HEPİMİZ GSS’LİYİZ..
2012 yılına topyekûn milletçe prim ödeme koşuluyla Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına alınmış vatandaşlar olarak girdik…
2012 yılına topyekûn milletçe prim ödeme koşuluyla Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına alınmış vatandaşlar olarak girdik…
Anayasanın 60. maddesinde "herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir, devlet bu güvenliği sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür" ifadeleri öylece dururken,hepimiz 63 milyon vatandaş isteğe bağlı olmadan Genel Sağlık Sigortası prim mükellefi oluvermiştik…
Yani "artık herkesin Genel Sağlık Sigortası var" ifadesinin açılımı "herkesin sağlık primi mükellefi" olmasıyla nihayetlenmişti.
IMF ve DB güdümlü sağlıkta dönüşüm projesinin son basamağı Genel Sağlık Sigortası sanki birleştirilmiş bir sosyal güvenlik çaüsı gibi sunulurken aslında sağlık hak olmaktan çıkıp her ay ödediğimiz primlere bağlanıyordu…
Primini yatıramayan hasta’vatandaş, sağlık kurumlanna gittiğinde karşısına birikmiş prim borçlan çıkınca, bu borçları kapamadan sağlık hizmeti alamayacaktı…
Çalışan, çalışmayan, kronik işsiz ya da yılda üç ay iş bulabilen milyonlarca vatandaşın "tüketime" dayanan gelir testi, sonunda ödeyecekleri GSS prim dilimiyle tespit edilecekti…
Üstelik isterse ayda beş gün kiralanan bir emekçi olsun, sözleşmeli öğretmen olsun ya da 4-C’li otuz günden az çalışanlar herkes "eksik" günler için GSS primlerini yatırmakla yükümlüydüler.
18 yaşını dolduran her gencimiz, o gün itibanyla yeni GSS prim mükellefi kimliğini de edinecekti…
Ayrıca prim oranlan asgari ücrete endekslenerek sanki asgari ücret dört kişilik ailenin açlık sınınnın 276 lira altında değilmiş gibi bir de sağlık primleri yüklenmişti…
Asgari ücretin üçte biri olan 295 TL kişi başına aylık gelir olarak bir "varsıllık" kabulü olup 295 liranın altında kalanlann primleri Hazine tarafından ödenirken mesela 296 lira geliri olanlar aylık 33 lira sağlık primi ödeyeceklerdi…
Kişi başı aylık geliri, asgari ücretle asgari ücretin iki katı arasında olanlann aylık prim bedeli 100 lira ve geliri asgari ücretin iki katından fazla olanlann 201 lira olarak belirlenmişti…
9.5 milyon yeşil kart sahibi de gelir tespiti sonunda gelirleri aylık 295 liradan az çıkarsa hak sahiplikleri devam edebilecekti…
Böylece yeşil kartlı sayısı da epeyce eritilip "herkes parasız sağlık hizmeti alıyor" popülizm devri de miadını dolduruyordu.
Ve vatandaş primini bilip ona göre hangi sağlık kurumuna gideceğini ve ne kadar katkı payı ödeyeceğini bilecekti…
Elbette diğer kritik sorular da şöyle olmalıydı:
Bir yandan iş piyasalannı esnetiyoruz bakın "evden, uzaktan, telefonla çağırmalı" istihdama geçiyoruz derken bu güvencesiz, parçalanmış işlerde bölük pörçük çalışanlar ya da pardon çalışamayanlar GSS primlerini nasıl ödeyeceklerdi…
Ya da "günü" gelince vatandaşa sizin tedaviniz dahil olduğunuz prim diliminin çok üstünde tutuyor dolayısıyla ya kendi cebinizden ya da özel sağlık sigortanızla karşılamaksınız denecek miydi?