Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
12 Haziran 2020
GERÇEK İŞSİZLİĞİ ÖLÇEBİLMEK MÜMKÜN OLMAKTAN ÇIKTI

Üç ayın ortalaması alınarak hesaplanan işgücü istatistikleri korona gibi her şeyi alt üst eden salgından önce iyi kötü bir sonuç veriyordu.

GERÇEK İŞSİZLİĞİ ÖLÇEBİLMEK MÜMKÜN OLMAKTAN ÇIKTI

Üç ayın ortalaması alınarak hesaplanan işgücü istatistikleri korona gibi her şeyi alt üst eden salgından önce iyi kötü bir sonuç veriyordu.

Koronanın yarattığı kaygan zemin ve değişen önlemler geniş bir zaman dilimini kapsayan bu verilerin anlamını yitirmesine yol açtı.
 
İşgücü istatistiklerinde yöntemi değiştirmek ve belki de üç ay ortalaması yerine aylık hesaplamaya geçmek gerek.
 
Türkiye’de işgücü istatistikleri, kaydırmalı olarak üç aylık dönemlerin ortalaması alınarak hesaplanıyor. Örneğin önceki gün açıklanan mart ayı verisi şubat, mart ve nisanın ortalamasını gösteriyor. Bir ay sonra açıklanacak nisan verisi ise mart, nisan ve mayısın ortalamasını kapsayacak.
 
Eğer ekonomik koşullar işgücü verilerini temelden etkileyecek şekilde aydan aya çok büyük değişiklikler göstermiyorsa bu yöntem fazla sorun yaratmıyor ve üç ayı kapsayan geniş bir zaman dilimindeki durum ortaya konulmuş oluyor. (İşgücüne dahil olmayanların sayısındaki izah gerektiren artışa ilişkin çekincemizi vurgulamak kaydıyla.)
 
Ama son dönemde olduğu gibi aydan aya çok büyük farklar yaşanıyorsa…
 
İşte o zaman bu yöntem falso vermeye başlıyor ve istihdamla ilgili verileri sağlıklı bir şekilde ölçebilmek mümkün olmaktan çıkıyor.
 
Önceki gün açıklanan mart verileri… Dün de yazdık; bu veride korona etkisi en fazla yarı yarıya.
 
Nisan verileri açıklandığında korona etkisinin üçte iki boyutuna yaklaştığını göreceğiz. Martta sınırlı bir etki, nisan ve mayısta ise tam etki.
 
Mayıs verisi açıklandığında ise bu veri nisan, mayıs ve haziranın ortalamasını göstereceği için korona etkisi tümüyle hissedilmiş olacak.
 
Bu yaklaşım, korona dolayısıyla alınan önlemlerin aynen sürdüğü varsayımına dayanıyor. Örneğin bazı işyerleri kapalı ve bu tüm aylar boyunca geçerli. Ama öyle değil.
 
Korona etkisi hesaplamaya giderek daha fazla giriyor gibi ama bir yandan da işyerlerinin kapalı olması yönündeki önlemler esnetiliyor ve bu yüzden işsiz kalanlar işine kavuşuyor.
 
İşte bu yüzden istihdamla ilgili verileri sağlıklı bir şekilde ortaya koyabilmek, işsizliğin gerçek boyutunu ölçebilmek adeta bir havuz problemine dönüşüyor.
 
Önlemler nasıl etkiliyor?
 
Koronanın işsizliğe olan etkisini hiçbir zaman tam olarak göremeyecek olmamızın temelde iki nedeni var.
 
Bunlardan ilki biraz önce de belirttik; hesaplamanın üç ayın ortalaması alınarak yapılması.
 
İkincisi ise korona önlemlerinin etkisiyle “çalışan-işsiz” kavramlarının karmakarışık olması.
 
İkinci etkeni açmaya çalışalım.
 
Korona milyonlarca insanı işsiz bıraktı ama bunların çoğu tanım gereği işsiz sayılmıyor.
 
65 yaşından büyük olanlar sokağa çıkamadığı için uzun süre çalışamadı. Bu yasak daha sonra kademeli olarak esnetildi. Ayrıca 18 yaşından küçük olanlar hala çalışamıyor. 18’den küçük ve 65’ten büyük çalışan sayısı TÜİK verilerine göre 1.4 milyon kişi. Şimdi, bu kişiler bir süre işsizdi, bir kısmı hala işsiz; ama bu kişiler iş arayanlar arasında görünmüyor ki, çünkü işleri var.
 
Kendi hesabına çalışmaktayken işyerleri mayıs ortasına kadar kapalı olduğu için işsiz kalan berber ve kuaförler ile buralarda istihdam edilenler… Bu işyerlerinin sahipleri de bir süre işsiz kaldı; ama bu kişiler de iş aramadıkları için işsiz sayılmadı.
 
Aynı durum haziran ayı başında açılan lokanta, kafeterya, kahvehane gibi işyerleri için de geçerli.
 
Gerçek işsizlik oranı yüzde 30’u aşmış olabilir
 
İşyerlerinin durumundan dolayı kısa çalışma ödeneğinden yararlananların en azından bir kısmı bir anlamda işsiz ama bu kişiler de tanım gereği işsiz sayılmıyor, sayılamaz da zaten.
 
İşten çıkarmanın yasaklanması uygulaması çerçevesinde işine son verilemeyen ve ücretsiz izne çıkarılanlar da haliyle işsiz sayılmıyor.
 
Kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaları için adlarına başvuru yapılanların sayısı 3 milyonu aştı. Ücretsiz olarak izne çıkarılan kaç kişi var, o ise tam belli değil. Dolayısıyla bu iki kategoride yer alanların toplam sayısı bilinmiyor.
 
Şöyle bir hesap yapalım:
 
Mart itibarıyla resmi işsiz sayısı 4 milyon.
 
Kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaları için adlarına başvuru yapılanların sayısı 3 milyon.
 
Yaşları yüzünden sokağa çıkamadıkları için çalışamayanların sayısı 1.4 milyon.
 
Toplam sayı 8.5 milyonu buluyor.
 
Ücretsiz izne çıkarılan ve çıkarılacak olan, pratikte işsiz olanların sayısı bilinmiyor.
 
Bu durumda olanlar da hesaba katılırsa toplam işsiz sayısı fiilen 10 milyona yaklaşıyor.
 
İşgücü 30 milyon. Yani 30 milyon kişinin 10 milyonu, bir başka ifadeyle üçte biri işsiz.
 
Ama dedik ya, işsiz olduğu halde tanım gereği öyle görünmeyenlerden dolayı yüzde 30’u aştığı tahmin edilen gerçek işsizlik oranını hiçbir zaman göremeyeceğiz.
 
Bu durum çok büyük ölçüde mevcut hesaplama yönteminin eksiği.
 
Hesaplama yöntemini aylığa çekmekte yarar var
 
İşgücü istatistiklerini ortaya koymaya yönelik mevcut yöntem, korona gibi her şeyi alt üst eden bir sorun yokken iyi kötü sonuç veriyordu. Ama şimdi bu yöntemle işsizliği doğru ölçmek mümkün olmaktan tümüyle çıktı.
 
Salgının boyutu değişiyor, bundan dolayı salgın önlemleri değişiklik gösteriyor, ama biz çok geriden geldiğimiz için gerçeği görme şansına sahip olamıyoruz.
 
Ya bu dönemde işsizlikle ilgili verilere hiç itibar etmemek ya da hesaplamayı üç ay ortalamasından bir aya çekmek durumundayız.
DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.