HALI DOKUNMAYA DEVAM EDİYOR
17. TUYAP izmir Kitap Fuarı, ´Kitabın Ege Yolculuğu´nu bu kez işçi direnişlerine yaptı. Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenen Direnişi Nasıl Dokuduk? başlıklı söyleşide, panelin ismiyle aynı adı taşıyan ve 1996 yılında Gaziantep Ünaldı dokuma işçilerinin direnişini anlatan kitap tanıtıldı. İlginin yoğun olduğu söyleşide, İzmir´de devam eden Savranoğlu ve Billur Tuz işçilerinin mücadelelerinin yanı sıra, TEKEL işçilerinin Ankara direnişi de tartışıldı.
17. TUYAP izmir Kitap Fuarı, ‘Kitabın Ege Yolculuğu’nu bu kez işçi direnişlerine yaptı. Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenen Direnişi Nasıl Dokuduk? başlıklı söyleşide, panelin ismiyle aynı adı taşıyan ve 1996 yılında Gaziantep Ünaldı dokuma işçilerinin direnişini anlatan kitap tanıtıldı. İlginin yoğun olduğu söyleşide, İzmir’de devam eden Savranoğlu ve Billur Tuz işçilerinin mücadelelerinin yanı sıra, TEKEL işçilerinin Ankara direnişi de tartışıldı. Bu direnişlerin işçi sınıfının mücadele tarihi için önemli adımlar olduğunun söylendiği panelde, direnişlerle birlikte halının ilmek ilmek dokunmasına bugün de devam edildiği vurgulandı. Büro Emekçileri Sendikası (BES) Şube Başkanı Ramis Sağlam’m yönettiği söyleşiye konuşmacı olarak, Tek Gıda-İş Genel Başkan Danışmanı Gürsel Köse ve Deri-İş Şube Başkanı Makum Alagöz katıldı.
‘İŞÇİLER MÜCADELE İÇİNDE DEĞİŞİYOR’
Ramis Sağlam’m 527 tane işyerinde 20 bin dokuma işçisinin direnişinin anlatıldığı kitaptan sık sık alıntılar yaparak günümüz direnişleriyle de benzerlikler kurduğu konuşmasından sonra sözü alan Gürsel Köse, TEKEL işçilerinin Ankara’ya varan direnişini nasıl ördüklerini anlattı. Sendikal bürokrasiyi de eleştiren Köse, "TEKEL direnişi sadece Sakarya sokaklarına sıkışmayıp, her ile yayılabilseydi başka bir sonuç elde edilirdi" dedi. Tıpkı Ünaldı direnişinde de olduğu gibi, yüzde 70’i AKP’ye oy veren TEKEL işçilerinin de mücadele içerisinde nasıl değiştiklerini örneklerle anlattı. İzmir’de 50 bin işçinin çalıştığı Çiğli Organize Bölgesinde sadece 3 bin işçinin sendikalı olduğunu ifade eden Köse, direnişlerin bu gün bu işçilerin örgütlü olmasıyla dokunacağını dile getirdi.
Ardından sözü alan Makum Alagöz de, bir yıla yaklaşan Savranoğlu deri işçilerinin İzmir’den İstanbul’a ve sonra tekrar İzmir’e uzanan direnişlerini aktardı. Savranoğlu direnişinin örnek olduğunu kaydeden Alagöz’ün; işçilerin çalışma koşullarını, direniş boyunca yaşadıklarını, çocuklarının geçirdiği travmaları örneklendirdiği konuşması dikkat çekti. Direniş çadırlarının işçiler için okul olduğunu söyleyen Alagöz, "İşçiler artık dostunu düşmanını tanıdı. Direniş boyunca değiştiler ve öğrendiler" dedi.