HÜKÜMET, KÖLE TÜCCARLIĞI İÇİN YASA ÇIKARIYOR
AKP hükümeti, 2003 yılında çıkardığı yeni iş Kanunu´nun 7. Maddesine, geçici iş ilişkisini yerleştirmişti. Bir işveren işçiyi, holding bünyesinde ya da şirketler topluluğuna bağh bir işte, 6 aylık süreyle iki defa çalıştırabilecekti. işçinin, şirketler eliyle başka bir şirkete kiralanabilmesinin ilk adımı buydu.
AKP hükümeti, 2003 yılında çıkardığı yeni iş Kanunu’nun 7. Maddesine, "geçici iş ilişkisini" yerleştirmişti. Bir işveren işçiyi, holding bünyesinde ya da şirketler topluluğuna bağh bir işte, 6 aylık süreyle iki defa çalıştırabilecekti. işçinin, şirketler eliyle başka bir şirkete kiralanabilmesinin ilk adımı buydu.
2003 yılında, devletin işçiye iş bulmakla görevü kurumu olan İŞKUR’un yasası da değiştirildi, özel şirketlerin İŞKUR’un görevini yapması sağlandı. İŞKUR yasasındaki değişiklikten sonra İŞKUR, 2003 yılında özel istihdam Büroları Yönetmeliği yayınladı, kendi faaliyet alanında köle tüccarlarının işçi kiralamasını düzenledi.
İŞKUR, işçiye iş bulduktan sonra devreden çıkıyor, işveren ile işçinin arasından çekiliyordu. Oysa işçi kiralama büroları, ellerindeki işçi için, işçiyi kiralayacak işverenle pazarlığı kendileri yapıyor, işçinin çalıştığı işverenden parayı kendileri alıyor, ne kadar aldıklarını söylemeden, işçiyle yaptıkları anlaşmaya göre aldığının ancak bir kısmını veriyor. Yeni durumda işçi, hem kiralayan şirketi, hem çalıştığı işvereni zengin ediyor, ama kiralandığı zamanki sözleşmesinden başka hiçbir hak talep edemiyor.
Ya sorumluluk?
İşçi, hem kiralayana, hem kiralandığı yere karşı sorumlu. Kiralandığı yerle sözleşmesi bittiğinde ise, kiralayanın malı olarak yeni bir yerle yapılacak anlaşmayı beklemek zorunda, işçi, kiralık işçi bürosunun aracılığı olmadan başka bir yerde çalışamaz, iş görüşmesi yapamaz, pazarlık yapamaz, iş sözleşmesi yapamaz. Bunların tamamım yapma yetkisini kiralayan şirkete devretmiş oluyor.
"İleri demokrasinin" ortaçağı hortlatmasıydı bu.
Böylece, işçinin sendikalı olma, pazarlık yapma, sözleşme yapma şansı olmayacak, diğer işçilerle birlikte hareket etme şansı yok edilmiş olacaktı. Hem işçi sınıfı hücrelerine kadar parçalanmış olacak, hem sendikal örgütlülük yok edilecek, hem de işçi iki işveren tarafından sömürülen, bütün kişiliği yok edilmiş böcek haline getirilecekti.
Köleliğe giden ikinci adım, İŞKUR’un yayınladığı yönetmelik oldu.
AKP, İŞKUR yasasında yaptığı değişiklikle ve İŞKUR’a yayınlattığı yönetmelikle, İŞKUR’a kendi ölüm fermanını da imzalatıyordu aynı zamanda. İŞKUR, işçiye iş bulma yetkisini özel şirketlere devrediyor, sadece devretmekle de yetinmiyor, işçinin köleleşmesine bekçi yapılıyordu.
Sıra üçüncü adıma, özel İstihdam Bürolarına işçi kiralama yetkisi veren kanunu çıkarmaya gelmişti. 2009 yılında yasa Meclis’ten geçirildi. Ama eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve işçiyi korumadığı gerekçesiyle Cumhurbaşkanı geri gönderdi, veto etti.
O günden bu yana, köle tüccarı bürolar sıkıştırıyorlar. Köleliğin, kölece çalıştırmanın ve kölelik ücretinin, az parayla daha çok işçi çalıştırmayı, böylece "işsizliği azaltacağını" söylüyorlardı.
AKP köle tüccarlarının formüllerini 2011’de sistemleştirdi, Ulusal istihdam Stratejisi adım verdi. Taşeron sistemi, esnek çalışma, kiralık işçi büroları ve işverenlerin sırtından-kıdem tazminatı yükünü kaldırmak, işsizliği önlemenin stratejik planı olacaktı.
Şu anda 348 köle tüccarı şirket faal durumda. Yasanın çıkmasını bekliyorlar. ÇSGB Faruk Çelik, Ulusal İstihdam Stratejisi’nin bütün unsurlarına uygun yasa değişikliği amaçladıklarını açıkladı defalarca. "Çalışma hayatı sonbaharda kökten değişecek" dedi. Özel emeklilik şirketlerine kıdem tazminatı primleri akıtılacak, taşeron sistemi sınırlama olmadan her yere yayılabilecek, esnek çalışma yayılacak, şirketlerin işçi kiralayabilmesi sağlanacak, kadınlara esnek çalışma gelecek, çok çocuk doğurmaları teşvik edilecekti. Tam bir köleleştirme planıydı bu.
Sendikacılar, paketin sadece kıdem tazminatı bölümüne itiraz ettiler ve o bölüm rafa kaldırıldı. Hükümet, kıdem tazminatı ile sendikacıları oyalayıp, işçi sınıfına cehennem hazırlıyordu. Taşeron ve işçi kiralamakla ilgili bölümler ise, gizlice hazırlandı, Bakanlar Kuruluna gönderildi. Sendikacılar, şu sıralarda Meclis’e gelmesi beklenen bu girişime seslerini çıkarmaz, uyurlarsa, işçi sınıfının köleliği Meclis yoluyla kanunlaşmış olacak.