Lafı dolandırmadan yazmanın zamanıdır gayri.
Üretim araçlarını gasp edenler, araçlara sahip olamayanları kendilerine çalışmaya mecbur ettiler. Sermayenin kökeni de, büyümesi de bu öyküde. Başkaca da tılsımlı bilinemezlik yok.
Emekçinin, üreticinin yoksul hayatının, boğaz tokluğuna başkasını zengin etmekle geçen ömrünün öyküsü de bu.
O halde nasıl bir mecburiyet bu ezeli rakipleri buluşturabilir ki?
Varmış meğer. Hem de sermayenin belli ellerde toplanmaya başladığı ilk zamanlardan beri varmış.
Sermaye oburdur. Doymak bilmez. İşgücünü üç kuruşa satın aldığı işçileri sömürmekle yetinmez, başka sermayedarların egemenlik alanlarına da el atar. Büyümeye, daha da büyümeye giden yol, rakip sermayenin alanına girmektir, hatta onu yutmaktır. Sermayenin temel yasalarından biri işgücünü olabildiğince sömürmekse, ikinci yasası da budur.
Sermayenin tekelleştiği günlerden, 1900’leden bu yana değişen, savaşın şiddetidir. Cesetlerin kan ırmaklarında yüzdüğü dünya savaşlarının ardındaki asıl sebep bu.
İlk dünya savaşını, Sırp öğrenci Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi’ni öldürdü, ondan oldu, diye belletmişlerdi. Oysa emperyalistler Osmanlı İmparatorluğu’nu, İran ve Çin’i paylaşmak istiyormuş. Buymuş sebep.
1945 sonrası bütün melanetlerin altından ABD emperyalizminin çıkması bu yüzden. Yakın dönemde, cumhuriyet ekonomisine kast edilmesinin, fabrikaların satılmasının, kapatılmasının ardındaki şer kuvvet de ABD. Üstümüze IMF, Dünya Bankası, OECD, hatta AB’yi süren dünya eşkıyası!
Bizim ulusal sermaye ise, TİSK, TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD, eşkıyaya yol göstericilik yaptı bu yıkım ve talan boyunca. “Açın kapıları yabancı sermaye elini sallayarak girsin. Satın devletin bütün fabrikalarını. Devlet ekonomide olmasın. Sadece düdük çalsın” dediler.
Oysa düdük bile emperyalizmin eline geçmişti. Devlet aradan çekilince kümese sansar girdi. Devlet fabrikaları kurumları yok olunca, ulusal şirketleri koruyacak kimse de kalmadı. Pazarı da, sektörleri de emperyalist tekeller ele geçirdi. Pirince giderken bulgurdan olmuşlardı. “İmdat” dediler devlete. Destek istediler, koruma istediler.
Ama devletin mecalini bırakmamışlardı elbirliği ile. Uçurumdan yuvarlanmak üzereydi. Tek çare vardı, kurtulmak istiyorlarsa, devletin kurtuluşuna da el atacaklardı. Yumurta tavuk misali…
Üretici, işçi, köylü, hatta emekli cephesinde ise durum daha feci…
Eşkıya, tek direnmenin emekçiden olabileceğini bildiği için, mızrağın ucunu onlara batırmıştı. Taşeron işçilik, esnek çalışma, kiralık işçilik, geçici işçilik, sözleşmeli personel… Sendikaların ideolojik dönüşümü, ücretlerin kısıtlanması, emeklilik yaşının yükseltilmesi…
Ulusal sermaye sandıklarımız, işçi sınıfının ezilmesinde de eşkıyaya yardım etmiş, hatta onların aklına gelmeyen icatlar üretmişlerdi.
İşçi ezildi, yoksullaştı, ama vatanseverliğinden bir şey kaybetmedi. Dün “Kahrolsun IMF”, “TEKEL, TÜPRAŞ, Seydişehir, TELEKOM vatandır” diyordu. Bugün de PKK’ya, FETÖ’ye karşı, Afrin’de ABD eşkıyasına karşı destanlar yazıyor.
Soru şu:
TİSK, TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD nerede olacak? Ülkemizi uçurumdan aşağıya atmaya çalışan emperyalist tekellerin, Amerikan emperyalizminin yanında mı yer alacak, yoksa ta başından beri vatanı savunan işçi sınıfının yanında mı?
“Devlet yatırım yapsın, sanayiye, tarıma destek olsun” diyorsan, ülkemize ve ekonomimize kasteden emperyalizme karşı çıkmak zorundasın.
İkinci soru şu:
Amerikan emperyalizmi kapımıza 6 bin TIR silahla dayanmış iken, milli birlik ve beraberliğimizi, sınırlarımızı tehdit ediyorken, etnik ve dinsel parçalanmanın pususuna yatmışken, işçiyi ezmeye, büzmeye, işten atmaya, daha fazla sömürmeye mi kafa yoracaksın? “Çalışma hayatında katılıkları giderin, asgari ücreti indirin kıdem tazminatını kaldırın” gibi düşmanı sevindirecek işlerin peşinde mi koşacaksın?
Son zamanlarda artan işten atmalar, açıkça söyleyelim ki, sadece kapıya silahı ile dayanan ABD’yi ve “kara gücüm” dediği PKK’yı sevindiriyor.
İkincisi şu ki, kibrin sırası değil artık. Fabrika yönetimlerine işçileri almazsanız, tek başınıza vereceğiniz kararların sorumlusu olursunuz.
Bu badireden birlikte çıkılacak. Aksi mümkün değil. Herkes bunu koca puntolarla yazsın.