Ekonomide her olayı algı yaratarak çözmeye çalışan siyasi İktidar, enflasyonda algı yaratmanın bir yolunu bulamadı. Söz gelimi enflasyon var, çünkü halkın alım gücü yüksek, halk tüketiyor, talep artışı var, ne güzel! diyebilirdi. Ancak Mızrak Çuvala sığmıyor, çünkü halkın yüzde 90’ı enflasyondan dolayı geçim sıkıntısı çekiyor.
Bu nedenle bazen beklentileri yönlendirmek için enflasyon tek rakama düşecek diyorlar, ancak arkasından faiz baskısı yapıyorlar. Yine istikrar ortamı için gerekli olan, insan hakları ve demokratik özgürlükler, mülkiyet hakkı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığında sert düşüşler yaşıyoruz. ABD kendi cari açığı için endişe duyuyor, biz cari açığı halının altına süpürüyoruz. Dünyanın en kırılgan ülkesi olmanın bir önemi yokmuş gibi hiçbir önlem almıyoruz. Bu şartlarda siyasi iktidar istese de enflasyonu çözemeyeceğini biliyor. Hatta çözmek için kemer sıkmak gerekiyor. Hükümetin seçim ortamında böyle bir karar alması beklenemez.
Şubat ayında, TÜFE yüzde 0.73 oldu. Son on beş yıla bakarsak, Şubat aylarında TÜFE oranı, yalnızca geçen sene yüzde 0.81 olmuş, diğer yıllar bazen eksi bazen de bu şubattan çok düşük kalmış.
Aylık ÜFE’ ye bakarsak, son on beş yılda, en yüksek olduğu şubat ayı 2011 yılında yüzde 1.72 olmuş. Bu şubatta ise 2.68 oldu. Yani Şubatta son on beş yılın açık ara en yüksek ÜFE oranını yaşamışız.
Şubattan Şubata yıllık olarak ta TÜFE 10.26 ve ÜFE 13.71 oldu.
Enflasyonda zorunlu olan bazı sorular var? Son üç aydır Merkez Bankası ÜFE bazlı reel kur endeksi yükseldi. Aralık 2017 de 83.33 iken, Ocak 2018’de 84.92 ve Şubat 2018 ‘de de 84.83 oldu. Yani döviz kuru sepeti Aralık 2017 de TL karşısında Yüzde 16.66 daha değerliydi, şimdi şubat ayında yüzde 15.17 daha değerlidir. Bu demektir ki ithalat malı fiyatları son üç ayda geriledi. Ne var ki aylık Yİ-ÜFE tersine son üç ayda arttı. Sırasıyla yüzde 1.37, yüzde 0.99 ve şubatta yüzde 2.68 oldu.
Kur sepeti değer kaybedince, ithalatın da, ara malının da ucuzlaması ve Yi-üretim maliyetlerinin de düşmesi gerekiyor. Demek ki maliyet artışının başka nedenleri var. Bu nedenle Spekülatif faaliyetler, verimliliğin düşmesi, kapasite kullanım oranının düşmesi gibi nedenler olabilir.
Kapasite kullanım oranı son üç ayda 79.9 ‘dan 77.8’e gerilemiş. Diğer faktörleri de dikkate alırsak, demek ki enflasyon yapısal – kronik bir enflasyondur. Para ve faiz politikası yanında yapısal sorunları da çözmek gerekir. Ne var ki bu günkü emir- komuta sistemi içinde , güç gösterisi ile bu işin çözülmesi mümkün değil. Anlaşılan güç zehirlenmesi Merkez Bankası başkanına da sirayet etti. Çünkü MB web sitesini açıyorsunuz, Başkan bütün haşmetiyle sayfayı kapatmış!
Çekirdek enflasyon geçen sene şubat ayında yüzde 8.56 idi. Bu sene 11.94 oldu.
Çekirdek enflasyon, Fiyatlarda ortaya çıkan geçici etkiler çıkarıldıktan sonra kalan enflasyondur. Söz gelimi vergi yükü yüksek olan tütün ve alkollü içecekler, fiyatı dışarıda belirlenen enerji fiyatları, mevsimsel etki altında kalan işlenmemiş gıda fiyatları çıkarılınca, geride TÜFE olarak çekirdek enflasyon kalıyor ve enflasyon eğilimini daha net gösteriyor.
Çekirdek enflasyon artmaya devam etmesi 2018 enflasyonun tek haneye düşmeyeceğini gösteriyor.
Yi-ÜFE, maliyet artışlarını, TÜFE ise talep artışlarını yansıtır. Eğer Yİ-ÜFE daha yüksekse bu demektir ki üretim fiyatları perakendeye yansıyacaktır. Yansımaz ise firmalar zora girer. Şubat ayında Yİ-ÜFE çok yüksek çıktı. Bu demektir ki önümüzdeki aylarda maliyet artışı TÜFE’ye yansıyacaktır.
12 aylık ortalamalara göre TÜFE oranı, mevsimsel ve geçici etkileri izale ettiği için, enflasyon trendini daha iyi gösterir. 12 aylık ortalamalara göre TÜFE oranı da bu şubatta geçen seneye göre yüksek çıktı. Yani enflasyon trendi artış yönündedir.
Özet istikrar bir başka bahara …