Tarım, insan hayatı için vazgeçilmez olmasının yanında, aşırı yoksulluğu sona erdirmek, refahı artırmak ve 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyar insanı beslemek için en güçlü araç
Tarım, insan hayatı için vazgeçilmez olmasının yanında, aşırı yoksulluğu sona erdirmek, refahı artırmak ve 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyar insanı beslemek için en güçlü araç. Ancak tarım sektörü, dolayısıyla tarıma dayalı büyüme, yoksulluğun azaltılması ve gıda güvenliği risk altında. İklim değişikliği, özellikle dünyanın gıda güvencesi olmayan bölgelerinde mahsul verimini etkiliyor. 2050 yılında dünya nüfusunun beslenmesi için tarımsal üretimin yüzde 70 artırılması gerektiği öngörülüyor.
Sektör, daha rekabetçi olacak
Bu süreci ‘Tarım 4.0, akıllı tarım, dijital tarım’ şeklinde tanımlamak mümkün. Genel olarak sensörleri, algılayıcıları, mikro işlemcileri, otonom karar sistemlerini, bulut tabanlı bilgi ve iletişim teknolojilerini içeren akıllı teknolojilerin tarım sektöründe uygulanması anlamına geliyor. İnternet tabanlı portallarla büyük verilerin depolanması ve analiz edilerek tarladan sofraya tüm sürecin takip edilebilmesi, yönlendirilebilmesi, gelecek projeksiyonlarının yapılabilmesi sağlıyor. Özellikle küresel salgınların yaşandığı ve insanlığın en önemli ihtiyacı olan sağlıklı gıdaya ulaşım öne çıkmaya başladı.
Hedef 40 milyar dolar ihracat
Türkiye’nin tarım sektörü için üretim tarafında küresel olarak rekabetçi oluşum içinde olması gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 yılına yönelik koyduğu 150 milyar dolarlık üretim ve 40 milyar dolarlık ihracat boyutuna erişebilme yolunda Türkiye için temel hedef, ülke politikalarında stratejik olarak konumlandırılan bir tarım sektörü olmalı.
Türkiye tarımda ölçek ve çeşitlilik açısından dünyada lider ülkeler arasında. Ancak gelişen teknolojilerle yenilikçi çözümlerin yaygın kullanımı ve hızlı adaptasyonunun yanı sıra yüksek katma değerli tarımsal üretim alanında yetersizlik söz konusu.
Geniş bir etki alanına sahip teknolojik gelişmeler tarımsal üretimi kökünden değiştiriyor, ciddi verimlilik artışını da beraberinde getiriyor. Bu gelişmeler, üretim teknolojilerindeki ilerlemelerin sunduğu olanakları tarımsal üretimde etkin bir biçimde kullanabilen ve küresel değer zincirlerine entegre olan ülkelere ciddi fırsatlar sunuyor. Dolayısıyla tarımda gelişmişliği yakalamanın ön koşulu ülkelerin geleneksel tarım politikalarını gözden geçirmeleriyle mümkün. Dijitalleşme, Ar-Ge çalışmaları ve katma değer odaklı yeni tarım politikası geliştirilmesi küresel ölçekte de bir zorunluluk.