Eskişehir 1 Nolu Şubemizin 12. Olağan Kongresi tamamlandı.

Eskişehir’de 18 Eylül Pazar günü yapılan kongreye, Genel Başkanımız Mustafa Türkel, Genel Sekreterimiz Mustafa Akyürek, Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz İbrahim Ören ve Genel Eğitim Sekreterimiz Kemal Köse katıldı.

Kongreye şube başkanlarımızdan da Ankara Fırınları Şube Başkanı Çelebi Karakökçek, Bursa Şube Başkanı Zeki Ertürk, Bursa Mustafakemalpaşa Şube Başkanı Engin Öz, Bursa Karacabey Şube Başkanı Ergün Çarıkçı, Eskişehir 2 Nolu Şube Başkanı Erdoğan Yörüksoy, Eskişehir 3 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Taşpınar katıldı. Açılış konuşması öncesinde bir delegemiz 3 Nolu Şube adına, genel merkez yöneticilerimize ve şube başkanlarımıza Eskişehirspor atkısı hediye etti. Daha sonra kongre, Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Serdar Geneci tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı. Sonrasında delegelerin önergesi ile kongreyi yönetmek üzere Divan Kurulu oluşturuldu. Divan Kurulu Başkanlığına Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz İbrahim Ören, Divan Kurulu Üyeliklerine; Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez ve Genel Eğitim Sekreterimiz Kemal Köse seçildi. Divan Kurulu yerini aldıktan sonra Şube Başkanı Adayı Cengiz Çiçek de bir konuşma yaptı. Daha sonra başta Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı şehitleri olmak üzere iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Misafirlerin tanıtımı sonrası konuşmalara geçildi.

DELEGELERİMİZ SÖZ ALDI

Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz İbrahim Ören yaptığı konuşmada, her dönem üstüne koyarak iyi toplu iş sözleşmeler yaptıklarını, yüksek enflasyona rağmen işçinin alım gücünü koruyabildiklerini anlattı. Daha sonra Bursa Mustafakemalpaşa Şube Başkanımız Engin Öz bir konuşma yaptı. Engin Öz konuşmasında, toplumsal tepki vermeyen bir halk kitlesi yaratıldığını, bu durumdan rahatsız olduğunu ve sendikaların emeğin siyasetini yapması gerektiğini savundu. Kongrede delegelerimiz de söz aldı. Delegelerimizden Hasan Hüseyin Aktaş, Fırat Özpınar, Emre Eroğlu yaptıkları konuşmada sosyal tesisten ve imzalanan toplu iş sözleşmelerinden duydukları memnuniyeti anlattı, toplu sözleşme taslaklarının işçilerin istek ve talepleri doğrultusunda hazırlandığına, çalıştıkları kurumlarda adaletsizliğe neden olan kademeli sistemin kaldırılmasının önemine değindiler.

Delegelerin konuşmasının ardından bir konuşma yapan Genel Başkanımız Mustafa Türkel, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi durumu, bunun çalışanlara yansımalarını, asgari ücret artışını ve bunun toplu sözleşmelere etkileri de dahil çalışma hayatının gündemindeki konuları değerlendirdi.

BAŞKANLIK SİSTEMİNİ DENETLEYECEK ARAÇLAR YOKSA SAĞLIKLI YÖNETİM TARZI OLMAZ

Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in konuşmasının satır başları şöyle:

-ETİ işçisinin; çocuklarının sünnetine, kızının nişanına, kendi düğününden torunlarının etkinliklerine varana kadar yapabileceği, uzun yıllar hizmet edecek bir sosyal tesisi öngörüyoruz. Açık alandaki restoranı, hafta içi hafta sonu gelerek kendi tesisinden daha ucuz yaralanabileceği bir birinci sınıf işletmecilik anlayışını etkin ve faal hale getirdiğimiz ve bunu başarabileceğimiz gün burayı açacağız. Ve bunu Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde işletmenin tümünü faaliyete açmayı planlıyoruz, umuyoruz bunu birlikte başaracağız.

