Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
15 Haziran 2011
HİPER BİRİKİM, HİPER SÖMÜRÜ, AÇIK FAŞİZM

Bu haftaki Ekonomi Politik konusunu Kaliforniya Üniversitesi sosyoloji profesörü William Robinson’un Focus on Trade sitesinde yayımlanmış olan bir yazısına ayırmayı düşündüm.

HİPER BİRİKİM, HİPER SÖMÜRÜ, AÇIK FAŞİZM

       Bu haftaki Ekonomi Politik konusunu Kaliforniya Üniversitesi sosyoloji profesörü William Robinson’un Focus on Trade sitesinde yayımlanmış olan bir yazısına ayırmayı düşündüm. 12 Haziran seçimlerinde Türkiye’nin siyasi tercihlerine de güncel bir bakış getireceğini umduğum bu yazının bir özetini aşağıdaki satırlarda sizlerle paylaşmak dileğindeyim.

       Küresel sermayenin son derece derin bir yapısal krizi ile karşı karşıyayız. Beşinci senesine girmek üzere olan küresel kriz, sadece iktisadi ya da siyasi sonuçları değil, çevresel/ekolojik ve sosyal boyutlarıyla da gezegenimizdeki yaşam alanlarını tehdit etmekte.

       Kapitalizm yaklaşık son otuz sene içerisinde niteliksel olarak önemli bir yeniden yapılandırma içine girdi. Ulusal sınırların dışına taşan sermaye, küresel ölçekte artık ulus-ötesi (trans-national) şirketleri tarafından yönlendiriliyor. Bir yandan da finans sermayesinin spekülatif birikimleriyle beslenen ulus-ötesi sermaye, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş ölçekte sanal bir hiper-birikim uğraşına yöneldi. Gezegenimizin tüm kaynaklarını piyasanın kâr ve birikim mantığının emrine sunan bu dönüşüm, insan emeğinin acımasız bir ölçekte sürdürülen hiper-sömürüsüne dayanmakta.

       Söz konusu hiper-birikim, hiper-sömürü rejimi emeğin geçmişteki tüm sosyal kazanımlarını teker teker yok ederken, sermayenin mantığına karşı çıkabilecek tüm sosyal, toplumsal ve kültürel direnç noktalarını da parçalıyor ve küresel sermayenin tahakkümüne bağımlı kılıyor. Tüm ülkelerde gelir dağılımının emekçi sınıflar aleyhine bozulması, sosyal dışlanma ve çaresizlik ile sonuçlanıyor. Yığınsal işsizler ordusu hızla toplumsal kutuplaşmaya ve etnik, dini ve benzer sosyo-kültürel boyutlarda şiddete varan ayrımlara itiliyor. Sınıf bilincini kazanamayan yığınlar giderek çaresizliklerinin nedenlerini “başkalarında” arıyor; sosyal tabakalar birbirine düşman hale dönüşüyor. Bütün bu gelişmeler giderek açık faşizmin sosyal tabanını oluşturmaya başlıyor.

       Hiper birikim dünyası bütün bu çelişkilerin bir sistem dışı çözüm arayışına yönelmemesi için bir yandan da kontrolü altında tuttuğu medya olanaklarıyla birlikte emekçi yığınlara borç batağına dayalı bir hiper-tüketim ve sahte cennetler dünyası vaat ediyor. Medyanın popüler ekonomi programları sürekli olarak pazarladığı “Ayşe teyze” miti aracılığıyla, çözülmekte olan orta sınıfları küresel kumarhane kapitalizminin spekülatif finans oyunlarının pasif bir seyircisi haline dönüştürüyor. (Ekonomi programlarına dikkat ediniz, finans piyasalarındaki yatırımcılar bir yandan da oyuncu sözcüğü ile tanımlanıyor!).

       Profesör Robinson’a göre mevcut askeri-cezaevi-sanayi-finans-medya’nın karmaşık ilişkilerine dayalı ulus-ötesi, küresel kapitalizmin üç ana dayanağı bulunuyor: Birincisi, militarize olmuş, askeri harcamalara dayalı birikimin giderek artan önemi. Kapitalizmin yeni teknolojileri ve yeni kaynakları askeri teknoloji tarafından yönlendiriliyor; 1980’lerin uzay savaşları projeleri yerini mikro-biyolojik savaş teknolojisi ve benzeri tasarımlara bırakıyor. Yugoslavya’nın parçalanmasıyla şiddetlendirilen ve Afganistan, Irak, Libya müdahaleleriyle tırmandırılan “terörle savaş” miti artık dünyamızda savaş olgusunu sürekli bir olgu haline getirmekte. Kapitalizm, dünyamızı savaş teknolojisi ve militarist baskı olanakları olmadan idare edemez hale sürüklenmiş durumda.

