ELMAŞEKERİNİN SAPI ELDE KALIYOR!
Referendum ile kabul edilen Anayasa değişikliğinin asıl nedeninin HSYK´nın yapısını değiştirmek ve yargıyı da siyasete bağlı kılmak olduğunu çok yazmıştım.

Referendum ile kabul edilen Anayasa değişikliğinin asıl nedeninin HSYK’nın yapısını değiştirmek ve yargıyı da siyasete bağlı kılmak olduğunu çok yazmıştım.
O günlerde "Yetmez ama evet" cephesinin böyle eleştirileri duyacak hali yoktu.
Çünkü kandırılmışlardı: "12 Eylül’den hesap sorulacak, memura toplusözleşme hakkı tanınacak" gibi elmaşekerleriyle! Aradan bunca gün geçti, seçim öncesi göstermelik bir Kenan Evren sorgusu dışında 12 Eylülün asker sorumluları ve sivil suç ortakları hakkında hiçbir işlem yapılmış değil. "Memurlara toplusözleşme hakkı" tanınması ile ilgili olarak o günlerde yazdığım bir yazıda belirttiğim sakıncanın aynen gerçekleşmesi de benim için sürpriz olmadı.
Memurlar toplusözleşme hakkına sahip olacaklar ama grev hakları yok!
Sendikalar ücret ve diğer haklar konusunda hükümet ile bir anlaşmaya varamazlar ise mesele "hakeme" gidecek.
O da şöyle oluyor: Masanın bu tarafından sözleşmede anlaşamayan taraflardan biri olarak kalkacak hükümet, masanın öteki ucuna bu kez "hakem" sıfatıyla oturacak.
Hakem heyetinin başkanı Bakan olacak, beş üyesi hükümet tarafından seçilmiş olacak, sendikaların seçeceği dört üye de tiyatroyu tamamlayacak!
Parmaklar kalkıp inecek, "hakem heyeti" bir karar verecek ve o karar kesin olacak!
Buna da "memura toplusözleşme hakkı" adı vereceğiz. Bir kez daha ortaya çıkıyor ki bu hükümetin ücretli ve maaşlıların dertleriyle bir ilgisi yok.
Onlar da tipik Türk muhafazakârları olarak işçi, memur ve köylüleri değil, zenginleri düşünüyorlar.
Eski muhafazakârlardan farkları böyle olduklarını dini bir örtünün gerisine saklayabiliyor olmaları. Yakında işçilerin kıdem tazminatı hakkı da "deve" olacak! "Kolay işe al, kolay işten çıkar" prensibi kazanılmış işçi haklarını yok etmenin yeni bir ifadesi olarak hayatımıza girecek.