Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
03 Ocak 2021
ENFLASYON

Her yönüyle toplum hayatını etkileyen bir göstergedir enflasyon. Gerçeği vardır, bekleneni vardır, hedefleneni vardır.

ENFLASYON

Zararı vardır ama faydası da vardır…

“Zararını belirtmeye gerek yok da faydası nereden çıktı” diyebilirsiniz. Esasında çok yerinde bir soru ve aslında yanıtını da bugünlerde iyiden iyiye tecrübe etmekteyiz.

Malumunuz, yeni yılın başladığı şu üç gün içinde kamu mallarına moda olduğu üzere inanılmaz zamlar gelmeye başladı. Yol ve köprü geçiş ücretlerinde söylenen enflasyonun çok üzerinde artış oldu. Bununla da kalmadı, elektrik, doğalgaz, trafik cezaları, pasaport ve diğer haçlar gibi tüm kamu mallarının bedelleri üretici fiyat endeksi (yani üretici enflasyonu) oranı veya üzerinde zamlandı.

Kamu mallarına yapılan bu eklemeler enflasyon oranı gözetilerek yapıldığına göre, bunun bütçeye hem de hiç zahmet etmeden ve bir ek çaba harcamadan gelir kazandırdığı gerçeği ortadadır. Diğer bir anlamıyla, enflasyon bir bakıma vergi niteliğiyle devletin bütçesine fayda sağlarken, halkın bütçesine de maliyet yüklemektedir.

Bununla beraber, fiyatlardaki değişimi, en çok da halkın alım gücünü belirleyen reel ücretler ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. Reel ücretler, alınan maaş/ücretlerin zaman içinde fiyat endeksine oranı ile elde edilen bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Bu oran fiyat değişiminin yukarı olduğu zamanlarda reel ücretleri, yani alım gücünü düşürücü etki yaparak toplam harcamaları, dolayısıyla da milli geliri düşürücü etki yapmaktadır.

Buraya kadar her şey mekanik bir anlam ifade ediyor. Öte yandan, ücretlerin fiyat endeksine oranını açıklayan reel ücretlerin ne zaman fakirliğin, gelirsizliğin ve çaresizliğin bir ölçüsü olacağını ortaya koymak gerekecektir.

Toplumun fakirleştiğinin göstergesinin en temel ölçüsü asgari ücretin artık normal ücretle yan yana olmasıdır. Bu bile asgari ücretin belirlenmesi sürecinde tartışmaların ne derece ateşli olduğunun bir göstergesidir. Bu işareti zaten asgari ücret belirleme sürecinde oldukça yoğun yaşıyoruz. Neredeyse her yılın son iki ayı “asgari ücret seviyesi” haberleri ile harcanıyor. Hal böyleyken, bir de hem işveren hem de iş alanın memnuniyetsizliği ile sonuçlanan bir zaman dilimi geçiriyoruz. İşveren tarafı, çalışanların büyük oranı veya ağırlığının asgari ücretli olduğu gerçeğiyle, maliyetlerin yüksekliğinden yakınırken, emek kısmı ise alım gücünün düştüğü gerçeğiyle, bu seviyenin insanca yaşam koşullarının çok dışında olduğunu vurguluyor.

Nereden bakarsanız bakın, her şeyin merkezi olan işgücü piyasasındaki dağılmanın işaretidir bu sonuç…

Tüm bunlara bir de söylenen enflasyondan çok farklı olduğu vurgulanan halkın, firmaların, devletin, ihracat ve ithalatın enflasyonunu katarsak, ortaya çok farklı bir resim çıkmaktadır.

Bu resmin ayrıntılı incelenmesi ise bir zorunluluktur…

Halkın ve tüm tarafların alım gücü ve maliyet yükünün bir göstergesi olan söz konusu enflasyon oranlarının, söylenen enflasyondan farklı olduğu gerçeği bizi akademik çalışmalara yöneltmektedir. Bu çalışmalar özellikle krizi sıklıkla tecrübe eden bizim gibi ülkelerde yaşanan şokların enflasyonu nasıl yönlendirdiğini vurgulayan türden araştırmalardır. Merkez Bankası’nın uzman grubunda değerli araştırmacıların da modellerinde gözüktüğü üzere Türkiye’de örneğin yüzde 10’luk bir döviz kuru şokunun enflasyon oranına ortalama 1 yılda yüzde 1.6 ile 1.8 puanlık ekleme yaptığı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Ekonomik daralma ve ithal fiyatlarının da olumsuz etkilerini düşündüğümüzde enflasyonun her çeyrekte daha da yukarılara geldiğini görmekteyiz.

Araştırmalar bunu belirtiyor ama söylenen enflasyonda bu şokların etkisini görüyor muyuz?

Yanıt belli… Hatta son iki-üç yılda yaşanan şokların enflasyonu daha da aşağılara çektiğini açıklıyor karar vericiler. Bununla da kalmıyor, bu söylenen verilere göre işsizlik oranı azalırken istihdam ya yerinde sayıyor ya da düşüyor.

Özet olarak, verilerin ekonomik ve istatistiki anlamları, bilimsel araştırmalara ters düşüyor.

KAYNAK Veysel Ulusoy / Cumhuriyet
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.