-Türkiye’nin içinden geçtiği süreç hala siyasi anlamda çağdaş dünyalarda yaşanan demokratik değerlere ulaşabilme sürecidir. Geçmişte 12 Eylül darbesinin gerekçesini oluşturan sağ sol çatışmalarını, aylarca cumhurbaşkanı seçilememesini, demokratik parlamenter yapıya fatura eden ve 12 Eylül’ün gerekçesi olarak da önümüze dayatılan siyasi anlayışlar, geldiğimiz noktada parlamenter sistemi yargılama sonucu, kimine göre başkanlık rejimi denen bana göre tek adam rejimine geçmiş bir Türkiye’nin içinden geçtiği sürecin bedelini bizler ödüyoruz, bunları konuşmak zorundayız. Evet demokratik parlamenter sistem yargılandı ve sonuçta referandumla Türk halkı “Başkanlık sistemi istiyoruz” dedi. Amerika’da oluyorsa, Fransa’da yarı başkanlık sistemi oluyorsa dünyanın kimi çağdaş demokrasilerinde başkanlık sistemi olabiliyorsa Türkiye’de neden olmasın, doğru. Bazen mecliste yasalar aylarca çıkmıyor, bazen sistem kilitleniyor, bazen elzem acil olan yasalar çıkmıyor. Zamanında çıkması gereken yasaların çıkması mümkün olmayınca bunun faturasını doğrudan halk ödüyor, birileri de bu halkın ödediği faturayı istismar ederek rejimi yargılayarak yeni arayışlar içerisine girdiler. Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi demokrasilerde kabul edilebilen bir yönetim biçimidir. Ama başkanlık sistemini denetleyecek, dengeleyecek diğer araçları yoksa o sağlıklı yönetim tarzı olmaz.

BAĞIMSIZ DEMOKRATİK SENDİKAL ANLAYIŞI SAVUNUYORUZ

-Biz Tekgıda-İş olarak siyaset kurumuna saygılıyız. Hangi siyasi yapı olursa olsun, siyasi yapılar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Seçimle işbaşına geldikleri sürece bizim başımızın tacıdırlar. En çok onları emekten yana, işçiden yana politikalar geliştirdikleri zaman seviyoruz.

-Hiçbir siyasi iktidara teslim olmadan, biat etmeden, bağımsız, demokratik bir sendikal anlayışı savunup bunun kavgasını veregelmişiz. Bizim sendika olarak siyasi yapılardan farklı bir duruşumuz vardır. Tam burada bir şeyi net olarak ortaya koymalıyız. Tekgıda-İş Sendikası siyasete saygılıdır ancak hiçbir siyasi ya da ideolojik ya da mezhep ya da etnik kökenin esareti ya da etkisi altında değildir. Tekgıda-İş herkesten bağımsızdır. Bir Allah’a bir de temsil ettiği topluma hesap verir.

-AKP iktidara geldiğinde asgari ücretli 14.2 çeyrek altın alabiliyordu. Şimdi asgari ücretli 3 çeyrek altın alabiliyor. 20 yılda geldiğimiz noktayı anlatmak ve söyleyeceklerimizi söylemek zorundayım. Ben 1983 yılında Tokat Sigara Fabrikası’na işçi olarak başladığımda 1984 yılının 1 Ocak’ında asgari ücret 10 bin 500 lira olmuştu. Şimdi asgari ücret yaklaşık 6 bin 500 lira, yılbaşında 10 bin 500 lira olacak. Bu ülkeyi yöneten gelmiş geçmiş siyasi iktidarların 40 yılda ülkeyi getirdikleri, geldiğimiz nokta burası. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, işçiler olarak bir baktık ki 1984 1 Ocak’ında asgari ücretli 10 bin 500 lira alırken şimdi 2023’ün ocak ayına geldiğimizde asgari ücret 10 bin lira, 10 bin 500 lira olacak. Ancak bir şey daha var. 2023 Ocak’ında asgari ücretli kaç çeyrek altın alabilecek? Kaç ekmek alabilecek, kaç kilo yağ alabilecek? Bütün sorunun cevabı sizde, tüm bunları konuşmak zorundayız.

– Zaman zaman bize “Siyaset yapmayın” diye mesajlar yazıyorlar. Üyelerimizden bazıları da “Sayın başkan, sendikanızda AKP’li üyelerin olduğunu hatırlatırım, bizi incitiyorsunuz” derler. Ben de “CHP yönetmediği için AKP’yi eleştiriyorum” derim. Ülkeyi CHP yönetir de İYİ Parti yönetir de ben onu eleştirmezsem iki eliniz yakamda olsun. Biz işçi sendikasıyız, sizleri temsil ediyoruz. Biz siyasi iktidarların işçiler için iyi yaptığı şeyler için teşekkür ederiz. Ama alım gücümüz sürekli geriye gitmişse bir şeyler kaybetmişsek biz kimi eleştireceğiz? Allah’a mı havale edelim kardeşler, ne diyorsunuz? Zaman zaman sıkışınca “Şükredin, sabredin” ya da “Allah büyüktür” diyorlar. Allah’ın büyüklüğünü kimse inkar etmiyor ama bizim cepte bir şey yok. Yolsuzluğa bulaşanlara, yandaşlara, hırsıza Allah’ın büyüklüğünü anlatın, paylaşmayı öğretsinler! Yoksulllar için Allah büyük, biliyoruz. Zaten sabrediyoruz, canımız yanıyor. Siz de biraz Allah’tan korkun, bu kadar bitirmeyin bu ülkeyi. Hırsızlık yolsuzluk dizboyu. Onun için biz sendika olarak siyaset yapmak zorundayız. Biz siyasi iktidar kim ise sendika olarak biz onlara karşı durmak zorundayız. Bunun adı AKP, CHP, MHP hiç değişmez.  Biz işverenlere de karşı durmak zorundayız. Egemenlere de karşı durmak zorundayız. Biz çünkü emeğinden başka sermayesi olmayan insanlarız. Biz mücadelemizi verirken onlara karşı emeğimizin hukukunu korumaktan başka çaremiz ve aracımız yok. Onun için biz çarşı olacağız, herkese karşı olacağız.

