Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Ağustos 2013
EKONOMİDE İNİŞ DEVAM EDİYOR

Mayıs’ta Bernanke münasebetsiz bir açıklama yaptı ve FED’in likidite pompalamalarının bu yıl içinde frenlenebileceğini söyledi. Sonuç, yükselen ekonomilere ve Türkiye’ye fon akımlarının aniden yavaşlaması oldu. Böylece Mayıs 2013’te, Türkiye yeni (ve aşağı) bir dalgalanma sürecine girmiş görünüyor.

EKONOMİDE İNİŞ DEVAM EDİYOR

 Mayıs’ta Bernanke münasebetsiz bir açıklama yaptı ve FED’in likidite pompalamalarının bu yıl içinde frenlenebileceğini söyledi. Sonuç, yükselen ekonomilere ve Türkiye’ye fon akımlarının aniden yavaşlaması oldu. Böylece Mayıs 2013’te, Türkiye yeni (ve aşağı) bir dalgalanma sürecine girmiş görünüyor.

İktisadın rolünü abartmayalım; ama ekonomik konjonktürün önümüzdeki seçimli dönemde AKP’nin kaderini etkileyeceğini de inkar edemeyiz.

Sık sık nicel ve kuramsal dayanaklarını savunuyoruz, tekrarlayalım: Ekonomik konjonktür Türkiye’de büyük ölçüde dışsal olarak belirlenmektedir ve dış dünya ile Türkiye arasındaki dış kaynak hareketleri bu bakımdan ön planda rol oynamaktadır.

Sermaye hareketlerinin serbestleştiği son çeyrek yüzyılı, hatta bu savı doğrulayan dört kriz/küçülme dönemini bir yana bırakalım, daha yakın geçmişin üç dalgalanmasına bakalım.

Birinci (yukarı) dalgalanma 2009’un son iki ayı ile Temmuz 2011 arasında gerçekleşti. Batı merkez bankaları finans kapitali krizden kurtarmak için bol likidite pompaladılar; bu fonların önemli bir bölümü çevre ekonomilerine girdi. Türkiye de bu furyadan bol kepçe pay aldı: Bu konjonktürün geçerli olduğu yirmi bir ay boyunca Türkiye’ye giren yabancı sermaye toplamı 103 milyar dolara, aylık ortalama 5 milyar dolara ulaştı. Milli gelir üzerindeki etki, 2010 ve 2011’de yüzde 9 civarında seyreden iki büyüme yılı olarak gözlendi. 2011’deki 75 milyar dolarlık dış açık, bu konjonktürün bir “armağanı” olarak görülebilir. Siyasete yansıma olarak, herhalde Anayasa referandumunda ve 2011 seçimlerinde AKP’nin başarıları gösterilebilir.

İkinci (aşağı) dalgalanma Ağustos 2011-Haziran 2012 arasında ve Avro Bölgesi krizinin Türkiye’ye yansıması sonunda gerçekleşti. Yabancı sermaye girişleri yüzde 20 civarında daraldı. Sonuç küçülme değil, durgunlaşmadır. 2012’nin tümü etkilenecek; büyüme hızı yüzde 2,2’ye gerileyecektir.

Üçüncü (yukarı) dalgalanma on ay sürdü: Temmuz 2012-Nisan 2013 dönemi… Avrupa Merkez Bankası’nın ve FED’in açılan para muslukları, Türkiye’ye de aktı: On ay içinde Türkiye’ye aylık ortalama 7,5 milyar doları aşkın yabancı sermaye girişi gerçekleşti. Milli gelir üzerindeki etkileri ise sınırlı oldu: 2013’ün ilk üç ayında büyüme hızı yüzde 3, ilk altı ayda sanayi üretiminin artış oranı ise yüzde 2,3’tür. Bunlar, 2012 sonuna göre ılımlı bir canlanma göstermektedir ama on iki ay öncesi ile yapılan karşılaştırmalar durgunluğun henüz aşılamamış olduğunu ortaya koymaktadır. Olumlu konjonktür süregelseydi, 2013’te hükümetin yüzde 4’lük büyüme öngörüsü herhalde gerçekleşebilirdi.

