FINDIKÇIDAN HÜKÜMETE ‘FİYAT’ ÇAĞRISI
Salgın fındığı da vurdu. İhracat düşünce beklenen fiyat oluşmadı.

Dünya fındık üretiminin yüzde 65-70’ini tek başına sağlayan Türkiye, bu üründen 2-2.5 milyar dolar civarında ihracat geliri elde ediyor. Fındık ihracatında bu yıl eylül ve ekim aylarında geçen yılın aynı aylarına göre önemli düşüşler oldu. Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu’nun raporuna göre, 2020 Ekim ayında fındık içi ihracatı, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 66.3 düştü. Eylül ayındaki düşüş de yüzde 27.1 olarak kaydedildi. Burada, en fazla fındık içi ihraç edilen ülke olan İtalya’nın, Türkiye’den ithal ettiği miktarın yüzde 30.6 civarında düşmesi etkili oldu.
HIZLA AŞAĞI DÜŞEBİLİR
Doğu Karadeniz Fındık Konseyi Başkanı Mehmet Cirav, Aydınlık’a yaptığı açıklamada, “Salgından dolayı geçen yıllara göre yaklaşık yüzde 30-40 civarında eksik ihracat olduğunu görüyoruz. Tabi ki Avrupa’daki sanayilerin çalışma kapasitelerinin düşük olduğunu, alıverişin düşük olduğunu eylülden beri açılan yeni sezonda gözlemlemekteyiz. Devlet taban fiyatı 22 TL olarak belirledi fakat, fiyatların bugün 24 TL veya 25 TL olması gerekirken serbest piyasada 23.5 TL civarında. Yalnız bir de şöyle bir sıkıntı var. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu sezon için fındık alamadı. Üretici oraya yönelmedi çünkü dışarısı daha pahalıydı. Fakat sıkıntı şu, ocak ayında TMO’nun alım kampanyası bitiyor. Ama kapatmaması gerekiyor. Bugün alımı kapatırsa 23 TL olan fiyatın hızlı bir şekilde aşağıya düşme olasılığı yüksek. Rekabet ortadan kalkıyor ve Avrupalılar bunu takip ediyorlar, tabi kendi açılarından” dedi. Cirav’a sorularımız ve yanıtları şöyle oldu:
TMO’nun alımı kapatması ihracatçı için de dezavantaj oluyor mu?
İhracatçı için dezavantajdan ziyade üretici için bir dezavantaj; üreticinin elinde yüzde 30 civarında fındık var ve bu fiyat devletin vermiş olduğu fiyatın altına düşebilir eğer yılbaşından sonra TMO alımı kapatırsa.
Fındık alan diğer ülkelerin bunu beklediğini söylediniz oradaki durum nedir?
Haklı olarak tabi ki oradaki sanayici de biraz daha ucuza alabilmek için gayreti var. Bu gayet normal bir şey ancak buna ülke olarak müsaade etmememiz gerekiyor.
TABAN FİYAT KAR ETTİRDİ
Fındıkta müdahalesiz döneminde dolar girdisi çok fazla olmadı. Burada hükümetin milli ekonomiye dönüş yönü mü var?
Elbette ki serbest piyasa koşulları olması gerekir ancak bir tarım ürünü hasat edildiği zaman piyasaya hızlı bir arzı vardır bu her yerde böyledir ya çok güçlü kooperatiflerin olacak ya da devlet bu işi yapacak. Öyle bir kooperatifçilik mantığı fındıkta yok. Devlet bunu şimdi fark etti şu anda taban fiyat veriyor, fındığı alıp daha sonra daha karlı şekilde satabiliyor, rekabete girebiliyor. Bunun diğer tarım ürünlerinde de olması gerekir.
Verim düşük dediniz. Yaklaşık 500 bin aile geçimini fındıktan sağlıyor. Fındıkta ve tarım ürünlerinde verim nasıl artırılabilir?
Dönüm başına verim Amerika’da 250-300 kilo, İtalya’da 250 kilo. Bizde bu ortalamaya baktığımız zaman 100 kilo. Burada Tarım Bakanlığı’nın doğrudan gelir desteğini gözden geçirmesi gerekiyor. Yani üretime destek verilmesi gerekiyor.
