Türkiye’nin kaynak harcayarak eğittiği gençler, Beyin göçü ile başka ülkelere gidiyor. Referandumdan sonra bu eğilim arttı. Bu artışı yurt dışında iş başvuruları ve vatandaşlık arayanların artmasından anlıyoruz.
Beyin Göçü karşılığı olmayan beşeri sermaye kaybına yol açmaktadır. İnsana yatırım bir fabrika kurmak gibi maliyet gerektirir.
Beşeri sermaye kalkınmanın en önemli ayağıdır. Bu sermayenin kaybı, kalkınmamızı da olumsuz etkiliyor.
Beyin göçü ilk ve ortaçağlarda kilise baskısı ve fikir baskısı nedeniyle ortaya çıkmıştı.
Avrupa da en yoğun yaşandığı dönem, Hitler döneminde olmuştur. O dönemde en fazla göç alan Ülke ABD olmuştur.
Amerikaya giden bilim adamları, Amerika’nın gelişmesinde büyük ölçüde rol oynadılar. Albert Einstein da Almanya’dan ABD’ye göç eden bilim insanlarından biridir.
Hitler Avrupasında diğer ülkeler savaş içinde olduğu için, Atatürkün teşiviki ile Türkiye ye de Almanyadan binlerce vasıflı insan geldi.
Türkiye 1933 da Üniversite reformu yaptı. Darülfunun kaldırıldı, adı İstanbul Üniveristesi oldu. İstanbul Üniversitesinin kuruluşu ve gelişmesi Alman profesörlerin desteği ile gerçekleşti.
Aynı şekilde bunlardan bir kısmı da Ankara’da hizmet verdi.
Alman Porfesörlerden Fritz Meumark Türkiyede 1933- 1953 arasında 20 yıl kaldı. İlk yıllarda Türkçeye hakim oldu ve İktisat Fakültesi MALİye kürsüsünün kurulmasında da etkili oldu. Ayrıca 1950 yılında yürürlüğe giren Türk vergi sisteminde reform komisyonunda görev aldı.
Neumark Almanya’ya döndükten sonra, 1979 yılında Boğaziçine sığınanlar isimli kitabı yazdı. Bu kitabın önsözünde Neumark " Hitler Almanya’sından kaçan mültecilerin nisbi önemi hiçbir yerde Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kadar büyük olmamış ve çalışmaları kalıcı bir tesir bırakmamıştır. " diyor.
İstanbul Ve Ankara Üniveristesinin kuruluşunda görev alan bu profesörler de geldikleri zaman gençtiler.
Bu gün tersine eğer çözüm bulamazsak, genç beyinleri kaybedeceğiz.
Üç temel neden var :
1. Türkiye de genç araştırmacılara maddi ve manevi imkan veremiyoruz. Türkiye’de AR-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı son yıllarda artmakla birlikte, halen OECD ortalamasının yarısı kadardır.
OECD ve TÜİK
2. OECD her yıl 35 üye ülke itibariyle gençlerde " işsiz ve eğitimsiz genç " oranlarını açıklıyor. İşsiz ve eğitimsiz genç oranı en yüksek olan ülke Türkiye çıkıyor. Türkiye için bu oranlar 2013 yılında yüzde 29.8, 2015 yılında yüzde 28.4 olarak açıklandı. Türkiyeden sonra ikinci sırada Yunanistan ve İtalya geliyor. En iyi durumda ise yüzde 6.5 oranıyla Lüksemburg, yüzde 7.1 oranıyla Norveç geliyor.
TÜİK’ te 15-24 yaş gençlerde işsizlik oranını genelde yüzde 20 ve İstihdamda ve EĞİTİMde olmayan gençler oranını da yüzde 28 dolayında açıklıyor.
İşsiz kalan gençler çıkış yolu için gidiyor.
3. Başkanlık rejiminde bilinmeyenler olduğu için, eğitilmiş insanlarda otokrasi korkusu yaratıyor. Uluslar arası kuruluşların, Avrupa Birliğinin, Hukukun üstünlüğü, demokrasi, basin özgürlüğü konusunda uyraıları gençlerin moralini bozuyor.
Maalesef bizim toplum siyasi tuzak olarak istimar edilen ve aslında islama da zarar veren, İslami kurallar ve yorumlarını tartışmaktan " gençler neden gidiyor? " sorusunu tartışmaya zaman bulamıyor.