– Asgari ücret 2 bin 825 lira olduğunda asgari ücretle 2 bin 451 ekmek alınıyordu. Asgari ücret 4 bin 250 olduğunda ekmek kaybı yaklaşık 800 civarındaydı. Şimdi asgari ücret 5 bin 500 lira oldu. Asgari ücretlinin şimdi ekmek alma kapasitesi 1100’lerde. Asgari ücret rakamları büyüdü de asgari ücretlinin karnı mı doydu? Peki sizin toplu sözleşmelerle aldığınız rakamlar büyüdüğünde daha iyi mi yaşıyorsunuz? O zaman bir şeyler yanlış gidiyor. Kim bu hale getirdiyse önce bunun adını koyalım. Ülkeyi 20 yıldır kim yönetiyor? Bu ülkeyi yöneten iyi yönetmiyor, öyleyse biz ilk sandığa gittiğimizde bu hesabı göreceğiz diyebilmeliyiz. Asgari ücretin ötesinde toplu sözleşmelerle ilgili düzenlemelere bakalım. Türkiye genelinde baktığımızda Tekgıda-İş 8-10 yıldır Türkiye’nin yüzakı toplu sözleşmelere imza atıyor. Biz toplu sözleşmelerde zaman zaman kendimizi gözden geçirip sizden gelen talepleri ve tepkileri dikkate alarak kendimizi hep güncellemeye devam ediyoruz. Toplu sözleşmelerimizde özel sektörde, farklı işletmelerde işyerlerinde uygulamaya geldiğimiz tamamlayıcı sağlık sigortası, toplu sözleşmelerin yürürlük tarihi 1 Ocaklarla ilgili ya da 1 Temmuz’la ilgili bizim olmazsa olmaz kriterlerimiz var. Asgari ücrete ezilmemesi, baskılanmaması anlamında olabildiğince toplu sözleşmeleri uygulamaya kalktık.

ETİ TARİHİNDE DEVRİM YAPILMIŞTIR

-Toplu sözleşme yürürlük tarihini 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçirerek toplu sözleşme döneminde ETİ tarihinde devrim yapılmıştır. İki, sosyal yardımlardan kademeli yararlanma ortadan kaldırılarak ikinci köklü adım atılmıştır. O dönemi yaşayan arkadaşlarımız geldiler, paylaştılar, teşekkür ediyorum. Bu müzakerelerde ve mücadelelerde katkı veren aramızda olan veya olmayan bütün kardeşlerime teşekkür etmek istiyorum.

-Biz önümüzdeki günlerde toplu sözleşmeyle ilgili yapacağımız çalışmalarda biraz acele etmeyeceğiz. Toplu sözleşme prosedürlerimizi biraz geciktireceğiz. İki yıl önce pandemi dolayısıyla toplu sözleşmeler gecikmişti, imzalanması 8’inci 10’uncu ayları bulmuştu. Sonra dönem dedik ki çalışanlar zarar görüyor, erkene alalım, enflasyon zaten 20-22’ler civarında. Bizim öngörülerimiz 2021 Aralık ayında altüst oldu. Bu sefer “Sendika neden erken yaptı” dediler. Sütten ağzımız yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek yiyeceğiz. Sendikamızın örgütlü olduğu yerlerde toplu sözleşme süreçlerimizi kasım ayına kadar bekleteceğiz. Türkiye ekonomik anlamda nereye gidiyor, onu görmek istiyoruz? Yılbaşında asgari ücret ne olacak, onu görmek istiyoruz. Ocak ayına gelmeden kasım aralık ayında Türkiye fotoğrafı nereye doğru, neyi gösterecek bunları görmek istiyoruz ki, taslakları ona göre hazırlayalım.

Genel Başkanımızın konuşmasından sonra delegeler sandık başına gitti.