Bir de arazilerin bölünmesi ve gerekli bakım yapılmadığı için verimin düşmesi durumu var. Bu durum hakkında ne söylemek istersiniz?
Arazilerin bölünmesi noktasında bir yasal düzenleme yapıldı bundan birkaç yıl önce. Bana göre o yeterli değil. Örneğin beş dönüme kadar olan arazi bölünmüyor. Toplulaştırmanın sağlanması lazım. Arazilerin bölünmemesi için arazinin ailede en azından işletmesinin bir kişide kalması gerekir. Üretici 500 kg fındık yapsa bunda ne fayda elde edecek ama arazinin hepsi bir kişide olsa 2 ton fındık üretebilecek belki.
AGRESİF DAVRANMAMAK LAZIM
Yabancı sermaye Türkiye’de fındık üretmeye ve ihraç etmeye başladı. Gördüğümüz kadarıyla hem üretici yavaş yavaş kenara itilmeye başlandı. Kendi ülkemizde kendi insanımız kenara itilmeye başlandı gibi bir durum söz konusu. Doğru mu bu?
Burada en baştan söylediğimiz gibi devletin alım, fiyat vs. politikası doğruysa yabancı sermayenin bir dahli olamaz. Elbette ki yabancı sermaye sahada olduğu zaman diğer ihracatçılara işleri düşebiliyor ama neticede onun da alıp sattığı ürünün dövizi Türkiye’ye geliyor. Burada devletin mutlaka olması gerekiyor. Çünkü daha da düşük fiyata alım yaparlar. Arazilere pek yönelmiyorlar hatta burada firma adı vermeye gerek yok ama en büyük alıcı olan firmanın sahada birçok ziraat mühendisinin olduğunu, örnek bahçeler yaparak verimliliğin artması için gayret ettiğini ve bakım, gübre vs. kendisinin finanse ettiğini de görüyoruz. Onlar için de önemli fındık tabii ki. Onlar için önemli diye bizim de agresif davranıp fındık bu gün 20 TL iken 50 TL yapmamız doğru olmaz. Öngörülebilir ve stabil olmak gerek.
IMF SEVİCİLERE ÜRETİCİDEN YANIT
Genel olarak Türkiye ekonomisi üzerine değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?
Dövizin son yıllarda aşırı çıkması gerek ithalatçıyı gerekse ihracatçıyı biraz törpülemiştir. Buna bağlı olarak insanların tasarruflarının döviz yönüne kaydığını üzülerek görmekteyiz.
Burada bir milli duruşun, bir sistemin olması gerekir. Bizim ülkemizden banklarda 250 milyar dolar döviz mevduatı çok kabul edilebilir bir şey değil. Devlet en son pandemi çıktığı zaman birçok firmaya destek ve kredi verdi. Ülkemizin imkanları çapında oldukça iyi sayılabilecek bir şeyler yaptı. Fakat görüyoruz ki insanlar bu paraları alarak döviz aldılar. Ben yine de Türkiye’nin ekonomisinin kötü olmayacağını düşünenlerdenim. Muhalefette olan partilerden duyuyoruz kimisi IMF’ye gidelim diyor. Para alan, borç alan emir alır bu işin kuralı budur. Bugün Türkiye IMF’den 20 milyar dolar alır ama ondan sonra da emir alır. Ne Azerbaycan’a gidebilirsin, ne Libya’ya gidebilirsin ne de Karadeniz’de doğal gaz arayabilirsin. Bu tarihte hep böyle oldu. Onun için milletimizin biraz sabretmesi lazım. Hazır para tez biter. Bir dönem biliyorsunuz Türkiye’ye muazzam paralar geldi. O dönem ekonominin başında olan aynı kişiler bugün aynı kafadalar. Biz gelirsek yine bu paraları alırız diyorlar. Alırsınız ama sonuç ne olur. Türkiye için iyi mi olur? Kendi yağımızla kavrulmaya bir direnç göstermeye ihtiyaç var.