“Eski köye yeni adet mi getiriyorsun” diye kızarlar bazen. Oysa bugünlerde, tam da yeni adetlerin zamanıdır. Hatta eskilerin bazılarını rafa kaldırmak zamanıdır.
Nelerin kalkması gerektiğini ayrıca tartışabiliriz. Önce lazım olan yeni adetlere bakalım.
Bugün insanların, hatta toplumların beynini ele geçirmede medyanın ne kadar etkili olduğunu, nasıl kullanıldığını ele alacağız. Sendikacıların neredeyse hiç kullanmadıklarını yani…
Hatırlayalım; 1979’da TÜSİAD, CHP Hükümetini nasıl devirdi?
Gazete ilanlarıyla.
Yakınlara gelelim. Amerika’dan gönderilen, nerdeyse kimsenin tanımadığı Tansu Çiller, DYP’nin başına nasıl gelebildi?
“Topuklu Leydi” manşetleri ile.
“Açın Türkiye’nin önünü” diye bağıran, başka da bir şey söylemeyen Cem Uzan’ın, zehir zemberek Batıcı ve neoliberal programına rağmen % 7.5 oy alabilmesi, büyük kısmını da Atatürkçülerden alabilmesi nasıl mümkün olabildi? Bu illüzyonu nasıl yapabildi?
Gazete, televizyon, cep telefonu ve kokoreçle…
Baykal’ı Genel Başkanlıktan istifa ettiren tertip nasıl etkili olabildi?
Gazete, tv ve internet…
Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getiren “Gandi Kemal” rüzgârı nerede estirildi?
Gazete ve televizyonlarda elbette…
AKP kurulurken “mazlum adam” imajı nereden pompalandı topluma?
“Bunlar değişti, gömleklerini de değiştirdiler, bildiğiniz adamlar değiller” denilerek, toplumdaki
kanaati iki ayda tersine çevirebilen güç neydi?
Peki ya AKP iktidara geldikten sonra, 4 yıl boyunca neredeyse başka iş yapmadan günler, geceler ve haftalar boyunca neyi ele geçirmek için uğraştı?
Sokağa, insanlarımıza bakalım biraz da…
Toplumdaki değerlerin nasıl da hızlı değiştiğini anlatıp dururuz birbirimize. Modanın rüzgâr hızıyla toplumu oradan oraya savurduğunu gözleriz.
Jöle dükkânlarındaki kuyruk daha geçen seneydi. Unuttuk bile değil mi? Ne çabuk eskiyor her şey!
Şimdilerde ise saçlarını süpürge bitmiş gibi yapan çocuklarımızın garipliğine şaşıyoruz.
Burunlarına, göbeklerine halka takan kızlar her köşeden bitiverdiğinde, nasıl da şaşırmıştık.
Maviye yeşile boyalı saçlar, kafasının yarısını ustura ile kazıtanlar…
Gözümüz birden sahneye iliştiğinde daha da açıldı ağzımız hayretle. 17’sini bile doldurmamış…
Zıplıyor durmadan. Ne diyor diye soruyorsun zıplayan binlerce saçı usturalı boyalılardan birine: “Boş ver amca, zıpla sen de” diyor.
Üç gün sonra soruyorsun sahnedekini; “Oooo amca sen çok gerilerde kaldın” diyorlar, uzaydan geldiğini sanan şaşkınlıkla.
Bir sabah uyandığımızda, öğretmenine kuyruk takmaya çalışan talebeleri gördük, sonraki sabah kravatı beline bağlayan okul bebelerine hayret ettik, değil mi?
Otobüse bindik, “kankim” dediği arkadaşından arakladığı ilk göz ağrısına yazılmış mektubu, otobüste yüksek sesle okuyup topluca kahkahalarla dalga geçenleri anlamaya çalıştık boşuna.
Ve daha neler neler?!..
Gazetelerin, televizyonların, şimdilerde internetle de beraber, toplum ve birey üzerindeki etkisini izledik. Şaşırdık, kızdık, şaşırdık, ağzımız açık kaldı hatta her defasında.
Politikacıların üç kelimelik saçma açıklamalarını bile neden 30 televizyondan naklen yayınlattıklarını sorduk kendimize.
15 sene boyunca taşeron işçisinin sırtında tepinmiş olmalarına rağmen, seçime az kala sadece birkaç defa “ Hükümet galiba kadro vermeyi düşünüyor” şeklinde bir balonla, hurraaaaa diye taşeron işçilerinin sandığa koştuğuna tanık olduk.
Şaşırdık, şaşırdık, şaşırdık… Ama bu imkanı işçi için kullanmaya kalkmadık bir türlü.
Hükümetin sözcüleri şimdilerde bir kez daha kedinin fareyle oynamaması gibi oynuyor toplumla ve de işçilerle. Kıdem tazminatını fona geçirmenin nimetlerini (!) anlatıp duruyorlar habire.
Sendikacı ne mi yapıyor? Öylesine bekliyor; toplum ve işçi lime lime teslim alınırken, beyinleri yeniden imal edilirken. Ara sıra “kırmızı çizgi” diyor sadece.
Oysa farkında değil ki, çizgi lazım olduğunda, herkesi çizgiye göre hizaya çağırmak gerektiğinde, atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak belki de. İşçi sendikacının değil, hükümetin çizgisine gidecek belki de.
Beyinler gazetelerde ve televizyonlarda ve internette imal ediliyor gayri. Sendikacıların medyanın önemini keşfetme zamanı geldi de geçiyor bile. Eski köye yeni adet lazım gayrı.