Eskişehir 2 Nolu Şubemizin 2. Olağan Kongresi tamamlandı.

Eskişehir’de 6 Kasım Pazar günü yapılan kongreye, Genel Başkanımız Mustafa Türkel, Genel Sekreterimiz Mustafa Akyürek, Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz İbrahim Ören ve Genel Eğitim Sekreterimiz Kemal Köse katıldı.

Kongreye şube başkanlarımızdan da Ankara Fırınları Şube Başkanı Çelebi Karakökçek, Bursa Mustafakemalpaşa Şube Başkanı Engin Öz, Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Cengiz Çiçek, Eskişehir 3 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Taşpınar, İzmir 7 Nolu Şube Başkanı Ömer Atabey, Kocaeli Şube Başkanı Ali Bostan, Manisa Şube Başkanı Yavuz Uçkıran ile Afyon İl Temsilcimiz Şükrü Babürşah ve Örgütlenme Uzmanımız Adem Çınkır katıldı.

Kongreye kardeş sendikalardan ise Belediye-İş Şube Başkanı Kemal Azak, Türk-İş İl Temsilcisi, Türk Metal Şube Başkanı Orhan Demir, Kristal-İş Şube Başkanı Erdal Akyazı ve şube yönetimi, Türk Harb-İş Şube Başkanı Hasan Atak, Selüloz-İş Şube Başkanı Harun İlkselvi, Tez Koop-İş Şube Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz ve Çimse-İş Şube Başkanı Yalçın Özgür katıldı.

Kongre, Eskişehir 2 Nolu Şube Başkanı Erdoğan Yörüksoy tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı. Sonrasında delegelerin önergesi ile kongreyi yönetmek üzere Divan Kurulu oluşturuldu. Divan Kurulu Başkanlığına Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz İbrahim Ören, Divan Kurulu Üyeliklerine; Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez ve Genel Eğitim Sekreterimiz Kemal Köse seçildi. Divan Kurulu yerini aldıktan sonra başta Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı şehitleri olmak üzere iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Misafirlerin tanıtımı sonrası konuşmalara geçildi.

Türk-İş İl Temsilcisi Orhan Demir, Türk Harb-İş Şube Başkanı Hasan Atak ve sendikamızın Mustafakemalpaşa Şube Başkanı Engin Öz birer konuşma yaparak gündeme dair görüşlerini kongre katılımcıları ile paylaştılar.

Kongrede delegelerimiz de söz aldı. Delegelerimizden Adnan Çangal, Mustafa Keskin, Tuncay Özdemir, Zeynep Atay ve Zafer Doğan yaptıkları konuşmada yeni örgütlenen yerlerdeki mücadeleye ve sendikamızın işçilere verdiği desteklere, sendikalı olmanın önemine, imzalanan toplu iş sözleşmelerinden duydukları memnuniyete değindi.

Delegelerin konuşmasının ardından bir konuşma yapan Genel Başkanımız Mustafa Türkel, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi durumu, bunun çalışanlara yansımalarını, asgari ücret artışını ve bunun toplu sözleşmelere etkileri de dahil çalışma hayatının gündemindeki konuları değerlendirdi.

İŞÇİLER SİYASET YAPMAK ZORUNDA

Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in konuşmasının satır başları şöyle:

– “Zaman zaman sendikalar siyaset yapmasın” deniliyor. Ekmeğin bedelini, asgari ücreti, mazotun parasını, neredeyse yumurtanın fiyatını siyaset belirliyor. Hayatın doğal akışı içerisinde KDV’sini, ÖTV’sini, eğitimini, sağlığını, hayata dair ulaşabileceğimiz her ihtiyacın bedelini ve tüketimde karşılaşacağımız her tür maliyeti onlar belirliyor mu? Belirliyor. “KDV yetmedi, ÖTV” diyorlar. Şimdi hayatımızın her alanına etkili olan siyaset kurumuna karşı, ekonomik anlamda canımız yandığında gücümüz yetmediğinde bizim isyan etme hakkımız yok mu?

– Sendika olarak siyaset yapmak zorundayız. İşçiler siyaset yapmak zorunda.

Siyaset hayatımızın her alanını etkilemeye devam ediyorsa o siyaseti yapmak zorundayız.

Partili olmak başka şey ama!

Bazen bu ikisini birbirine karıştırıyoruz.

Biz Tekgıda-İş Sendikası olarak AKP’li, CHP’li, MHP’li, İşçi Partili değiliz. Biz sınıf örgütüyüz, biz emek örgütüyüz. Biz iktidarda olanlara karşı, egemenlere karşı, sermayeye karşı, kendi hukukumuzu, kendi alın terimizi, kendi emeğimizi koruma kavgasıyla siyaset yapıyoruz.

Hani bir slogan var ya; “Biz Çarşı’yız, herkese karşıyız” diye, biz sendika olarak işçiden yana olmayan onları küçümseyen herkese karşıyız.

ÇALIŞANLARIMIZIN BAŞINI ÖNE EĞDİRMEYECEĞİZ

– Türkiye zor bir süreçten geçerken, siyasi iktidarların yetersizliklerin faturasını genelde emekliler, işçiler ve yoksullar öderler. Ve biz çalışanlar olarak bir yıldır ağır faturalar, ağır bedeller ödüyoruz. Geçen sene iyi bir toplu sözleşme diye baktığımız toplu iş sözleşmeleri bugün asgari ücret tehdidi altında. Asgari ücret brüt 10 bin lira olursa hepiniz asgari ücretli olacaksınız. Türkiye’de asgari ücret, ķök ücret olmaktan çıktı, asıl ücret haline geldi.

