Bugün, grev yasaklarına, bakılmayan pencereden bakacağız.
AKP döneminde grev yapmak imkânsız oldu. 12 kez ertelendi grevler. Hem de hukuka aykırı şekilde. Gerekçenin o işkolu ve işyeri gerçeğine uymamasına rağmen. Hem de Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesinin işçiye hak vermesine, “Grev ertelemesinin yasal dayanağı yok” demesine rağmen. Hem de yasalar, Anayasa, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve altına imza atılan ILO Sözleşmeleri hiçe sayılarak. Hem de erteleme kararının hukuka aykırı olduğuna dair yüksek yargı kararları çiğnenerek…
Hangi grevler yasaklandı?
-2003 – PETLAS / 350 işçi
-2003 – Şişecam / 5.000 işçi
-2004 – Şişecam / 5.000 işçi
-2004 – Pirelli, Goodyear, Bridgestone / 5000 işçi
-2005 – Erdemir Madencilik / 400 işçi
-2014 – Şişecam / 5.800 işçi
-2014 – Çayırhan ve Çöllo Kömür İşletmeleri / 1500 işçi
-2015 – MESS / 15.000 işçi
-2017 – Asil Çelik / 600 işçi
-2017 – EMİS Metal / 2.200 işçi
-2017 – Akbank / 14.000 işçi
-2017 – Şişecam / 5.500 işçi
AKBANK grevinde erteleme gerekçesi “Ekonomik ve finansal istikrar bozulur” idi. Diğerlerinin tamamında gerekçe “milli güvenlik”. İki grevde, 2004’teki Şişecam ve 2014’teki Çayırhan ve Çöllo Kömür İşletmeleri grevlerinde ise milli güvenliğe ek olarak “genel sağlık” gerekçesini de eklediler.
PETLAS’TA MİLLİ GÜVENLİK KOMEDİSİ
AKP’nin ilk ertelemesi, daha doğrusu ilk yasak, 2003’te PETLAS grevine idi.
Hatırlayalım; 1974 Kıbrıs Çıkarması sırasında ABD ambargosu yüzünden uçak lastiği ve uçak benzini bulamadığımız için savaş uçaklarımız kalkamıyordu. İngilizler topraklarımızdaki ATAŞ Rafinerisini bile bakım gerekçesiyle kapatmışlardı. Lastik fabrikamız, rafinerimiz yoktu. Kaddafi’nin Libya’sı uçak benzini ve uçak lastiği verdi, Kıbrıs çıkarmasını o sayede yapabildik. Bu ders PETLAS’ı ve TÜPRAŞ’ları kurmamızı sağladı. Ama Amerikancı ve Avrupacı Hükümetler, gözlerini kırpmadan sattılar TÜPRAŞ’ı da, PETLAS’ı da.
Erbakan-Çiller Hükümeti PETLAS’ı 7 Mayıs 1997’de Kombassan’a sattı. Mahkeme satışı usulsüz buldu, kesinleşmiş yargı kararı ile satış iptal edildi. Emredici mahkeme kararına göre Hükümetin PETLAS’ı geri alması gerekiyordu. Kombassan’ın kurumdaki varlığı da hukuken artık işgaldi. Ama AKP, devlete ait olan kurumu işgalciden almadı, işgalci de kurumu tahliye etmedi. Dahası da var. Top gibi oynadılar kurumla.
İşgalci Kombassan, AKP Hükümetinin gözlerinin içine bakarak, artık kendisine ait olmayan PETLAS’ı, 2005’te Abdülkadir Özcan’a % 90’ını, sonra da kalanını sattı. Özcan, kanunen devlete ait olan kurumu, satma yetkisi olmayan işgalciden alarak başka bir işgal gerçekleştirmiş oldu. “Milli güvenlik, zinharrrr” diye işçinin karşısına dikilen AKP, bu stratejik kurumun satılmasına ses çıkarmamakla kalmadı, işgale göz yumdu ve yumuyor.
2003’te işçi, artık işgalci durumuna gelmiş olan işverene karşı greve çıkıyor. AKP Hükümeti ne mi yapıyor? İşgalciye siper oluyor, işçinin karşısına dikiliyor. 350 işçiye yasak koyuyor. “Milli güvenlik” diye.
Milli güvenliğe, kamuya ve hukuka karşı suç işleyenler, 350 işçinin karşısında birleşiyor, “milli güvenlik” diye.
ÇAYIRHAN KÖMÜR İŞLETMESİNDE KOMEDİ
Başka bir olay…
DSP-MHP-ANAP Hükümeti, 1980 sonrasındaki kendinden önceki hükümetler gibi önüne geleni satıp savurmaktadır. Tıpkı sonraki AKP Hükümeti gibi…
Sattıklarından biri de Çayırhan Termik santralidir. “Enerji stratejiktir, milli güvenlikle alakalıdır” diyenleri umursamadan satmıştır. Tıpkı, milli güvenlik bakımından ihanet sayılacak diğer satışlar gibi. 11 Ocak 1999’da Turgay Ciner’in Park Termik AŞ’ye verirler.
Santrale ilaveten kömür madenlerini de verirler. “Kömür milli güvenliktir, stratejik üründür” diyenleri de dinlemezler. AKP Hükümeti döneminde de hem santralde, hem kömürdeki stratejik işgaller sürer.
2014’te Çayırhan ve Çöllo Kömür işçileri Anayasal haklarını kullanıp greve çıkmak isterler. AKP bunların karşısına da dikilir. “Zinharrrr, milli güvenlik!”
Grev yapmak isteyen işçi mi, işçinin anayasal hakkını yasa dışı şekilde engelleyen ve devletin stratejik kurumlarını satan, işgal ettiren, işgale göz yuman mı milli güvenlik meselesidir? Siz karar verin!
Not: Komedi yarın devam edecek