DÜNYA EKONOMİK FORUMU’NDAN TORBA YASAYA
Davos Forumu’nda bu seneki toplantının ana teması “yeni gerçek(ler) karşısında ortak normlar” olarak belirlenmiş idi. Beş gün süren toplantılar boyunca, kamu, özel şirketler ve sivil toplum örgütlerinden gelen yaklaşık 2 bin 500 katılımcı, küresel ekonominin yeni gerçeklerini tanımlama ve söz konusu gerçekler karşısında alınabilecek ortak tedbirleri tartışmaya açtı.
Dünya Ekonomik Forumu ocak ayının son haftasında Davos kentinde 41. kez toplandı. “Zenginler kulübü” diye de anılan ve küresel kapitalizmin en prestijli vitrini olarak değerlendirilen Davos Forumu’nda bu seneki toplantının ana teması “yeni gerçek(ler) karşısında ortak normlar” olarak belirlenmiş idi. Beş gün süren toplantılar boyunca, kamu, özel şirketler ve sivil toplum örgütlerinden gelen yaklaşık 2 bin 500 katılımcı, küresel ekonominin yeni gerçeklerini tanımlama ve söz konusu gerçekler karşısında alınabilecek ortak tedbirleri tartışmaya açtı.
Forumun kurucularından ve yeni dönem başkanlığını yürüten Klaus Schwab’a göre “siyasi ve iktisadi güç dengesinin batıdan doğuya ve kuzeyden güneye kayması ve teknolojik gelişmelerin hızının artması yeni gerçeklerin yansımalarını” oluşturmaktaydı. Schwab’ın değerlendirmelerine göre “mevcut küresel sistemler ve karar alma modelleri artık bu değişikliklerin hızına ve karmaşık yapısına ayak uyduramaz”durumda idi.
***
Konunun soyut kuramsal tartışma boyutu bir yana, bir de katılımcıların kuşkusuz yakından ilgilendiği reel iktisadi-politik gerçekler vardı. Örneğin Forum’un ilk gününde Bloomberg tarafından düzenlenen bir ankete katılan yatırımcılar, önümüzdeki beş sene içerisinde en az bir üye ülkenin Avro bölgesinden çıkacağını (ya da dışlanacağını) öngörmekteydi. Bu karamsar öngörüye karşı olarak IMF İcra Direktörü John Lipsky, Avro bölgesinden herhangi bir kopmanın söz konusu olmayacağına inandığını vurguluyor ve IMF’nin gerektiğinde Avrupa’nın periferisinde yer alan istikrarsız ülkelere yeni kaynak ulaştıracağının altını özenle çiziyordu.
Öte yandan, IMF icra direktörünün özel danışmanı olan Zhu Min ise bu sene boyunca Amerikan ekonomisinin yeniden canlanmasıyla birlikte Çin’den yapılan ithalatın hızlanacağı, bunun da küresel dengesizliklerin yeniden derinleşmesine yol açacağı uyarısını yapıyordu. Zhu’nun öngörülerine göre, Amerikan ekonomisinde tüketim talebi güçlendikçe, Çin’den ithalat talebi de artacaktı. Bunun anlamı ise Amerika’Nın dış açığını kapatabilmek uğruna küresel mali piyasalara yeniden bol miktarda likidite sunması demekti. Yeni köpükler ve dünya enflasyonu tehdidi gündemdeydi. Bu tartışma sürerken Amerikan MALİye Bakanı Timothy Geithner’in “toparlanma süreci tamamlanmadan mali desteklerin geri çekilmemesi” uyarılarına karşın, Anglo-Saxon kapitalist dünyasının ikinci hegemonik merkezi İngiltere’de Başbakan David Cameron’un “devlet harcamalarında büyük çaplı azaltımların gerektiği” konusundaki birbirine zıt görüşleri derin tartışmalara yol açıyordu.
***
Dünya Ekonomik Forumu liderleri, küresel ekonomiye yeniden çekidüzen verme uğraşı içerisindeyken ülkemizde de gerginleşen siyasi atışmaların ardında sessiz sedasız bir “oldubitti” tezgâhlanmakta. Kamuoyunda torba yasa diye anılan ve “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” metni TBMM gündemine sokulmaktaydı.
Torba yasanın içeriğine ilişkin en derli toplu değerlendirmelerden birisi TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nca sağlanmış durumda. TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın değerlendirmelerine göre, “tasarının yasalaşmasıyla istihdam koşullarının gerilemesi, güvencesiz-esnek çalışma biçimlerinin yasal zeminde daha da yaygınlaşması ile birlikte kamu çalışanlarında da önemli hak kayıpları gerçekleşecek, kamudaki yeni yapılanma her kademedeki bütün çalışanların geleceğini etkileyecektir. Tasarı ayrıntılı bir şekilde irdelendiğinde görülecektir ki özünde sermayenin açgözlü isteklerine yanıt verilmekte; işgücü piyasası, ucuz işgücü sömürüsünü geliştirerek neo liberal temellerde yapılandırılmakta ve yıllardır gündemde olan kamu personel rejimi doğrultusunda önemli adımlar atılmaktadır”.
Makina Mühendisleri Odası, “torba yasa” aracılığıyla AKP iktidarının, ana amacının ekonomik sosyal yaşam, idari yapı ve emek süreçlerini neoliberal politikalar temelinde yeniden düzenlemek olduğunun altını çizmektedir. AKP iktidarı yasama faaliyetlerinde sıklıkla, birbirinden bağımsız konuları içeren karma tasarı/teklifler yoluna başvurmaktadır. Bu yöntemle, genel kabul görebilecek bazı kanun değişikliklerinin yarattığı olumlu imaj görünümü altında toplum yararına ters düşen önemli değişiklikler yasalaştırılmaktadır.
Makina Mühendisleri Odası’nın torba yasaya ilişkin daha kapsamlı değerlendirmelerine, odanın www.mmo.org.tr internet adresinden ulaşılabilir. Son derece güncel olan ve emeğin kazanımlarının korunması açısından büyük önem arz eden bu çalışmanın siz okurlarımızın da dikkatini çekeceğine eminim.
Kaynak:www.cumhuriyet.com.tr / Erinç YELDAN