TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların İstanbul’daki 35 şube başkanı 2016 yılını değerlendirdi. Kıdem tazminatının fona devredilmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan başkanlar sendikaların önemine dikkat çekti. Sendikaların mücadelesinin yetersiz kaldığı özeleştirisi yapıldı. 2017 yılında ise dayatmalara boyun eğilmeyeceği karara bağlandı.
TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların İstanbul Şubeleri, 2016 yılının değerlendirmesi ve önümüzdeki döneme ilişkin çalışma hayatına yönelik taleplerin konuşulduğu bir toplantı düzenledi. Aralarında Türk Metal, Haber-İş, Koop-İş, Demiryolu-îş, TEKSİR TGS’nin de bulunduğu 35 şubenin katıldığı toplantıda şube başkanları, 2016 yılına ilişkin değerlendirmelerinde özeleştiri de verdi. Geçen sah günü İstanbul Türk-İş 1. Bölge Temsilciliği’nde yapılan Türk-İş’ bağlı sendikaların İstanbul şube başkanları toplantısında, genel değerlendirme yapıldı, çalışma hayatına yönelik saldırılar konuşuldu.
BAŞKANLARDAN ÖZELEŞTİRİ
Altı ayda bir gündeme gelen kıdem tazminatının fona devredilmesi konusuna karşı gerekli tedbirlerin alınması vurgulandı. Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayramının, nerede ve hangi içerikle kutlanacağının da değerlendirildiği toplanüda 1 Mayıs’ın alan tartışmasından ziyade taleplerle öne çıkması gerektiği belirtildi. Yine de ilk olarak Taksim Meydanının işçilere açılmasını isteyen sendika başkanlarının, Taksime izin verilmezse de İstanbul’un merkezî buluşma yeri olarak belirlenmesi konusunda uzlaşıya vardığı öğrenildi. Toplanüda, 2016 yılında çalışanların hak kayıplarına yönelik saldırılara karşı sendikaların verdiği mücadelenin yetersiz kaldığı ifade edildi. Taşeron işçilerine genel seçim öncesinde verilen kadro sözünün yerine getirilmediğine dikkat çekilen toplanüda, Çalışma Bakanı’nın önümüzdeki dönem kıdem tazminatının fona devredileceğini açıklamasına karşılık Türk-İş’in Genel Kurul’da aldığı "Genel grev" kararından kesinlikle taviz verilmemesi konusunda sendikaların şube
başkanlarının mutabık kaldığı bildirildi.
DAYATMALAR KABUL EDİLEMEZ
Toplantıda sendikaların siyaset üstü politika izlediğini ancak bu çizgiyle sonuç alınamadığına ilişkin bir eleştirinin de gündeme geldiği öğrenildi. Sendikaların, çalışma hayatına ilişkin taleplerini dile getirirken, bu taleplerin karşılanmaması durumunda iktidarda, hangi anlayıştaki siyasi parti olursa olsun, ona karşı cephe alınması görüşünün de tartışıldığı ifade edildi. Tüm bu sorunların 1 Mayıs alanlarında net bir şekilde ifade edilmesi görüşünün öne çıktığı öğrenilen toplanüda, kazanılmış haklarla ilgili herhangi bir dayatmanın kabul edilemeyeceği, aksine sendikaların, bu hakların geliştirilmesi için var olduğuna dikkat çekilmesinin önemine vurgu yapıldı. Bu durumda gerekirse genel grevin devreye sokulması görüşünün Türk-İş Başkanlar Kurulunda da değerlendirmeye alınması konusunda ortak bir değerlendirmenin ortaya çıktığı belirtildi. Sendika şube başkanlarının 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin de tartıştığı toplantıda, tabanda her görüşten işçi olduğu belirtilerek herhangi bir tavrın alınmamasının uygun olduğu görüşünde uzlaşma sağlandığı belirtildi.
Toplantıda alınan kararları sorduğumuz Türkİş 1. Bölge Temsilcisi Adnan Uyar da şunları söyledi: "Toplantımızda, kıdem tazminatı bizim vazgeçilmez ve tartışılmaz bir hakkımızdır. Türk-iş olarak alınmış bir genel kurul karanmız var. Buna karşı herhangi bir taciz ve saldırı olursa Türk-İş’in aldığı karar aynen uygulanacaktır. Biz de Türk-iş genel yönetimini bu konuda destekleyeceğimize yönelik karar aldık. Taşeron işçileriyle ilgili seçim öncesi vaadedilen hakların verilmesi taleplerimizi karara bağladık. TÜMTİS yöneticileri hakkında verilen karann haksız olduğunu, örgütlenmenin önünde çok ciddi bir engel olabileceğini ve arkadaşlarımızın tekrar yargılanarak beraat kararı verilmesini talep ettiğimizi belirttik." 16 Nisan’da yapılacak Anayasa referandumunun ardından Meclis’e geleceği açıklanan İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı Taslağı kapsamında yasalaşması öngörülen zorunlu arabuluculuk konusunu da sorduğumuz Uyar şöyle konuştu: "Yasalardan kaynaklanan hakların arabulucu vasıtasıyla pazarlık konusu olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer mekanizmanın hızlı çalışmasını istiyorsanız yargı kararlarını hızlandırın. Yoksa insanların haklılık sebebi ve yasalardan kaynaklanan haklarını, ‘parayı önce vereceğim’ mantığıyla aşağı çekmek, yan yanya pazarlık yapmak çok sağlıklı ve insani değil, kabul edilemez. Biliyorsunuz insanlar borç batağında olduktan dönemlerde birçok hakkından feragat edebiliyorlar. Bu da aslında bir nevi tefecilik gibi algılanıyor bizim camiamız tarafından. Bu düzenlemeyi çok sağlıklı ve mantıklı görmüyoruz."