Ne var ki, Mayıs’ta Bernanke münasebetsiz bir açıklama yaptı ve FED’in likidite pompalamalarının bu yıl içinde frenlenebileceğini söyledi. Sonuç, yükselen ekonomilere ve Türkiye’ye fon akımlarının aniden yavaşlaması oldu. Böylece Mayıs 2013’te Türkiye yeni (ve aşağı) bir dalgalanma sürecine girmiş görünüyor Haziran’da da devam eden bozulma (on iki ay öncesiyle karşılaştırılarak) tabloda özetleniyor.

Kısaca tabloyu açıklayalım ve yorumlayalım: Tablonun ilk beş satırı, sermaye hareketlerini ve bunların ana kullanım kalemlerini verir; toplamları da (tanım gereği) sıfır olur. (Rezervlerdeki artışlar “eksi”, azalışlar ise “artı” olarak işaretlenir.)

Kullandığımız üç dış kaynak türünün hareketlerini gözleyelim:

(a) Yabancı sermaye hareketleri (satır 1): Bir önceki yıla göre yüzde 69 oranında gerilemiş; aylık ortalama girişler 7,5 milyar dolardan 2,4 milyara düşmüştür.

(b) Yabancı, yerli ve kayıt dışı sermaye hareketlerini kapsayan toplam sermaye hareketleri (satır 6): Bir yıl öncesine göre gerileme oranı yüzde 73’tür.

(c) Toplam sermaye hareketlerinden, ülke dışına net faiz-kâr transferlerinin çıkarılması ile elde edilen net kaynak aktarımı (satır 7): Bu öğedeki gerileme yüzde 90’a ulaşmıştır.

Dış kaynak hareketlerindeki dalgalanmaların, iç talep, üretim ve milli gelir üzerindeki etkilerinin doğrultusu kesindir ancak bunlar karmaşık süreçler ve farklı zaman aralıkları içinde gerçekleşir. Geçmiş dönemlere baktığımızda altı aylık bir etkileme farkı (gecikme) beklenebilir. 2013’ün ilk yarısı hâlâ 2012 ikinci yarısında başlayan (on aylık) canlı dış konjonktürün cılız, ancak olumlu etkilerini içeriyor.

Mayıs-Haziran 2013’te dış kaynak akımları hâlâ pozitif değerlerde seyretmektedir ama bir önceki “iniş” konjonktüründen çok daha hızla daralarak… Ekonomi, “net sermaye çıkışı” olmadan da (dış kaynaklar sadece düştüğü için) küçülme ivmesine geçebilir. “Çoğaltan” benzeri bağlantılar, burada da söz konusu olabilmektedir.

Bu durumda, tabloda belirlenen Mayıs-Haziran konjonktürü süregelirse, yılın son aylarında ve 2014 başlarında ekonominin küçülmesi beklenebilir. “Ekonomik iniş”in, AKP’nin siyasi kaderine, seçimlere yansıması, ayrı bir konudur.

DİĞER HABERLER
ÇALIŞMA BAKANLIĞINA ÇAĞRI
ÇALIŞMA BAKANLIĞINA ÇAĞRI

Ürdünlü şirketin 2021’de satın aldığı Polonez fabrikasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hiçe sayıldı. Önce sendikalı 13 işçi, sonra ona destek olan 100 işçi ekmeklerinden edildi. Emekçiler, bu kanunsuzluğa göz yumulmamasını istedi.

POLONEZ’DE İŞÇİ KIYIMI
POLONEZ’DE İŞÇİ KIYIMI

İstanbul Çatalca’da Polonez fabrikasında Tekgıda-İş’e üye olmalarının ardından 22 Temmuz’da 13 kişiyle başlayan işten çıkarmalar önceki gün 100’ü aştı.

İŞ GÜVENCESİ VE İŞTEN ÇIKARMADA GEÇERLİ NEDENLER
İŞ GÜVENCESİ VE İŞTEN ÇIKARMADA GEÇERLİ NEDENLER

İşyerimizde yaşı ve özel durumu itibariyle işten ayrılmak isteyen bir kadın çalışanımız var. İşverenimiz bu kişiye tazminatlı olarak çıkış yapmak istiyor ve ödediği tazminatı kanuni olarak da göstermek istiyor. Bu durumda iş kanununun hangi maddesine istinaden çıkış işlemini yapabiliriz?

BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI
BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

İstanbul Çatalca’da kurulu bulunan Polonez Fabrikasında işveren, daha iyi bir ücret alabilmek ve insana yaraşır koşullarda çalışabilmek için sendikaya üye olan işçilerden 13’ünü işten çıkardı.