Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
05 Mart 2012
GDO’LU YEM TARIMI VURACAK

Bu yöntemle beslenen hayvanın ürünleri ne kadar sağlıklı olur sorusu yanıtlanmayı bekliyor.

GDO’LU YEM TARIMI VURACAK

       Biyogüvenlik Kurulunun aralık ayında 13 GDOlu mısır çeşidine hayvan yemi olarak ithalat izin vermesi ile tartışma yeniden alevlendi. Hayvancılık sektörü neredeyse bitme noktasına gelen Türkiyede GDOlu yem kullanımı hem insan sağlığı, hem hayvan sağlığı hem de tarım açısından soru işaretleri taşıyor. Yapılan araştırmalar GDOlu yemin büyük bölümünün sindirilmeden vücuttan atıldığını gösteriyor. Hayvan dışkısı da yoğun olarak organik tarımda gübre olarak kullanılıyor. GDOnun bulunmaz bir nimet mi, yoksa bir canavar mı olduğuna dair kesin kanıtlar yok, ama şüpheler endişe yaratıyor.

       ‘GDO: Çağdaş Esaret kitabının yazarı Prof. Dr. Kenan Demirkola göre GDOlu yemin nasıl bir etki yaratacağını bilmek mümkün değil. Çünkü bu konuda çalışma yapmak yasak.

       GDOya ilişkin kesin kanıtlara değil, ama önemli ipuçlarına sahip olduğumuza dikkat çeken Demirkol, Değişik bilimsel çalışmalar, yapay gen parçacıklarının hayvanların iç organlarında bulunduğunu kanıtladı. European Food Safety Authorityye (EFSA) iki kez, GDOlu yemle beslenen hayvanların ürünlerinin de GDOlu olduğuna dair etiketleme yapılması için başvuruldu. Ama iki başvuru da Zarar tespit edilemedidenilerek reddedildi dedi.

       EFSAnın araştırma yapmadığını, sadece tohumun sahibi olan şirketlerden gelen raporları değerlendirdiğini, bağımsız bilim insanlarını da yok saydığını vurguladı.

       Greenpeacein piyasadaki sütlerde yaptırdığı analizlerde GDO tespit etmesinin ardından büyük bir tartışma çıktığını anımsatan Demirkol, bunun üzerine Avrupanın en büyük süt enstitüsünde bir çalışma yaptırıldığını kaydetti. Bu çalışmada sütlerde GDO yoktur sonucuna ulaşıldığını dile getiren Demirkol,Ama aslında kendi ayaklarına sıktılar. Çünkü çok ilginç ek bir bilgi ortaya çıktı: Hayvanın yediği modifiye genli yemin yüzde 60ı sindirim sisteminde değişime uğramadan dışkı ile atılıyor. O güne kadar modifiye genlerin hazmedildiğini savunuyorlardıdedi.

40 bin yıl gerekli

       “Bugüne kadar bize yalan söylediler diyen Demirkol, trans yağ asitlerini örnek olarak sundu. Doğada olmadığı için bu yağları hazmedecek enzimin de insan vücudunda bulunmadığını belirten Demirkol, Doğada var olan bir şeyi vücut tanır. Binlerce yıldır yediğiniz patateste ne gen varsa vücudumuz tanıyor ve parçalıyor. O geni değiştirirseniz vücut onu tanımıyor. Tanıması için 40 bin yıl geçmeli diye konuştu. Modifiye genlerin de sindirilemediğini bu nedenle iç organlarda bulunmasının normal olduğunu vurgulayan Demirkol, GDO destekçilerinin sütte GDO olmadığını katılmaya çalışırken bunu resmen ortaya çıkardığını söyledi.

ORGANİK?TARIMA?DİKKAT

       Demirkol hayvan dışkısının en çok organik tarımda gübre olarak kullanıldığına dikkat çekerek Organik ürünlerimiz GDOlu olacak uyarısında bulundu. Demirkol, yem olarak kullanılacak 13 mısır türünde antibiyotik direnç geni bulunduğunu belirtti. Genetik değişiklik işleminde başarı oranının yüzde 6-10 arasında değiştiğini anlatarak bu durumun nasıl antibiyotik direncine yol açtığını şöyle açıkladı: “Bir havuzdaki örneğin soya fasulyelerinin hangisinin genetik değişikliğe uğradığını hangisinin uğramadığını anlamak için antibiyotik geni koymak gerekiyor. Genetik değişikliği gerçekleşen bitki antibiyotik direnç geni verilince hayatta kalıyor. Geri kalanlar çöpe gidiyor. Kullanılan antibiyotik direnç geni de kanamisin. Kanamisin Dünya Sağlık Örgütü tarafından yedek saklanan bir antibiyotik. Normal tüberküloz ilaçlarına direnç kazananlar için yedek saklanır. GDOlar yüzünden toplum olarak kanamisine dirençli hale geliyoruz.