– Bizim işimiz öncelikle çalışanlarımızın asgari düzeyde yaşamını devam ettirebilmesi için gelir düzeylerini en azından açlık sınırı üzerinde bir yerlerde olmasını koruyabilmektir. Bütün olumsuz koşullara rağmen sendikalar çalışanların, üyelerinin hukukunu korumak zorundadır. Bizim asıl işimiz bu. İşverenlere buradan çağrımızdır. Bugüne kadar çok kâr ettiler, şimdi kârdan zarar etme zamanı. Biz sendika olarak elimizden ne geliyorsa onu yapacağız ve çalışanlarımızı zor koşullara ezdirmeyeceğiz, onların başını öne eğdirmeyeceğiz.

DEMOKRASİYİ SONUNA KADAR İŞLETEN BİR SENDİKAYIZ

– Türkiye’nin en iyi sendikasıyız. Bu sendikada delege seçimleri başta olmak üzere seçimlerimize karışılmaz, müdahale edilmez, her üyemiz sonuna kadar demokratik hakkını kullanır. Delege seçimleri de dahil bu örgüt üyelerinden biri “Ben liste çıkarmak istedim ama bu sendikanın kademelerinden birisi ya da başkanı bana engel oldu” derse Allah şahittir bugün bu görevi bırakırım. Biz demokrasiyi sonuna kadar işletiriz. Seçim nedeniyle hiç kimseye müdahale etmeyiz. Biz her ay hesap veririz. 2005 yılından bu tarafa Türkiye’de 18 yıldır her ay yeminli mali müşavir denetimi yapan ilk ve tek sendikayız. Bağımsız yeminli mali müşavir gelir hesaplarımızı denetler, raporunu yazar ve gider. Türkiye’de bu denetimi her ay yaptıran ikinci bir sendika yoktur.

– Öte yandan Tekgıda-İş Sendikası’nın Genel Başkanı olarak söylüyorum. Kanunlara bağlı sendikal mücadele vermeyi reddedenlerdenim.

Ben kanunların yeri geldiğinde yok sayılabileceğini, gerektiğinde çöpe atılmak için yapıldığına inanıyorum. Biz üretimden gelen gücümüzle birlikte mücadelenin sonuçlarını belirleriz. “Biz mücadeleyi yasal çerçevede vereceğiz” diyenler kendisini gözden geçirsin. Yasal çerçevede mücadele verilmez, yasalara uyulur. Bu laf kalabalığından başka bir şey değildir. Yasal çerçevede mücadele yoktur, yasal çerçevede yasalara uyar, giyotine kafanızı uzatırsınız. Yasalar egemenler, patronlar, güç odakları tarafından yapılır. Yasalar asla işçinin, yoksulun, işsizin lehine değildir. Onları daha çok köleleştirmek için yapılır. Biz zincirlerimizi kırmadan, yeri geldiğinde o yasaları yok sayarak, bize uygun yasaları yapacak parlamento zeminini oluşturana kadar gerektiğinde emeğimiz ve hakkımız için yasalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de sendikalar yasalara sığınarak, yasal sınırlar içerisinde mücadele vermeye çalıştıkları sürece yok olmaya mahkumdur.

ZORLUKLARI DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİREREK AŞABİLİRİZ

– Önümüzde günler Türkiye için zor olacak. Bir taraftan ekonomik kıskaç, bir taraftan işten çıkarma tehditleri, bir taraftan karşı karşıya olduğumuz zor ekonomik koşullarda toplu sözleşme süreçleri, bütün bunları birlikte ancak dayanışmayı güçlendirerek aşabiliriz.

– Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ama bu zorlukların sorumlularının, yani siyasi iktidarların demokratik yollarla hesap vermesini, sandıkta kaybetmesiyle sonuçlanmasını bekliyoruz.

AKP iktidarında 20 yıldır bu ülkeyi yönetmekten metal yorgunluğu oluştu, yoruldu.

AKP iktidarının bu ülkenin başından bir an evvel gitmesini savunuyorum. Üyelerimizin çocuklarının daha iyi bir Türkiye’de yaşayabilmesi için bu siyasi iktidarın bir dönem de olsa mutlaka dinlenmesi, demokratik yollardan sandığa gömülmesi gerektiğini sizinle paylaşmak istiyorum. Bu ülkeyi yönetenler, benim hayatımın her alanına müdahale ediyorsa ben de sendikanın genel başkanı olarak toplu iş sözleşmelerde taleplere cevap verme gibi bir misyonu ve sorumluluğu olan, evimize eksik giren her bir gram etin vebali omuzlarında olan birisi olarak söylüyorum, sizin iş güvencenizin, işinizin, aşınızın, geleceğinizin sorumluluklarını paylaşan biri olarak söylüyorum. Siz de tercihlerinizi doğru yapmak zorundasınız. Tercihin doğrusu ne? Bu iktidarın bir an önce bu ülkenin başından gitmesidir. Diyorlar ki peki yerine kim gelecek? Biz de diyoruz ki; hiç fark etmez kim gelirse gelsin, gelen de işçiye emekçiye yönelik politikalar geliştirmez, demokratik hak ve özgürlükleri, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmaz ise onu da sandığa gömme mücadelesini vermeye devam ederiz.

Ta ki iyisini bulana kadar. Biz işçiden emekten yana olmayanlara karşı olmaya devam edeceğiz.

Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in konuşmasının ardından delegeler sandık başına gitti.