Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
22 Eylül 2010
DÖVİZ KURU ÜSTÜNE FİLLER KAVGASI…

Döviz kuru üstüne “Filler kavgası” giderek kızışıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM’in) aşırı değerlenmiş kur politikasına muhalefeti -görünüşte- artıyor. TİM’e desteği de kabineden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan -görünüşte- veriyor.

DÖVİZ KURU ÜSTÜNE FİLLER KAVGASI…

Döviz kuru üstüne Filler kavgası giderek kızışıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİMin) aşırı değerlenmiş kur politikasına muhalefeti -görünüşte- artıyor. TİMe desteği de kabineden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan -görünüşte- veriyor. Hedefe, Merkez Bankası konuyor. Merkez Bankası, isterse kuru ayarlayabilir, aşırı değerliliğini giderir, diyorlar. Mesela döviz alarak rezervini 75 milyar dolardan 100 milyar dolara doğru çıkararak bunu yapabilir iddiasını RTEye de söylettiler.

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, 100 milyar dolarlık döviz rezervine ulaşmanın 20 milyar dolar maliyeti olduğunu hatırlatıyor, bunun bile derde deva olmayacağını ekliyor. Mevcut kur politikasının, Merkez Bankasının fiyat istikrarı hedefini kolaylaştırdığı biliniyor. Düşük kur, sıcak para akışını, akış, ithalatı hızlandırarak fiyatları terbiye ediyor. Merkez Bankası bu kur politikasını o nedenle de değiştirmek istemiyor. Ama Zafer Çağlayan, RTE üslubuyla, Merkez Bankasının bağımsızlığı da neymiş, yetki elimizde, gerekirse değiştiririz anlamında kükrüyor, MByi güya tehdit ediyor.

***

Eğri oturup doğru konuşulursa, kur, faiz politikaları bağımsız Merkez Bankası yetkisinde görünse de siyasi iktidardan bağımsız değil. Hele ki AKP buna -fiiliyatta- izin verir mi? İzlenen dalgalı kur politikası, 2001 krizinden bu yana Türkiye kapitalizminin ihtiyacı olan dış kaynağın, öncelikle de borsaya, devlet kâğıtlarına sıcak para biçiminde gelmesini sağlıyor. Ancak, biliniyor ki, bu sıcak para girişi coştukça, dövizi ucuzlatıyor. Bu da ithalatı kamçılayıp ihracatın cazibesini azaltıyor. Yükselen dış ticaret açığını büyük cari açıklar izliyor.

Haziran 2008de 28 milyarı bulan ve yılı 42 milyar dolarla kapatan cari açık, o yılın milli gelirinin de yüzde 8ine yakın bir büyüklüğe ulaşmıştı. Krizle birlikte ekonomi küçüldükçe, ithalat ihtiyacı dolayısıyla cari açık da düştü ve 2009un 6ncı ayında 7 milyar dolar dolayına düşerken milli gelire göre büyüklüğü de yüzde 3ün altına indi. Peki, krizden çıkışta, yani 2010un 6ncı ayında ne oldu? Büyüklük 21 milyar doları, milli gelire oranı da yüzde 6.2yi buldu. Yeniden alarm veriyor. Yıl sonunda 40 milyar doları aşması kesin. Bu da önemli bir kırılganlık. TİM de bunu hatırlatıyor. Sıcak para borsada varlık değerlerini şişiriyor, balon yapıyor. Yarın satar giderse, balon fena patlar, diye uyarıyor.

TİM, bu anlamda haksız değil. 2009un ikinci yarısında ve 2010da yeniden Türkiyeyi adres bilen sıcak para toplamda 110 milyar dolara kadar çıkmış durumda. Bu da dolar kurunu örneğin 1.50 TLnin altına itmiş durumda, daha da itebilir. Haliyle ihracatçılar, bu düşük kurun para kazandırmadığından şikâyetçiler. Yalnız, TİMin tümüne şamil bir görüş değildir bu. Çünkü biliniyor ki, ihracatçıların önemli bir kısmı üretimlerinde yüzde 70-80lere varan ithal girdi kulanıyorlar. Dolayısıyla ucuz kur, onlara ucuz ithalat imkânı da veriyor. O nedenle TİMi ayrıştırmak, filler kavgasını doğru anlamak lazım. Bu kur politikasından gerçekte mağdur olanlar, tekstil, konfeksiyon, giyim, cam-seramik ihracatçı sanayicilerinden oluşan net ihracatçılar… Kimya, demir-çelik, elektronik gibi çakma ihracatçı sektörlerin, net ithalatçıların ve tabii ki üçte biri devlete ait 265 milyar dolarlık dış borç riski olanların, mevcut kur politikasına fazla itirazları yok.

***

RTE hükümeti, TİM yönetimini destekliyor görünse de, gerçekte, mevcut kur politikasına bağımlı ve devamından yana. Niye mi? Birçok getirisinin yanında, bu kur politikası bütçe açığını daraltıcı, kamu borçlarındaki büyümeyi yavaşlatıcı etkiler de yaratıyor. Coşan ithalat ve iç tüketim, bütçenin KDV, ÖTV gelirlerini arttırarakbütçe açığını ilk 6 ayda, milli gelirin yüzde 3üne geriletmede etkili oldu. Bu oran 2009un tamamında yüzde 6ya yaklaşıyordu. Sıcak para akışının bir yararı da kamu borç stokuna. 2008 sonunda 380 milyar TL olan stok, 2009 sonunda yüzde 16 artışla 441 milyar TLye çıkmış ve milli gelire oranı yüzde 46yı geçmişti. 2010da ise borçlanmanın maliyeti azaldı, stok artışının hızı epeyi yavaşladı ve stok 458 milyar TLye çıksa da artışı yüzde 4ün altında kaldı, milli gelire göre büyüklüğü de yüzde 44.7ye düştü.

Bütçe açığı ve kamu borç yükünde sıcak paranın getirdiği rahatlama, AKPnin 2011 seçimleri öncesi elini de güçlendiriyor. Daha gevşek bir maliye politikası izleme imkânını arttırıyor. O nedenle bu sıcak para bağımlılığından -görünüşte TİMi pışpışlasa da- vazgeçmez AKP iktidarı

 

mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.