yüzde 0.21 pay ile sirke yer alıyor.
Sektörün en önemli sorunu mevzuat
İçecek sektöründe Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına da değinen Orhan Gençoğlu, “Sektörde en yeni teknolojiler kullanılmakta olup, sektörün en büyük sorunu mevzuat sorunudur” dedi. Gıda mevzuatının net ve açık olarak belirtilmediğini söyleyen Gençoğlu, “Türkiye de üretim izni alınamayan veya güçlük çıkarılan ürünler bulunurken; buna karşın benzer ürünler Sağlık Bakanlığı veya Tarım Bakanlığı’nın verdiği müsaadeyle çok kolay bir şekilde ithal edilebiliyor” şeklinde konuştu. Sektörün sağlıklı gelişmesini sağlamak ve rekabet gücünü artırmak için yapılması gereken düzenlemeler ve izlenmesi gereken politikalar hakkında açıklama yapan Gençoğlu, şunları söyledi: “Sektörle ilgili mevzuatın AB mevzuatına uyumu tamamlanmalı. Bölgesel kurum ve kuruluşlara kontrol, belge verme, belge iptali gibi konularda yetki verilmeli. EĞİTİMli, bilgili eleman yetiştirilmesine olanak verilmeli ve destek olunmalı. Düşük faizli işletme kredilerinin yürürlüğe konması yoluyla üretim yapan kuruluşlara da destek sağlanmalı.”
İçecek sektörünün güçlü yanları
Türkiye’nin, genç nüfusuna bağlı pazar büyüklüğü, dinamik özel sektör ekonomisi, yüksek turizm geliri ve elverişli iklim koşulları gibi parametrelerin, sektörün güçlü yanları arasında yer aldığını söyleyen Gençoğlu, Türkiye yiyecek ve içecek sektörlerünün, perakende satış yerlerince sunulan seçeneklerin çeşitliliği nedeniyle son yıllarda istikrarlı bir büyüme kaydettiğini açıkladı. Gençoğlu, tam zamanlı işlerde çalışan kadın sayısındaki artışın yanı sıra, net gelirin artması, tüketim eğilimlerinin değişmesi, hazır yemek ve donmuş gıda gibi işlenmiş ürünlere olan ilgideki artışında bu büyümede etkili olduğunu sözlerine ekledi.
Krizi fırsata çevirmenin yolları
Ülkedeki mevcut tarımsal ürün çeşitliliğinin artmasıyla doğru orantılı olarak içecek sektörünün de ürün çeşitliliği arttı. Türkiye’nin genç ve artan nüfusuna dikkat çeken Orhan Gençoğlu, bu durumun sektör açısından bir fırsat olduğunu kaydetti. Küresel ekonomik krizin oluşturmuş olduğu değişken ekonomik ortamın tüketicinin harcamalarını engellediği tespitinde bulunan Gençoğlu, buna karşın genç nüfusun yeni marka ve ürünlere açık olmasının, krizi fırsata çevirmenin bir yolu olarak görülebileceğini söyledi. Gençoğlu, ülke turizminin gelişmesinin de diğer sektörlerde olduğu gibi içecek sektöründe de tüketimi artıracağını savundu.
Ürün çeşitlendirilmesi artıyor
İçecek sektöründe yaşanan sorunlara dair görüşlerini paylaşan İstanbul Yaş Meyve Sebze Mamulleri Başkanı Latif Ünal, bu sorunlarla ilgili şu bilgileri verdi: “Öncelikle üretimde verimliliği artıracak olan makineli tarımın küçük çaplı çiftlikler için yüksek maliyet ortaya çıkarması ile sanayiye uygun meyve çeşitlerinin belirlenmemiş ve sanayiye yönelik meyve üretiminin yapılmıyor olması bu sorunları doğuran etmenlerden. Ayrıca meyve temini organizasyonunun tüccar diye adlandırılan aracılar tarafından yapılıyor olmasının da yaşanan sıkıntılarda payı büyük. Bu yaklaşım üretici ve çiftçinin kar oranlarını, rekabet yeteneklerini düşürüyor ve verimliliği azaltıyor. Mevcut meyve bahçeciliğinin dağınık ve küçük parsellerden oluşan yapısı nedeni ile hammadde temininde de sorunlar yaşanıyor. Bu yapının iyileştirilmesi gerekiyor.” Türk meyve suyu sanayisini Avrupa ile kıyaslayan Ünal, sektörün teknoloji açısından yapılanmasını hızla geliştirerek aynı düzeye geldiğini aktardı. Buna karşı sektörün genç olduğunu, ürün çeşitliliğinin de Avrupa’ya göre daha az olduğu dile getiren Ünal, sektörün ürün çeşitlendirmesini her geçen gün arttırdığına dikkat çekti. Türkiye’nin meyve suyu ihracatında en önemli pazarın Avrupa ülkeleri olduğunu belirten Ünal, Türkiye’nin, 2010 yılında en fazla sırasıyla Almanya, Polonya ve Hollanda’ya meyve suyu ihraç ettiğini açıkladı.
Pazarlamada ambalaj çok önemli
Pazarlama stratejilerinde tadı kadar önemli olan bir diğer husus ise ürünün dış görünüşü. Bu nedenle özellikle gazlı içecek sektörü ile en fazla ilişki halinde olan sektör ise ambalaj.   Günümüzde ambalajlama, pazarlamada en önemli rolü üstleniyor. Özellikle ambalajlama konusunda seçim yapılırken tüketicinin algılaması kolay olan renkler tercih ediliyor. Özellikle; AB üyesi ülkelerde ambalaj konusunda bazı standartlar mevcut. En önemli örneklerden biri ise Türkiye’de en çok tüketilen 2.5 litrelik diğer bir adı “aile boyu” olan pet şişeli meşrubatların üretimi. Bu ürünler, AB ülkelerinde yasak. Türkiye’de de bu ürünlerin imalatının yakın bir zamanda kaldırılacağı olasılığından dolayı üreticiler açısından büyük bir problem teşkil ediyor. Şişelemede standart olduğu kadar içeceklerin kapakları için de bazı standartlar bulunuyor. Özellikle çevre kirliliğini önlemek için kutu kolaların açma halkaları konusunda bazı çalışmalar yapıldı. Açma halkalarının kutulardan ayrılmayacak şekilde dizayn edilmesi şartı getirildi. Şişelerin kapaklarında ise önceden metal kapak kullanılır iken sağlığa zararlı olması sebebiyle plastik kapak kullanılmaya başlanıldı. Yapılan araştırmalar sonucunda; cam ambalajın tüketicilerin isteklerini en iyi şekilde karşılayan ambalaj çeşidi olduğu tespit edilirken, ambalaj malzemesinde ürünün tadını etkilemeyen, içindekini en iyi koruma, kullanışlı ve kaliteli olma gibi özelliklerin tüketicinin satın alma potansiyelini etkilediği görülüyor.
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.