Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
AquaAna
LA LORRAİNE
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
AquaAna
LA LORRAİNE
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
26 Mayıs 2025
EKONOMİDE ÇOK FENA BİR SIKIŞMIŞLIK VAR, ÇOK

Gün geçmiyor ki özellikle KOBİ’lerden işlerin çok kötü gittiğine ilişkin yakınmalar, hatta feryatlar yükselmesin.

EKONOMİDE ÇOK FENA BİR SIKIŞMIŞLIK VAR, ÇOK

Yalnızca KOBİ’ler mi, Türkiye’nin devasa şirketleri bile zorlanıyor, bu durumu görmek için bilançoları incelemek de gerekmiyor, basına yansıyan haberlere bakmak yeter. Bir şeyler yapmak gerekiyor ama o bir şeylerin adını kimse koyamıyor.

Sıkıntı çekenler, istisnai durumda olan ayrıcalıklıları ayrı tutarsak, yalnızca şirketler kesimi mi? Asıl sıkıntıyı geniş halk kitleleri çekiyor.

Kabul etmek gerekir, devlet memurlarının durumu da görece iyi.

Ama ya asgari ücretlilerin ya emeklilerin durumu?

Yıl ortasına geliyoruz. Asgari ücretlinin yüreği pır pır atıyor; zam yapılacak mı, yapılmayacak mı, diye.

Tam bir “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumu…

Asgari ücretli kendi açısından haklı olarak zam bekliyor. Kaldı ki belli standartlarda yaşam için öyle yüzde 10’luk, 20’lik artışların da pek işe yaramayacağı ortadayken o oranlara bile razı bir şekilde bekliyor.

Bugünkü maliyet yüküyle bile iş yapmakta çok zorlanan ve yıllar boyu uğraşıp didinip bir aşamaya getirdiği tesisini döndürme sıkıntısı yaşayan, hatta “Yeter artık” deme durumuna gelip tesisini satmayı, en azından bir süre kiralamayı düşünen küçük işletmeler artırılacak asgari ücret yükünü karşılayabilecek mi? Çok zor!

Asgari ücretli bu parayla geçinemiyor.

Bu asgari ücretin bile maliyetler yönüyle sıkıntıya soktuğu işletmeler bir ücret artışını hiç mi hiç düşünmek istemiyor.

Peki denge nasıl bulunacak, bilen var mı?

Bu soru ne asgari ücretle çalışana ne de işletme sahiplerine. Bu soru ekonomi yönetimine… Nedir öneriniz, nedir çareniz?

Memur ve emeklinin artışı belli

Memur ve memur emeklileri ile işçi emeklilerine yılın ikinci yarısında ne kadar artış yapılacağı üç aşağı beş yukarı biliniyor, en azından formül belli.

İşçi emeklileri altı aylık enflasyon oranı kadar artış alacak. İlk dört ayda yüzde 13,36 olan artışın ilk altı ay sonunda yüzde 18 dolayında gerçekleşmesi bekleniyor. İşçi emeklilerinin maaşı bu oranda artacak.

Memur ve memur emeklileri ise ilk altı ay için yüzde 6 zam aldıkları ve ikinci altı ay için yüzde 5 zam alacakları için açıklanan ilk yarı enflasyonunun 1 puan altında artışla yetinmek durumunda. Yani yüzde 18’lik enflasyon karşısında memur ve memur emeklilerinin maaşı yüzde 17 kadar artış gösterecek.

Enflasyona ezdirmemek mi?

Altı aylık ya da yıllık dönemlerin sonunda enflasyon farkı yansıtılınca maaşlardaki reel kayıp ortadan kalkmıyor, önce bu gerçeği görmek gerek.

Örneğin ocak ayında enflasyon kaybı sıfırlanmış bir ücret 100 ise temmuz ayına kadar bu düzeyde kalmaya devam ediyor ama fiyatlar her ay arta arta geliyor ve haziranda diyelim 118 oluyor. Memur ya da emekliye de “Bak fiyat 118, senin maaşını da bu düzeye çektik, enflasyona ezilmemiş oldun” deniliyor.

Fiyatlar da her ay 100 düzeyinde kalsa ve yalnızca haziranda 118’e çıksa bu mantık yürütme doğru da, fiyatlar sürekli artıyor.

Bütün bu hesaplar bir de artık neredeyse kimsenin inanmadığı TÜİK’in enflasyon ölçümüne dayandırılıyor.