       Ulus-ötesi sermayenin ikinci müdahale alanı kamusal varlıkların ve kamusal/sosyal tüm hizmetlerin talanı. Ulus devletlerin kamu gelirlerine spekülatif finansal sermaye araçlarıyla (borsalar, menkul kıymetlendirilmiş borç senetleri vb.) el konulmasıyla birlikte, iflasa sürüklenen devlet bütçelerinin onarılması gene emekçilerin sosyal kazanımlarının ve sosyal haklarının daha da daraltılmasına ve sosyal/kolektif olan her varlığın yağmalanarak, küresel kapitalizmin kâr mantığına terk edilmesine yol açıyor. Yığınsal kitleler doğrudan kendi aleyhlerine olan bu dönüşümü bir yandan sadaka kültürüne dayalı dini motiflerle, bir yandan da popüler medyanın popülizm ve kriz tehditlerinin baskısıyla onaylamak ve desteklemek zorunda bırakılıyor. Parçalanmışlık ve sosyal dışlanma, örgütsüzlük ile birleşince siyasi yaşam pervasızca açık faşizme yönelmekten çekinmeyen aşırı sağ, milliyetçi muhafazakâr iktidar odaklarına terk ediliyor.

       Finansal spekülasyona dayalı birikim rejimi bu sistemin kuşkusuz üçüncü ve belki de en önemli dayanak noktası. Ulus ötesi sermaye, trilyonlarca dolarlık (sanal) fonları konut veya petrol, gıda ve benzeri emtia piyasalarında spekülatif köpükler yaratmak suretiyle çoğaltmaya ve sanayi birikiminde karşılaştığı tıkanıklıkları aşmaya çalışıyor. Sahte değerler dünyasına dayalı sanal kültür, insanlık tarihinin tüm sosyal ve kültürel değerlerini acımasızca tahrip ediyor ve sermayenin hiper birikim ve hiper sömürüsünün açık faşizan siyasi rejimler altında sürdürülmesine olanak sağlıyor.

       Tüm bu karamsar tespitlerden emekçilere ve emek örgütlerine düşen görev ne olmalı? Profesör Robinson’un yanıtı açık ve net: Sınıf bilincini ve sınıfa dayalı siyaset anlayışını canlı tutmak.

(*) William Robinson, “The Crisis of Global Capitalism and the Spectre of 21st Century Fascism” http://www.focusweb.org/
 

DİĞER HABERLER
BUGÜN 23 NİSAN
BUGÜN 23 NİSAN

“Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” diyen M. Kemal Atatürk’ün yolunda, biz 23 Nisanlarla büyüyenler; koşullar ne kadar çetin, imkanlar ne kadar yetersiz olursa olsun, cumhuriyeti bütün değerleri ile koruma kararlılığından asla vazgeçmeyeceğiz. Bu kararlılığımız her 23 Nisan’da daha da güçlenecektir. Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımız kutlu olsun.

İŞÇİ SAĞLIĞI İKLİM TEHDİDİ ALTINDA
İŞÇİ SAĞLIĞI İKLİM TEHDİDİ ALTINDA

ILO’ya göre aşırı sıcaklığa bağlı yaralanmadan kaynaklı 1 yılda 18 bin 970 işçi yaşamını yitirdi.

İSİG MECLİSİ’NDE EYLEM: ‘ÇOCUK İŞÇİLİK YASAKLANMALI’
İSİG MECLİSİ’NDE EYLEM: ‘ÇOCUK İŞÇİLİK YASAKLANMALI’

İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG), çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son talebiyle İstanbul Kadıköy’de eylem yaptı.

TÜRK-İŞ’TEN ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM AÇIKLAMASI
TÜRK-İŞ’TEN ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM AÇIKLAMASI

Asgari ücret masasında işçileri temsil eden Türk-İş, asgari ücrete ara zam yapılmayacağı açıklamalarıyla ilgili olarak “Enflasyonu durdurmadan verilen paranın hükmü kalmıyor” değerlendirmesini yaptı.