HIRSIZLAR VE BEDDUALAR
Bu ülkede hırsızlıkları henüz önleyemiyoruz. Ödeyemiyoruz diye teslim olmayacağız elbet. Ancak içimden geldi, dilimizin zenginliklerinden (çeşitli yörelerden) bir demet bedduayı/kargışı bu hırsızların tümüne gönderiyorum. Hırsızlar beddualarla kurtulamaz. Gün gelecek, devran dönecek, tüm hırsızlar halka hesap verecek. Ancak şimdilik bu kargışlarla idare etsinler.

Türkçemizdeki bedduaların zenginliği hiç dikkatinizi çekti mi? Bedduanın eşanlamlısı "kargış"tır. Bazı yörelerde "ganş" da derler. Bu konuda en kapsamlı çalışma, Sami Akalın’ın Türk Dilek Sözlerinden Alkışlar ve Kargışlar (1990) kitabıdır.
Beddua edecekseniz, bu kitaptaki kargış hazinesinden yararlanabilirsiniz. insan niye beddua eder? Gücü bir şeylere yetmez; çaresizlik içinde Yaradan’a sığınır; işi ona havale eder.
Beddua işe yarar mı? Bilmiyorum; ancak insan en azından hemen engelleyemediği kötülükler karşısında beddua etti mi içini rahatlatıyor. Dil uzmanı değilim ama bilebildiğim kadarıyla diğer dillerde bu kadar çok çeşitli beddua yok.
Ben de bu aralar hırsızlara beddua ediyorum; özellikle kendine emanet edilen paraya ihanet edenlere; hırsızların en azılılarına. Aç kalıp ekmek çalan hırsız mıdır? İmrenip baklava veya oyuncak çalan bir çocuğa ‘"hırsız" diyebilir misiniz? Çocuğunun hastane parasını ödeyemediği için başkasının parasını veya malını gizlice alan kişi "hırsız" sayılır mı?
Kanunlara göre bu kişiler de hırsızdır; ancak birçok insanın gözünde bunlar aşağılanacak kişiler değildir. Peki, kimi "hırsız" diye aşağılamak lazım? Kime beddua etmek gerek?
Diyelim politikacısınız; devlet size emanet edilmiş. Devtetin/kamunun/halkın malını çalarsanız, çalanlara göz yumarsanız, hırsızsınız. Diyelim belediye başkanısınız; belediye size emanet edilmiş. Çalarsanız, hırsızsınız.
Diyelim sendika yöneticisisiniz; işçinin parası size emanet edilmiş; bu paraya hiyanet ederseniz, hırsızsınız. Böyle bir hırsıza yardıma olursanız da bedduayı hak edersiniz. Bu listeyi uzatabilirsiniz.
Bu ülkede hırsızlıkları henüz önleyemiyoruz. Ödeyemiyoruz diye teslim olmayacağız elbet. Ancak içimden geldi, dilimizin zenginliklerinden (çeşitli yörelerden) bir demet bedduayı/kargışı bu hırsızların tümüne gönderiyorum. Hırsızlar beddualarla kurtulamaz. Gün gelecek, devran dönecek, tüm hırsızlar halka hesap verecek.
Ancak şimdilik bu kargışlarla idare etsinler. Şimdilik sizi de hırsızlara beddua etmeye davet ediyorum. Bir bakarsınız, tutar; halkımızın yaratıcılığı ilginç sonuçlar yaratır. Halkımızın çaresizliğinin ürünü ve ifadesi olan bu servetten aktardığım aşağıdaki beddualar tüm hırsızlar içindir.
Adı bilinmedik derde düşesin
Alemin maskarası olasın
Allah az verip gezdirsin, çok verip azdırsın
Allah dert verip derman vermesin
Allah güldürmesin
Ardı yurdu ıssız kalsın
Aşından akrep çıksın, görmeyip yutasn
Ayağın çolak, başın kabak ola
Bacana baykuş konsun
Cefa ile can veresin
Cehenneme direk olasın
Çaldığın parayı doktora veresin
Çaldıklarının hayrını görme
Çoluk çocuğun maskarası ol
Darlık çekesin, bolluk yüzü görmeyesin
Derdine derman, yarana merhem bulunmaya
Döşekte uzanıp ölmeyesin
Ekmeğin aşın olsun da, yiyecek dermanın olmasın
Ekmeğini itler, yakanı bitler yesin
Ekmek atlı, sen yaya olasın
Eşin dostun olmaya Hayrını görmeyesin
Hevesin kursağında kalsın
İki yakan bir araya gelmeye
İtten aç, yılandan çıplak kalasın
İyi nimetlere perhiz tutasın
Kabir azabı çekesin
Kazancın ilaçlara yetmesin
Kocamadan belin iki bükülsün
Malından canından ol
Mapushanelerde çürüyesin
Meteliğe kurşun atasın
Ömrün uzun olsun, dert ile yaşa
Paran pul ola, karın dul ola
Rezil rüsva olasın
Sıcak yafasın, soğuk kalkasın
Susuz derelerde boğulasın
Tokluğun bayramdan bayrama ola ‘
Varlık bul, dirlik bulma
Vurduğun yer ot olsun, elin kolun küt olsun
Yanın yatakta, gözün kapıda ola
Yaptığın iş başını yesin
Yiğit iken yıkılasın, dal iken devrilesin