TÜBERKÜLOZ TEHLİKESİ

       Demirkol, Türkiyedeki büyükbaş hayvanlarda tüberkülozun çok yaygın bir hastalık olduğunu da vurguladı. Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl klasik tüberküloz ilaçlarına dirençli 8 milyon vaka ortaya çıktığını açıklayan Demirkol, Tek silahımız kanamisini kullanamaz hale geliyoruz dedi. Sağlıklı beslenmenin bireysel olarak çözülebilecek bir konu olmadığını, devlet politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Demirkol, ABnin bazı ülkelerinde EFSAnın GDOlu yemle beslenen hayvanlardan elde edilen ürenlere etiket koymakta direnmesi nedeniyleGDOsuzdur etiketi koyma yoluna gittiğini söyledi.

İTHAL?ÜRÜNLERDE ETİKET?OLMALI

       Demirkol namuslu üreticilerden GDOlu yem kullanmamasını ve ürünlerine GDOsuzdur etiketi koymasını istedi. Şu an Türkiyede GDOlu üretim yapılmadığını, sadece yem amaçlı ithal edildiğini belirten Demirkol, ithal edilen çikolata gibi bazı ürünlerde de GDO bulunmasına karşın etiketleme yapılmadığını kaydetti. Etiketleme Yasasının doğru işlemediğini ifade eden Demirkol, Gıda sanayisi GDOlu üretim yapmıyor. Ama ihtal edilenlere konulmalı dedi.

BİZ?TEREYAĞI YİYİNCE?ÖLÜYORUZ

       Meralar dışında beslenen her türlü hayvanın insan için zararlı olduğunu savunan Demirkol, GDOlu ya da GDOsuz fark etmez. Mısır silajı, pancar küspesi, prinç kırığı, patetes cipsi fabrikasının kabuk artıkları ile beslenen hayvanın hem süt yağ bileşimi hem depo yağı bileşimi bozuluyoruyarısını yaptı. “O yüzden bizim atalarımız tereyağı yiyerek 100 yıl yaşadı. Ama biz tereyağı yiyince ölüyoruz yorumunu yapan Demirkol, yağ bileşimi değişen hayvanlardan elde edilen gıdaların damar sertliği, inme, kalp krizi gibi sorunlara yol açtığını vurguladı. Sağlıklı bir hayvansal ürün için hayvanların meralarda beslenmesi gerektiğinin altını çizen Demirkol, Bir yandan meraları yok ediyoruz, bir yandan GDOlu yem ithal ediyoruz. En ucuz besleme meradaki beslemedir dedi.

BUNUN?ADI?SÜT?DEĞİL

       Tükettiğimiz sütler konusunda da uyarılarda bulunan Demirkol şunları söyledi: Merada otlayan hayvanın sütünde doymuş yağ oranı düşük endüstriyel sütte yüksektir. Merada otlayan hayvanın sütünde Omaega 3 vardır. Sadece balıktan aldığımızı sandığımız Omega 3ün kaynağı yeşilliktir. Balık yosun yediği için Omega 3ü var. İnek yeşil yerse o sütte de Omega 3 oluyor. Mera sütünde dünyanın en önemli antioksidanı CLA var. CLA yönünden zengin beslenen kadınlarda meme kanseri riski yüzde 60 düşüktür. Endüstriyel sütte hiç yoktur. Karın tipi şişmanlığı engeller. Bazı güzellik enstitülerinde bu içerikte haplar satılır ki çok tehkileli. 3 boyutlu hali farklıdır, inek sütü içindeki doğal olarak elde ettiğimiz CLA farklıdır. Bu haplar kalp yetmezliğine yol açabilir. Şu an marketlerden alıp tükettiğimiz süte süt bile diyemeyiz.

ENDİŞELER YERSİZ

       Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı, endişelerin yersiz olduğunu belirterek Biyogüvenlik Kanununun hiçbir ülkede olmayan caydırıcı cezalar içerdiğini söyledi. Daha önce de üç soya çeşidine izin verdiklerini kaydeden Yardımcı, mısır, kolza, şekerpancarı, patates ve soya için 58 başvuru aldıklarını bugüne dek 16 türe yem için onay çıktığını ifade etti. Yardımcı geri kalan 42 çeşitle ilgili çalışmaların da sürdüğünü bildirdi.

ÖNERİLER…

       Prof. Demirkol, sağlıklı beslenmek için kendi yerel ağını kurmuş. Marketlerden alışveriş yapmayan Demirkol, Rizenin dağ köylerinden kavurma getirtiyor. Yaz sonunda hayvanların meradan indiği dönemde elde edilen peyniri Karstan sipariş ediyor. Demirkolun kendisi kadar şanslı olmayanlar için beslenme önerileri de var:

       • Yağsız et yiyin. Depo yağını uzaklaştırdığınızda kırmızı löp etin içindeki yağ oranı çok düşük. Et, peynirden daha az zararlıdır. Beyaz peynirdeki yağın oranı yüzde 20dir yağı ayıklayamazsınız.

       • İçyağ tüketin önerisi yanlış. Mera hayvanının içyağı yenmeli sadece.

       • Özellikle Buğday Derneğinin destek verdiği organik pazarlardan alışveriş yapın. Buğday Derneği denetimleri çok sıkı tutuyor.

       • Organik ürünleri pahalı bulanlar pazar günleri Kasımpaşada kurulan Kastamonu köy pazarını ziyaret edebilir.

       • İstanbul Halk Ekmekin organik tam buğday ekmeğini de tavsiye ediyorum.

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.