ENFLASYONUN DÜŞÜRDÜKLERİ
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandı: Tüketici fiyatları yüzde 1.90 artarken yurtiçi üretici verilerindeki yükseliş yüzde 0.92 olmuş.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandı: Tüketici fiyatları yüzde 1.90 artarken yurtiçi üretici verilerindeki yükseliş yüzde 0.92 olmuş.
Çoğunluk için pek şaşırtıcı olmayan sonuçlar, finansal piyasa ve mali sektör beklentilerinin üzerinde gerçekleşmiş.
Yıllık rakamlar, Ağustos ayındaki çok sınırlı gerilemenin ardından yönünü değiştirmiş: Sırası ile yüzde 8.96 ve yüzde 10.10 seviyelerine sıçramış. Çekirdek enflasyon olarak bilinen özel kapsamlı tüketici fiyat göstergeleri ise, tehlike alarmı vermeye devam etmiş. Rakamlar geleceğe yönelik belirsizlik ve kınlganlığı artınyor.
Ayrıca açıklanan verilerin yeterince gerçekçi olmadığını da hesaba katmak gerekiyor. Küresel koşullar bizim için ağırlaşmaya devam ettiği sürece, enflasyon canavarının hortlaması önlenemeyecek gibi görünüyor.
SÖZDE ÖZERK PARA
Ülkemizde sorunlan ağırlaştıran yanlış politikalann en büyük destekçisi konumundaki finansal piyasa ve mali sektörün, enflasyon konusundaki beklentilerinin aşılması da sıradan bir durum olmayabilir; zira onlar tek seslidir ve kendi çıkarlan gereği para otoritesi ile küreselleşmenin pilli bebekleri gibidir.
Fakat olumsuzlaşan koşullar nedeniyle küresel sermaye ile siyasi iradenin vesayeti altındaki sözde özerk para otoritesinin yollan ayrışmaya başladığında, ezberlerin bozulması kaçınılmaz olabilir.
Ne mi olur? Türk lirası değer kaybetmeye başlar, enflasyon beklentileri bozulur ve faizler yükseliş yönünde baskılanır; sorunlar ağırlaşır ve ekonomi bunalıma doğru sürüklenir.
BEKLENTİLER BOZULUYOR
Dış koşullar ile siyasi irade arasında sıkışıp hareket yeteneğini kaybeden para otoritesi, nafile bir şekilde ne olur bize güvenin demeye başlar! Ekonomi yönetiminin başındakiler, önceliklerinin enflasyon olduğunu söyleyerek durumu idare etmeye çalışır! Memura, emekliye ve asgari ücretliye yapılacak altı aylık zammın yüzde 3 u aşmayacağını söyleyerek ne kadar ciddi olduklannı kanıtlama çabasına girişirler!
Finansal piyasalar ise can havli ile yerli parayı değerlendirerek bu yaklaşımı destekliyormuş gibi görünmeye yoğunlaşır! Birbirine inanmayan ve güvenmeyen kesimlerin kamuoyuna karşı sergilediği sahte dayanışma, ibret verici türdendir! Net yabancı sermaye girişleri yeterli ve gerekli düzeyin üzerinde iken Türk lirası seri bir şekilde değerleniyor, enflasyon ve faizler kolayca düşüyordu.
O dönemde üreten kesimlerin rekabet gücünde oluşan çöküşe kayıtsız kalınmış, hızla artan krediler yolu ile baştan çıkanlan tüketicilerin geleceğine ipotek koyma yansına engel olmak yönünde hiçbir şey yapılmamıştı.
Bugün ise net yabancı kaynak girişleri yeterli ve gerekli düzeyin çok altında kalıyor; durum böyle olunca enflasyon ve faizlere ilişkin beklentilerin bozulması önlenemiyor. Geleceği karartılan üretici ve tüketicilerden medet ummak zorunda kalınıyor! Dün enflasyon canavannı hakladık çok başanlıyız diyenler, bugün beceriksizliklerini farklı bir şekilde itiraf ediyor!
HESAPLAŞMA DÖNEMİ
Enflasyon güçlüler lehine ve diğerleri aleyhine dengesizlikler yarattığı için kötüdür; gelir dağılımını bozar, rekabet koşullannı olumsuzlaştınr, sorunlar yaraür ve ekonominin geleceğini karartır. Bu aşamada sormak gerekiyor: Enflasyon canavannın yapabileceğinden çok daha fazlasını, hem de görece düşük enflasyon ve faizlerle nasıl becerdiniz?
Sistemi oluşturan kurumsal yapının açgözlü desteği olmasa idi, böyle bir sonuç ortaya çıkabilir miydi? Neden halktan ve adaletten yana taraf ulunamadı da, sadece öyleymiş görüntüsü ile yetinildi? Ne diyelim: Keser döndü sap döndü, hesaplaşma dönemi kapıyı çalmaya başladı. Artık ne ekildiyse o biçilecek, korkunun ve nafile yakanşlann ecele faydası olamayacak. Örgütlenmiş sorumsuzlukların arkasına saklanarak göz boyamak ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmak ta pek mümkün olamayacak. Akınüya karşı yüzerek fiyat istikrarı geri getirilemeyecek.
Bir devir bitti ve geri dönmeyecek; bu nedenle diş koşullar düzelene kadar idare edelim deme yaklaşımından bir an önce vazgeçin. Dış koşullar ülkemiz lehine düzelmeyecek. Türk lirası dalgalı bir şekilde değer kaybetmeye devam edecek, maliyet kökenli enflasyon baskısı artıyor olacak ve kırılganlık yükselişini sürdürecek.
Para otoritesi 2015 yılına ilişkin hedefini, bu sene olduğu gibi yukarı yönde düzeltmeye devam etmek zorunda kalacak ve itibar kaybını önleyemeyecek. Bu gidiş her şeyi değişmeye zorluyor, etkili ve yetkili kesimlerin direnci, ödenecek bedelleri arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Küreselleşmenin yarattığı ve artık destekleyemediği için kaderine terk etmeye hazırlandığı vesayet düzeni çatırdıyor!