Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
10 Şubat 2022
HER ŞEY SEÇİM İÇİN, HER ŞEY SEÇİM İÇİN!

İnsan zaman zaman düşünmeden edemiyor: “Ekonomide böylesine bir darboğaza yanlış politikaların sonucu mu girildi, yoksa bütün bunlar bile isteye, özellikle mi yapıldı?”

HER ŞEY SEÇİM İÇİN, HER ŞEY SEÇİM İÇİN!

Faiz indirilince kurun artacağı, kur artınca enflasyonun hızlanacağı bilinmiyor olabilir mi? Seçime yüksek enflasyonla gidilmek istenmeyeceğine ve zamlar bir ölçüde de olsa geri çekildiğine göre “Ölümü göster sıtmaya razı et” politikası mı güdülüyor?

Ve son hamle olarak çok yüklü bir faiz artışı gelirse kimse şaşırmasın.

Başlıktaki vurguyu askerlik yapmış olanlar iyi bilir. “Her şey” daha sert, daha vurucu söylenir. Tabii ki seçim sözcüğünün yerinde de orijinalde vatan vardır.

Son aylarda yapılanlara bakınca her adımın seçime hazırlık amacıyla atıldığı ama çok değişik bir seçim stratejisi izlendiği düşüncesine kapılmamak mümkün değil.

Acaba paranoyak olduk ve her uygulamada bir komplo teorisi mi arıyoruz yoksa yapılmak isteneni gördüğümüzü mü sanıyoruz?

Daha önce de birkaç kez sorduk… Ekonomide eylül ayına kadar harikalar yaratmıyorduk, tamam; ama en azından toplum son dönemde olduğu gibi derinden sarsılacak ölçüde sıkıntı da yaşamıyordu. Şimdi sorsanız “Ekonomik yönden bugünlerde mi daha iyi durumdasınız, yoksa geçen yıl ağustosta, eylülde mi daha iyi durumdaydınız” diye, ne yanıt alınacağı o kadar açık ki…  Ekonomi eylülden bugüne, beş ayda bu cendereye nasıl girdi?

Yanlış adımlar atıldığı, yanlış kararlar verildiği için mi?

Yoksa bütün bu olan biten bilinçli bir tercihin sonucu mu?

Kulağa tuhaf geliyor değil mi; belki de “Niye vatandaşı eziyete sokmak istesinler” diye düşünüyorsunuz.

Ölümü görünce sıtmaya razı oluveriyor insan çünkü.

Ne ölçüde kendiliğinden gelişti ne ölçüde organize edildi bilemeyiz ama dolar 18 liradan 12-13 liraya indi diye davul çalıp halay çekenler de olmuştu, unutmayalım. Belli ki onlar da “Neyse ki ölmedik” diye pek mutlu olmuşlardı.

BAZ OYUNU!

Öğrencilikte ve askerlikte çoğumuz yaşamışızdır.

Bir öğretmen ya da bir komutan vardır, öğrencilere ve askerlere genellikle ılımlı davranır; onun tarzı bellidir, arada sert bir davranış sergiledi mi çok şaşırtır.

Bir başka öğretmen ya da komutan vardır; hep sert davranır, haklı ya da haksız göz açtırmaz. Ama bu kişi bir gün iyi bir davranış sergiledi mi, bir gün ılımlı bir harekette bulundu mu karşısındakilerin yüzünde güller açar, pek bir mutlu olurlar.

Ilımlı olanın sertlik sınırı, yani bazı 50’dir; 60’a çıktı mı şaşırır, biraz da hayal kırıklığına uğrarsınız.

Diğerinin sertlik bazı 80’dir, 70’e indi mi pek mutlu olursunuz.

İşte bu yaklaşım şimdi ekonomiye uyarlanıyor gibi. Sertlik derecemizi, yani zamlarımızı yükselttik yükselttik; şimdi biraz indirip boğazını sıktığımız tüketiciye biraz nefes alma olanağı sağlıyoruz.

Çoğu tüketici de “Benim nefesimi de bunlar kesmişti” diye düşüneceğine boğazındaki elin biraz gevşemesiyle mutlu oluyor.

FAİZİ DÜŞÜRENLER OLACAKLARI BİLMİYOR MUYDU?

Tüm dünyada fiyatlar artarken, hemen hemen tüm ülkeler faizleri yukarı çekerek enflasyona karşı önlem almaya girişmişken biz neyimize güvendik de faizi indirdik?

Hadi eylülde ilk indirimi yaptık, hataydı; niye ekimde, kasımda, aralıkta da indirime devam ettik?

Faizi aşağı çekenler, bunun kurları zıplatacağını bilmiyor muydu yani?

16 Aralık’ta faizi indirdikten sonra kur yükselmeye devam ederken, 19 Aralık Pazar günü bile faizin daha da düşeceğini söyleyerek kurun biraz daha tırmanmasına yol açtık. Belki de sağladık demek daha doğru! 19 Aralık’ta bunları söyledikten, adeta kur artışının önemli olmadığını ima ettikten sonra ne diye tutup ertesi gün, yani 20 Aralık’ta kur korumalı mevduat uygulamasıyla kuru aşağı çekmeye çalıştık.

