6 Temmuz günü Aydınlık´taki köşemde yayımlanan Fetullahçıların İşçi Sendikaları başlıklı yazımda AKSÎYON-İŞ´e gerçekte 9 değil, 20 sendika bağlı olduğunu yazdım. Daha sonra da Ulusal Kanal´a verdiğim iki demeçte, FETO´nün işçi sınıfı içinde örgütlenme girişimi olan tüm örgütlerin kapatılmasını savundum. Hata mı yaptım? Sendikalar, ne olursa olsun, kapatılmamalı mı?

Bakanlar Kurulu 23 Temmuz 2016 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı KHK ile CİHAN-SEN’e bağlı 10 sendikayı ve AKSÎYON-İŞ’e bağlı 9 sendikayı kapattı.

Ben de 26 Temmuz günü Aydınlık’taki köşemde yayımlanan "Fetullahçıların İşçi Sendikaları" başlıklı yazımda AKSÎYON-İŞ’e gerçekte 9 değil, 20 sendika bağlı olduğunu yazdım. Daha sonra da Ulusal Kanal’a verdiğim iki demeçte, FETO’nün işçi sınıfı içinde örgütlenme girişimi olan tüm örgütlerin kapatılmasını savundum. Hata mı yaptım? Sendikalar, ne olursa olsun, kapatılmamalı mı?

12 Eylül darbesi sonrasında DİSK ve bağlı sendikaların ve bazı bağımsız sendikaların faaliyetleri durdurulmuştu: ancak bunlar kapatılmamıştı. Hatta bir kişinin işçi sınıfı tarihini bilip bilmediğini değerlendirmede kullandığım ölçütlerden biri, "DİSK kapatıldı" demesidir. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından DÎSK’in kapatılmasına ilişkin karar 1986 yılı Aralık ayında verildi. Ancak bu karara itiraz edildi. Askeri Yargıtay da 1991 yılında DİSK ve bağlı sendikaları beraat ettirdi. Diğer bir deyişle, DİSK hukuken hiçbir zaman kapatılmadı; DİSK’in faaliyeti durduruldu. Şimdi ise bazı sendikalar Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılıyor. Bu konuda nasıl tavır alınmalı?

KESK KAPATMALARA KARŞİ
KESK Yürütme Kurulu. 24 Temmuz günü yaptığı açıklamada şunları belirtti: "KESK olarak, hiçbir ayrım yapmaksızın, sendika ve konfederasyonların kapatılmasına karşı olduğumuzun altını çiziyoruz. Sendikal haklar Anayasa’nın güvencesi altındadır. Konfederasyon ve sendikaların Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılması Anayasa’ya açıkça aykırıdır. (…) Hükümeti, tüm sendikaların, konfederasyonların ve sendikal hakların karşı karşıya bulunduğu bu tehdit ve kaygıları ortadan kaldırılmak için anayasaya ve yasalara uygun adımlar atmaya çağırıyoruz. Türkiye’den Türk-îş, Hak-İş DİSK ve KESK’in üyesi bulunduğu Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) da yaptıkları açıklamalarda Türkiye’de kamu kesimindeki işten çıkarmalara karşı tavır aldı. Hangi tavır doğru?

SENDİKA VAR, SENDİKA VAR!
Bu soruya yanıt, genellemeler temelinde verilemez. Vatan haininin işçisi de, memuru da vatan hainidir. Casusun işçisi de, memuru da casustur. Türkiye’de şu anda bir savaş yaşanıyor. ABD ile Türkiye savaş haündedir. Aydınlık, 15 Temmuz günü Türkiye’de bulunan CIA görevlilerini açıkladı. Yıllardır süren bu harbin ilk önemli meydan savaşını Türkiye kaybetmişti. Ergenekon, Balyoz, casusluk davalan adı altında yürütülen saldırıyı ABD ve FETÖ kazanmıştı. İkinci meydan savaşı 15-16 Temmuz günleri yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatansever unsurları, polisimiz ve ölümü göze alarak sokakları dolduran milyonlarca insanımız sayesinde bu meydan savaşını Türkiye kazandı. Ancak harp bitmedi.

Emperyalist güçler ve işbirlikçileri bölücüler ve gericiler, yeni saldırılar peşinde. Hizmet hareketi olarak bilinen terörist casusluk örgütü emperyalist ABD’nin hizmetindedir. Cihan-Sen, Aksiyon-İş ve Mülayemet Çalışanlar Konfederasyonu ve bunlara bağlı örgütler, Fetullahçı terör örgütünün aletidir. Bunların amacı, işçi ve memurların hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek değildir; emperyalistlerin Türkiye’ye yönelik planlarına hizmet etmektir. Bu örgütler, 250 insanımızı öldüren ve başarılı olabilselerdi Türkiye’yi bir kan gölüne çevirecek olan vatan hainlerinin legaldeki uzantılarıdır. İkinci Kurtuluş Savaşımızda casuslukla yetinmeyip teröristliğe de başlayan bu örgütün legaldeki uzantılarının payına düşen, kapatılmaktır.