GÜNDEME GETİRMEYİN ONLAR ZATEN İCRALIK
Zorıguldak Kozlu´da beş günde cesetlerine ulaşılan işçiler DNV (esline gönderilirken Zonguldak Valisinin medyaya ricası Son cenaze de çıkü, şu andan sonra olay hafiflesin diyoruz, gündeme getirmeyelim olmuştu.

Zorıguldak Kozlu’da beş günde cesetlerine ulaşılan işçiler DNV (esline gönderilirken Zonguldak Valisinin medyaya ricası "Son cenaze de çıkü, şu andan sonra olay hafiflesin diyoruz, gündeme getirmeyelim" olmuştu.
Oysa Zonguldak Valisinin idari/adli sorumluluğu. Çalışma Bakanlığı ve Sayıştay raporlarıyla sahil "önlenebilir" olduğundan kaza olarak tanımlanamaz "iş cinayetinin" faillerini bir an önce ortaya çıkarması gerektiriyordu. Ama "cinayet ve katliam kültürüne” her gün bir yaşam nıevzisini kaptırdığımız ülkemizde devletin adalet terazisinde 8 işçinin ölümünü tartmak şöyle dursun cenazelerinin üzerleri apar topar medyamızın renkli sayfalarıyla örtülürdü.
Toplumsal talep ve bak arayışlarım "asayiş meselesi* addedip polisiye kuşatma altına alan devlet sıra varlığından menkul "adaleti" dağıtmaya gelince, medyamıza "aman gündeme getirmeyin ne cinayeti ne de katliamı duydunuz" tembihini sıkıca yapardı. Ne de olsa devletin mutlak otoritesi sorgusuzca içsellestiıilmis, başkalarının adalet seslenişine sağııiasmıs kamuoyunun yorgun hafızasından fazlasıyla emindi.
Ayrıca geleneksel adalet sistematiğimiz, faillerin adresi eğer devletin kurumlarına veya azgın sermaye birikimine doğru yöneldiği tüm zamanlarda "devletin bekası, sermayenin sefası" adına masum kurbanları gün be gün "makbul olmayan hatta itibarsız vatandaşlara" dönüş 1 ürerek meşrebine göre "adaleti" tecelli ettirirdi… Nitekim Kozlu’da yine aynı pratik işletiliyor yetkililerin kupkuru facia tekerlemelerini takiben "insanı" ve "emeğini" bor gören aşağılayan kurumsal açıklamalar geliyordu.
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SUNAR
Türkiye Taş Kömürü Genel Müdürü yayımladığı taşeron madencilere eırıpatisini kaybettiği açık genelgeyle "icralık iğcilerin akıllarının sürekli iş dışı konularla meşgul olduğu ve konsantrasyon problemleri dolayısıyla iş verimliliğini olumsuz etkilediğini" belirtiyordu. Tahinininiz gibi, TTK Genel Müdürü 2011 yılında Sayıştay’ın Kozlu raporunda iş güvenliği önlemlerinin eksikliğini, çalışma koşullarının yetersizliğini, taşeron firmanın madencileri ofiste çalışıyor göstererek en düşük primden sigortalayarak yerin yarım km altına göndermesi usulsüzlük silsilesine katiyen değinmiyordu.
Üstelik icralık işçilere bir yıl süre verip bu sürenin sonunda hâlâ borcunu ödeyemeyen işçilerin tazminatsız işten atılacağım söylüyordu. Ve ölümcül devlet-sermaye ortaklığının sebep olduğu "toplu cinayetin" bedelim yine 600-800 TL ile yerde yaşamaya yeraltında ölmeme ye çalışan işçilerin üstüne yıkıyordu. iliç şüpheniz olmasın ki maden işçileri bu genelge üzerine "iş hakkımız ya da hukukumuz" dedikleri anda etrafları üç tur toma-panzer-çevik kuvvetle sarılacaktı. Ve biz de incitilen insan haysiyetine dahil olduğumuzu hissetmeden "olan biteni" soğukkanlı seyretmeye devam mı edecektik… ?