Sakın daha sert davranmaya çalışan öğretmen ya da komutan gibi kur korumalı mevduat uygulaması öncesinde kurun daha da yükselmesi için çaba göstermiş olmayalım. Öyle ya son faiz indiriminin yapıldığı 16 Aralık’ta 15 dolayında bulunan dolar kurunu bu düzeyden 12-13’e indirmek mi daha çarpıcı olurdu, yoksa 18 aşıldıktan sonra 12-13’e inilmesi mi daha çarpıcı oldu.

Öyle ki faizi düşürmenin kuru böylesine artırmaya yetmediği aşamada sözlü müdahaleler devreye girdi.

Sahi niye yaptık bunu, kuru niye daha da artırdık?

Düşüş çok daha çarpıcı görünsün diye olabilir mi?

SIRA ZAMLARI GERİ ÇEKMEYE GELDİ

Elektrik zammı… Hep söylüyoruz; değil ocak ayının ya da 2022’nin, son yılların en büyük zammıdır. Vatandaşı her yönüyle vurmuş bir zamdır bu. Konutlar dışında esnafı, sanayiciyi, tüm işyerlerini, herkesi…

İlk geri adım konutlardaki tüketim için atıldı, biliyoruz. Şimdi yeni bir düzenleme geliyor. Bu sefer ağırlık esnaf ve sanayiciye verilecek gibi. Belki konutlar için de yeni bir düzenleme yapılır.       Bakmayın geri adım dediğimize; yapılan aslında sertlik katsayısını biraz azaltmak. Önce örneğin yüzde 100 zam yap, sonra zam oranını yüzde 75’e indir. Vatandaş da mutlu olsun!

Sizce kaç kişi “İndirimli halinde bile yüzde 75 zam var” demeye devam edecek, kaç kişi “Helal olsun, bak nasıl da indirim yaptı” diye hem avunacak hem de zammı ve indirimi yapanları savunacak?

Dedik ya; ölümü göster, sıtmaya razı et!

BİR TAŞLA İKİ KUŞ!

Bu politikayla birden çok kazanım elde ediliyor. Bir kere “indirim yapıldığı” izlenimi uyandırılıyor.

İkincisi de aslında zam yapılarak, hem de çok yüklü oranda zam yapılarak baz etkisinin avantajından yararlanılmak isteniyor.

Türk halkı olarak, fiyatların düzeyi kadar, belki ondan daha çok son dönemdeki fiyat artış hızına odaklanıyoruz. Yüksek oranlı zamlar yapılıp sonrasında daha düşük oranlarda kalınması da enflasyon düşüyor algısı yaratıyor.

Bazı çok bilmişlerin(!) dediği gibi aylık artışın örneğin yüzde 5’ten 4’e inmesi fiyatların gerilediğini göstermiyor; fiyatların artış hızının gerilediğini gösteriyor.

SON HAMLE, FAİZ ARTIŞI!

Uygulanan bu dolambaçlı politikalarla düze çıkmamız mümkün değil. Yalnızca zaman kazanıyoruz, bunu görelim.

İki gündür altını çize çize yazıyoruz; nisan geldiğinde ne olacak? Kur korumalı mevduatta vade dolduğunda vatandaş ne yapacak? Bu hesaplardan yoğun bir çıkış yaşanırsa, nasıl bir politika izlenecek, belli mi?

Ayrıca Merkez Bankası döviz diye diye nereye saldıracağını bilemez halde. Bu bile tek başına ne kadar sıkıntı içinde olunduğunun bir göstergesi.

FAİZ ARTIŞI KAÇINILMAZ GİBİ…

Takvim sanki şöyle oluşturulmuş gibi görünüyor…

Nisana kadar bu şekilde idare ederiz.

Nisandan sonra turizm gelirleriyle döviz arzı artar, rahatlarız.

Sonbahar geldiğinde normal zamanında yapılacak seçime artık dokuz ay kalmıştır. Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı konusunda sorun çıkarsa Meclis erken seçim kararı alır ve Erdoğan’a böylece bir kez daha aday olma yolu açılır, yani seçim hazirandan önce yapılır. Bu durumda sıra son hamleye gelir. Biraz da seçim takvimine bağlı olarak o son adım atılır:

“Biz Türkiye’yi dünyadan soyutlayamayız, bugünün şartları farklı, her ne kadar faize karşıysak da Türkiye’nin bugünkü menfaatlerini gözeterek istemesek de faiz artışına gidiyoruz…”

Böyle bir gerekçe üretir ve politika faizini çok yüklü oranda, en az 10 puan, hatta belki daha fazla artırırız.

Bunu yapınca dolar o günlerde hangi düzeyde olursa olsun üçte bir kadar düşer.

Bunun etkisiyle akaryakıt fiyatlarında çok önemli bir indirim olur. Hatta akaryakıttan alınan vergilerin bir kısmından yine vazgeçilebilir.

Fiyatlar aylık bazda kayda değer oranda geriler; hele hele geçen yılın aralık ayındaki yüksek oran devreden çıkınca yıllık oranda da çok yüklü düşüş sağlanır.

Davullar çalınır, halaylar çekilir; böyle bir ortamda da sandığa gidilir…

KAYNAK Alaattin AKTAŞ / Dünya
DİĞER HABERLER
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?

FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!
FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!

Bizler, yani kamuoyu, enflasyonda buzdağının su üstündeki kısmını görürüz. Merkez Bankası ise suyun altında kalan kısmı da görür, görmelidir, zaten gördüğünü de dile getiriyor.