Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
18 Eylül 2014
GEÇİCİ 15’TEN KALICI TORBA’YA

1982 Anayasası Geçici madde 15/III üzerine ne kadar yazdık ve Anayasa Mahkemesi´ni eleştirdik! Geçici 15 özeti: 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 döneminde çıkarılan kanun ve KHK´lerin Anayasaya aykırılığı iddia edilemez.

GEÇİCİ 15’TEN KALICI TORBA’YA

1982 Anayasası Geçici madde 15/III  üzerine ne kadar yazdık ve Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdik! Geçici 15 özeti: 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 döneminde çıkarılan kanun ve KHK’lerin "Anayasaya aykırılığı iddia edilemez".
Bu yasak, askeri dönemle sınırlı olup, olağan yönetime geçildikten sonra aykırılık "iddia edilebilir" görüşüne rağmen AYM, yasakçı tavrını 2001 Anayasa değişikliğine kadar sürdürdü. Fıkra III, bu vesileyle kaldırıldı.
Kuşkusuz, TBMM’nin "12 Eylül yasaları"nı ayıklaması önünde engel yoktu. Kaldı ki, 1995 ve 2001 değişiklikleri sonucu, dönemin yasaları, Anayasa’ya açıkça aykırı hale gelmişti. Bunların bazıları, "Kopenhag Kriterleri" doğrultusunda 2001’den itibaren "uyum yasaları" dizisinde kısmen de olsa ayıklandı. Ne var ki, 2005’ten itibaren, "12 Eylül yasaları", bu kez hakve özgürlükleri kayıtlama, yargı güvencelerini en aza indirme ereğinde yeniden ele alınmaya başlandı.

2010 Anayasa değişikliği, bir dönüm eşiği oldu. Ne yapıldı? Bir yandan, ilke olarak hiç kimsenin karşı çıkmayacağı -güvencesi düzenlenmese de- bir isteme hakkı tanındı:
"Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir" (md. 20). Ama öte yandan, "12 Eylül dönemi" (2577 sy./6.ı.82) İYUK yasasındaki idare yargıçları için "yerindelik denetimi yapamazlar" kaydı, Anayasa’ya mutlak bir yasak şeklinde kondu:
"Yargı yetkisi,…hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz". (md.125).

Yasalar yoluyla geriye gidiş, çok sayıda.
Sadece biri: 2911 sy. ve 6.10.1983 ta.li TGYK’nda 6529 sy. ve 2/3/2014 ta.li Yasa ile yapılan değişiklikle, toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâh belirlenmesinde, "vatandaşların günlük yaşantısını zorlaştırmayacak" şeklinde mülkî amirin keyfî olarak kullanabileceği bir sınırlama kaydı konuldu.
Askeri yönetimin bile tanımadığı bu yetki, dönemin valisine, Hekimlere Taksim anıtına çelenk koydurmama, vatandaşları Gezi parkına sokmama vb. "mutlu" anlar yaşattı.

11 Eylül 2014 günlü "torba yasa", belirtilenler ışığında ne ifade ediyor?
Soma faciasının ardından madencilerin çalışma koşullarını düzenlemek için çıkarılan 146 maddeli yasa, Soma ile hiçbir ilgisi bulunmayan konularla torbalandı. (Soma vesilesiyle, madencilik sektörü, "düzenleme-denetim-yaptırım" halkaları bütününde düzenlenebilirdi. Ama ne gezer!). Her ne olursa olsun, Soma ile ve/ya emekçilerle, sosyal güvenlik haklarıyla ilgili adımlar, eksik ve çelişkileri olsa da, meşru amaç bakımından savunulmalı.
Ama ya şunlar?
İnternete erişim engeli: TİB’e, mahkeme kararı olmaksızın internete erişimi engelleme yetkisi veriliyor.
Görevden alma ve yargı güvencesinin kaldırılması: Görevden alınan memurun göreve iadesi yönünde verilen bir yargı kararını iki yıl süreyle uygulamama yetkisi veriliyor.
Sorumluluk ilkesinin kaldırılması: Yargı kararını uygulamayan amirler, yaptırımdan bağışık tutuluyor.
Özelleştirme işlemlerinin keyfileştirilmesi: Özelleştirme işlemleri üzerinden 5 yıl geçtikten sonra yargı kararları uygulanmayacak. İşte, üzerinde ciddi bir biçimde durulması gereken, "meşru amaç" maskesi altında, hak ve özgürlükler için "yeni" kayıtlama ve sınırlama halkalarının getirilmiş olması.

Yargı kısıtlamaları ile takviye edilen bu düzenlemeler, dört açıdan irdelenmeli:

Anayasal düzen: Değinilen düzenlemeler, çok yönlü olarak Anayasa’ya ve AKP iktidarınca kotarılan Anayasa değişikliklerine de açıkça aykırı. Sadece kişisel verilerin korunması değil, yerindelik denetim yasağı açısından da. Çünkü, yeni yasaklar, yargı kararlarını etkisiz ve geçersiz hale getiriyor.
Avrupa karşısında: Avrupa Mahkemesinin verdiği ihlâle ilişkin karar sayısını azaltmak için birçok önlem alan AKP ve Hükümeti, İHAM’dan döneceğini bile bile düzenleme yapabiliyor. Üstelik 5651 sy.lı yürürlükteki yasal düzenleme bile, İHAS’a aykırılığı saptanmışken (A. Yıldırım v. Türkiye/18.12.2012; kesin:18.03.2013). Dahası, Hükümet, AB eylem plânı hazırlığını kamuoyuna duyurdu. Bu çelişkili düzenleme, açıklama ve uygulama sahipleri, Avrupalıları "kandırabilecek"lerini mi, yoksa kendi toplumlarını mı geri zekâlı zannediyor?
İktidar Partisi ve Hükümeti bakımından: Hukuk diliyle açıklamak mümkün olmadığına göre, konuyu siyasal açıdan ele alıp tartışmak yerinde olabilir. Kısaca; devleti, partinin "ideolojik aygıtı" haline getirmek, toplumu ise sürekli gözetim altında tutmak…
–      12 Eylül düzeni: Yapılanların, "12 Eylül yönetimi"ne göre vahameti, sadece, daha geri olduğu için değil, geçicilik yerine "kalıcı" olma amacı taşıdığı için…

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.