Şu enflasyon belası

İhracat yapan şirketler kaç zamandır zorlanıyor. Üretimde ithal girdi kullananlar durumlarını dengeleyebiliyor; hatta ithal girdiyle iç piyasaya çalışanlar bu gidişattan muhtemelen gayet memnun ama pek ithalatı olmadan ihracata çalışanlar…

Şimdi bu kesime iç piyasadaki daralmanın belirginleşmesiyle yurt içine çalışanlar da ekleniyor.

Ama diğer yanda ihracatı artırmak için kuru biraz bırakmak ithal enflasyon ve nihayetinde enflasyon demek.

Ya da iç piyasayı gevşetmek yine enflasyon demek.

Dedim ya tam “sakal-bıyık” durumu!

Piyasa böylesine cendereye alınmış, sözüm ona enflasyonla mücadele ediliyor ama nereden nereye gelinemediği(!) ortada. Hani “yarım ağız” tanımı var ya, Merkez Bankası “çeyrek ağız” bir şekilde “Enflasyon tahminim yüzde 24” demeye devam ediyor. Merkez Bankası yüzde 24 diyor demeye ama adeta “Siz bunu 29 olarak okuyun” demeye getiriyor.

Aslında bu tahmini yapanlar da haklı! Yüzde 24 nasıl artırılsın ki, daha şunun şurasında tahmin 2024’ün son raporunda 14’ten 21’e çıkarılmış, bu yılın ilk raporunda da 21’den 24’e…

Ama 24’e kimse inanmıyor, inanılacak gibi de değil zaten. Reel sektör “Bir yıl sonraki enflasyon tahminim yüzde 41” diyor. Üstelik bu oran Mayıs 2026’ya işaret ediyor. Hadi bu oran abartılmış diyelim, biraz iskonto yapıp yüzde 35 olarak okuyalım. 24 nere, 35 nere?

Bu cendereden nasıl çıkılacak?

Siyasetçi için sihirli kelime “fedakarlık”…

İyi de bir bitmedi şu fedakarlık… Hem unutulmasın, “Mutluluk varılacak bir hedef değil, yolun ta kendisidir”…

Türk halkının hayatı fedakarlıkla geçti adeta; yetmez mi artık? Acaba o sihirli kelimenin yerini başka kelimeler mi alsa ki; “hukuk” gibi, “adalet” gibi, özünde “güven” gibi…

Yazımın girişinde “Bir şeyler yapmak gerekiyor ama o bir şeylerin adını kimse koyamıyor” dedim ya, işte o bir şeylerin neler olduğu bir önceki paragrafta ama onları ön plana koymak pek işe gelmiyor.

Sonrası malum; çalışan mutsuz, çalıştıran öyle ve yılların birikimini kaybetme endişesi içinde.

Mutlu olanlar yok mu; olmaz mı, sırtını “sağlam” yerlere dayayıp kamu kaynağını emenler ve sırt dayanan o sağlam yerler…

KAYNAK Alaattin Aktaş / Ekonomim.com
DİĞER HABERLER
TÜRK-İŞ’İN 24 NİSAN 1994 TANDOĞAN MİTİNGİ
TÜRK-İŞ’İN 24 NİSAN 1994 TANDOĞAN MİTİNGİ

Türkiye ekonomisi 1994 yılında önemli bir ekonomik kriz yaşadı. Tansu Çiller’in başbakanlığındaki DYP-SHP Koalisyon Hükümeti, ekonomik krizin yükünü öncelikli olarak işçilere ve memurlara yüklemeye kalkınca, 1994 yılı yoğun işçi ve memur eylemleriyle geçti.

EMEKÇİNİN SEPETİ YOKSULLUK DOLU
EMEKÇİNİN SEPETİ YOKSULLUK DOLU

AKP’nin ara zam yapmaya yaklaşmadığı 22 bin 104 TL’lik asgari ücret, haziran ayı itibarıyla 6 bin TL eridi. Asgari ücretle Fransa’da 147 kilogram et alınabilirken Türkiye’deki bu ücretle yalnızca 22 kilogram geliyor.

ASGARİ ÜCRET MASASI KURULSUN
ASGARİ ÜCRET MASASI KURULSUN

Asgari ücret enflasyon ve hükümetin kemer sıkma politikası nedeniyle eridi. Asgari ücret masası kurulmalı ve asgari ücret Temmuz 2025’te artmalıdır.

DALGA DALGA EYLEM PLANI
DALGA DALGA EYLEM PLANI

Türk-İş, hükümetin kamu sözleşmesindeki düşük teklifine karşı yurt genelinde eylemlere başlıyor.