ERTELENEMEZ SORUNLAR
Mayıs´ın üzerinden daha 5 gün geçmeden, tarihin en karanlık niyetinin gerçekleşmiş, işçi sınıfını köleleştirme yasasının çıkarılabilmiş olması, masaya yatırılmak zorunda olunan sorunlar olduğunu, birlikte ve hızla cevap aramak gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Mayıs’ın üzerinden daha 5 gün geçmeden, tarihin en karanlık niyetinin gerçekleşmiş, işçi sınıfını köleleştirme yasasının çıkarılabilmiş olması, masaya yatırılmak zorunda olunan sorunlar olduğunu, birlikte ve hızla cevap aramak gerektiğini ortaya çıkarmıştır. İşçi önderlerinin cevabını bulmak zorunda oldukları temel sorunlar ve sorular, kanımca şunlardır.
•••
Birinci sorun, Ulusal İstihdam Stratejisi’nin ne derece karanlık bir amaç olduğunun, işçi sınıfına ne büyük zararlar vereceğinin, sendikacılar tarafından yeterince kavranmamış olmasıdır. Kölelik büroları gibi tarihin en karanlık niyeti bağıra bağıra geliyorken, basın açıklamasından öte bir tedbir alınmamış olması, hem köleleştirme niyetinin ciddiyetinin kavranmadığını, hem de vereceği zararların yeterince anlaşılmadığını göstermektedir.
Bu büyük eksikliği, taşeron işçilerinin haklarının gasp edilmek istenmesinde de, kıdem tazminatı hakkındaki oyunlarda da görüyoruz.
Görülen odur ki, Ulusal İstihdam Stratejisi adıyla cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısı dört koldan yapılmaktadır, ama sendika yöneticileri, durumun ciddiyetini yeterince görebilmiş değiller.
•••
İkinci sorun şudur ki, sendika yöneticileri, "hayır biz tehlikenin farkındayız, nasıl zararlar vereceğini de biliyoruz" diyorlarsa, bu daha da vahimdir. Bilinen ama tedbir alınmayan bir durumun vahameti… Durum böyle ise, sorumluluk kademesindekilerin derhal o koltukları boşaltması lazımdır.
•••
Üçüncü soru şudur? Köleleştirme girişimi sürpriz miydi? Sendikacılar habersiz mi yakalandı? Hayır! Bağıra bağıra geliyordu niyet ve hiçbir aşamasında gizlemedi hükümet. O halde daha hazin bir durumun olduğu, sendika yöneticilerini hükümetin tınmadığı, ciddiye almadığı sonucu çıkmaz mı? Sendika yöneticilerinin, koltuklarının hakkını vermedikleri, işçi sınıfına kötülük düşünenler nezdinde caydırıcı etkilerinin olmadığı sonucu çıkmaz mı?
•••
Başka bir soru…
Köleleştirme yasası ne zaman Meclis’ten geçirildi?
1 Mayıs’tan beş gün sonra.
Peki, bu nasıl 1 Mayıs’tır ki, cumhuriyet tarihinin en karanlık niyetinin gerçekleşmesini zerre kadar bile etkilemedi?
Üstelik bu sene dört ayrı merkezde yapıldı. Türk-İş Çanakkale’de, Hak-İş Sakarya’da, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB Bakırköy Pazaryeri’nde, Memur-Sen, Kahramanmaraş’ta yaptı.
Geçmişte, bir yerde yapılan eylemlerle dahi şer niyetler def edilebiliyorken, dört merkezi eylemin, hem ayrı ayrı, hem toplam olarak, hükümete geri adım attıramamış olması düşündürücü değil midir? Daha da kötüsü, "nasılsa eylem yaptık" rehavetine yol açmış ve şer niyetin hızlanması için elverişli ortam doğmamış mıdır?
"Hayır, böyle değildir" diyecekse biri, 1 Mayıs’ın ortasında bile kölelik tasarısının hız kesmeden nasıl ilerlediğini, beş gün geçmeden Meclis’ten nasıl çıkabildiğini açıklayabilir mi?
O halde 1 Mayısları planlayanlar, işçiyi uyuşturan karnavallar olmaktan çıkarmalı, işçi sınıfına saldırıların def edilmesinde hamle günü olarak planlamalıdır.
•••
Beşinci soru şudur. Kölelik büroları sırasındaki uyuşuk durumun giderilmesi için, bugün bir gayret var mıdır? Sıradaki ve kapıya dayanmış olan taşeron işçilerinin haklarının gasp edilmesi niyetini engellemek için bir hazırlık var mıdır?
•••
Altıncı soru, bireysel emeklilik oyunlanyla kıdem tazminatı ortadan kaldırılıyorken neden sessiz kalınıyor? Fon planı hızla ısıtılıyorken, neden sadece açıklamalarla yetiniliyor?
•••
Yedinci ve aslında hepsinin toplamı olan soru. Sendikacılar oturdukları koltuğun hakkını verecek ve gerçek işçi önderi olacaklar mı, yoksa olmayacaklar mı? Asıl cevabı aranan soru budur.