Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
14 Kasım 2012
EKONOMİDE FITCH’İN SALDIRISI

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Erinç Yeldan´ın bugünkü köşe yazısı..

EKONOMİDE FITCH’İN SALDIRISI
Türkiye ulusal mali piyasalarını uluslararası sermaye akımlarının serbest dolaşımına 1989 yılında açtı. 32 Sayılı Karar diye anılan bu adım ile Türkiye artık “yükselen piyasa ekonomisi” konumuna geçmiş ve uluslararası sermayenin spekülatif beklentilerine bağımlı kılınmış idi.

Spekülatif sıcak para hareketlerinin 1990 sonrasında ulusal ekonomide yarattığı istikrarsızlık ve bağımlılık ilişkileri bu köşede ve genel olarak tüm iktisat yazınımızda etraflıca tartışıldı. 1994 ve 2001 krizlerinin yapısal koşullarının hazırlayıcısı ve tetikleyicisi olmanın ötesinde, denetimsiz finansal spekülasyon tehdidi altında yatırımlar giderek reel ekonomik sektörlerden uzaklaşıyor; ulusal ekonomi giderek kısa vadeye sıkışıyor; ve derinleşen finansal kırılganlıklar ile birlikte belirsizliklerin ve istikrarsızlığın ana nedenini oluşturuyordu.

Benzer konumdaki diğer kalkınmakta olan piyasa ekonomileriyle birlikte Türkiye, sermaye kaçışlarını engellemek ve küresel sermayeyi ekonomisine çekebilmek için yüksek faiz sunmaya koşullandırılmış durumdaydı. Yüksek faizler uluslararası sıcak parayı cezbederken bir yandan da yoğun döviz girişine neden oluyor ve dövizin giderek ucuzlamasına yol açıyordu. Böylelikle Türkiye yüksek faiz – düşük kur cenderesine sıkışmakta ve bir ucuz ithalat cennetine dönüşmekte idi.


“Yüksek faiz – düşük kur” rejimi bir yandan da dış borçlanmayı artırıcı ve Türkiye’yi spekülatif ve sürdürülemez nitelikli bir büyüme konjonktürüne sürüklemekteydi. Bu sürecin reel ekonomiye olan maliyetleri ise yüksek işsizlik; gerileyen reel ücretler; ulusal sanayinin dışa bağımlılığının artması; ve ucuz ithalat baskısıyla birlikte yatay ve dikey bağlantılarının tahrip edilmesi olarak yaşanmaktaydı.

***

Küresel finans sermayesi açısından para sermayesinin mantığı giriş yaptığı ülkedeki finansal arbitraj getirisinin büyüklüğü ile izlenebilir. Söz konusu getiri, ülkeye getirilen her bir dolarlık dövizin önce ulusal paraya (TL’ye) çevrilip, faiz kazandıran bir finansal varlığa yatırılması; dönem sonunda da tekrardan dövize çevrilmesi sonucu elde edilen kazancı göstermektedir. Bu işlemde faiz geliri, döviz kurundaki olası bir değer kaybı ile eksilmekte, ulusal paranın değer kazanması (dövizin ucuzlaması) ile daha da büyümektedir. Dolayısıyla küresel finans sermayesi açısından faizin yüksekliği kadar dövizin ucuz tutulması sistemin mantığı gereğidir.

Aşağıdaki grafikte 2001 sonrasında Türkiye’de böylesi bir işlem sonucu elde edilen arbitraj geliri hesaplanmaktadır. Görüleceği üzere 2001 krizi sonrasında Türkiye dolar bazında sunduğu yüzde 50’yi aşan getiri ile yükselen piyasa ekonomileri arasında haklı bir şöhret elde etmiş; 2008 krizi sonrasında yaşanan döviz pahalanması (eski terminolojiyle ifade edersek, devalüasyon) neticesinde de negatif değerlere sürüklenmiştir.

Hesaplamalarımız 2011’in son aylarından başlayarak Türkiye’nin küresel finans piyasalarına yeniden pozitif ve hatırı sayılır büyüklükte bir finansal getiri sunmaya başladığı yönündedir.

Bu şartlar altında uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch’in harekete geçerek “yatırımcıları” ve “piyasa oyuncularını” bu doğrultuda yönlendirmesinden daha doğal ne olabilirdi?

***

Küresel kapitalizmin rekabeti altında her sosyal sınıfın kendi stratejik çıkarlarını izlemesi elbette doğal karşılanmalıdır. Ancak yakın tarihçemizde yaşamakta olduğumuz ve özellikle ayırdına varmamız gereken husus, aslında çok dar bir sosyal sınıfın (finans sermayesinin) stratejik çıkarlarını yansıtan bir olgunun, sanki tüm toplumun çıkarınaymış gibi sunumunun yarattığı yanılsamadır.

Dış borç yükünün ağırlaşması; ithalata bağımlı çarpık sanayileşmenin sürdürülmesi; istihdam dostu olmayan spekülatif büyüme sonucu işsizlik ve işgücü piyasalarının parçalanması ve enformalleştirilmesi… Bu sorunlar elbette Fitch’in, ya da genel olarak finans sermayesinin ilgi alanında değildir. Ancak bu sorunlar toplumun gündemini korur iken, aslında küresel finans sermayesinin çıkarlarına uygun bir gelişmenin tüm topluma mal edilerek, “ekonomide kış müjdesi” olarak sunulmasının ardında yatan sahte gerçekliğin ayırdında olmamız gerekir.
DİĞER HABERLER
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?

FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!
FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!

Bizler, yani kamuoyu, enflasyonda buzdağının su üstündeki kısmını görürüz. Merkez Bankası ise suyun altında kalan kısmı da görür, görmelidir, zaten gördüğünü de dile getiriyor.