DÖVİZ ARTIYOR, YAŞASIN ENFLASYON DÜŞECEK!
Merkez Bankası’nın yeni yol haritası artık çok net: “Faiz indirilerek TL zayıflatılacak ve böylece döviz problemi ortadan kalkacak, sonuçta enflasyon düşecek…” Nasrettin Hoca’nın peşin parasından daha garantili bir mekanizma!
Peki cari fazla verme aşamasına üç-dört yıldan önce gelinemezse bu sürede enflasyonun yüksek kalacağı kabul edilmiş mi oluyor? Başkana yöneltilen ama gerçek bir yanıt alınamayan önemli bir soru…
Bundan sonra boş verin öyle detaylı analizleri… “Şu olursa, şöyle olursa” gibi yaklaşımlara dayalı tahminleri… Döviz kuruna iyi bakın yeter! Kur artıyor mu, bu demektir ki enflasyon düşme yoluna girdi. Ama yok öyle yağma, dövizin gıdım gıdım artması yetmez; hatırı sayılır ölçüde artışlar olmalı. Olmalı ki, bu artışlar sayesinde ihracatımızı artıralım, ithalatımızı düşüremesek de yatay seyreder hale getirelim ve dış ticaret dengemizi iyileştirelim. Dış ticaret dengemizi iyileştirelim ki, yani fazla verir duruma gelemesek de açığı kapatalım ki cari işlemler dengesindeki müzmin açığı yok edebilelim. Cari açık yok olsun ki döviz sıkıntımızı geride bırakabilelim. Dövizin bollaşmasıyla ne olacağını sormayın artık! Bunun nasıl sonuçlar doğuracağı görülemiyor olunamaz. Döviz bollaşınca kur aşağı gelecek değil mi… Kur aşağı gelince de ne olacak, tabii ki enflasyon düşecek. Sakın şunu da sormayın! “Kuru aşağı çekebilmek için bu kadar zahmete girmeye, birbirine bağlı bunca gerçekleşmeye bel bağlamaya, üstelik işe yarayıp yaramayacağı bilinmeyen bunca çabaya gerek var mı? Kuru şimdi yukarı iten adımlardan kaçınmak çok daha yalın, çok daha akılcı değil mi?” Rasyonel düşünce bu soruyu tabii ki sordurur… Rasyonel adım atmayanlar ise yukarıdaki senaryoya bel bağlamaktan geri durmaz…
İktisat bilimine katkı!
Önce şunu vurgulamamız gerekir. Son zamanlarda bugünkü konuda sık sık tekrara düştüğümüzün farkındayız. Ama konu öylesine gündemde tutuluyor ki, değinmeden geçmek olmuyor. Yıllar yılı enflasyonun nedeni olarak yüksek faizi gördük, görmeye de devam ediyoruz. Ama son faiz indirimini sanki farklı bir amaca hizmet için yaptığımıza dönük bir görüntü var. Söylenenleri özetleyelim: “Faizi indirdik ki kur arttı, kur artsın ki dış ticaret dengemiz iyileşsin, dış ticaret dengemiz iyileşsin ki cari açık sorunu geride kalsın, döviz bollaşsın, böylece ucuzlayacak dövizle birlikte enflasyon aşağı gelsin…! Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na dün enflasyon raporunu açıkladığı toplantıda yöneltilen sorulardan biri de bu sürecin ne zaman tamamlanacağıydı. Bir meslektaşımız, cari fazla verme aşamasına üç-dört yıldan önce ulaşılamadığı takdirde bunun bu kadar süre enflasyonun düşmeyeceği anlamına gelip gelmediğini sordu. Biz de merakla bu soruya ne yanıt verileceğini bekledik. Ne yazık ki söylenenlerle sorunun pek bir ilgisi yoktu; havanda su dövüldü.
Enflasyon raporu mu, cari denge raporu mu?
Yılın son enflasyon raporunu açıklayan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, konuşmasında ısrarla cari açık vurgusu yapmaya devam etti. Hadi biraz abartarak söyleyelim; zaman zaman açıklanan enflasyon raporu mu, yoksa cari denge raporu mu diye kuşkuya da düşmedik değil! Türkiye enflasyonun gerilemesine ilişkin tüm varsayımlarını cari işlemler dengesine bağlamış gibi bir görüntü çiziyor. Sihirli bir el dokunup cari dengede fazla durumuna geçsek bile bunun enflasyonu aşağı çekeceğini varsaymak biraz abartılı bir kabullenme sayılmalı. Peki Şahap Kavcıoğlu’nun şu vurgusuna ne demeli: “Faizlerin inmesi, üretimin ve yatırımların artması noktasında üzerimize düşeni yapıyoruz, yapacağız da…” Sanırsınız bu sözleri bir merkez bankası başkanı değil, bir kalkınma bankası genel müdürü söylüyor!
Ya kur artıp düşene kadar olacaklar?
Varsayalım ki kur artınca Merkez Bankası’nın senaryosu tıkır tıkır işleyecek. Bir süre sonra cari fazla, bu sayede kurun aşağı gelmesi ve enflasyonun düşmesi… Hepsi gerçekleşecek. İyi de bu zaman dilimindeki olumsuzluklar ne olacak? O olumsuzlukları başka bir toplum, başka bir ülke mi yaşayacak? Külfet onlara, nimet bize mi kalacak yani? Bu süreçte neler yaşanabileceğini tekrar tekrar yazmayalım. Yaşanacaklara ilişkin küçük bir senaryo kaleme almış ve bu senaryoya köşemizde 26 Ekim’de yer vermiştik. Göz atmak isteyenlere hatırlatmış olalım.
Yeni enflasyon tahmini yüzde 18.4
Merkez Bankası yılın son enflasyon raporunda 2021 ve 2022’nin enflasyon tahminlerini değiştirdi. 2021 için ikinci raporda yüzde 14.1 olarak yer alan 2021’in yıl sonu TÜFE tahmini yüzde 18.4’e çıkarıldı. 2022’nin yüzde 7.8’lik tahmini de yüzde 11.8’e yükseltildi. TÜFE yılın ilk dokuz ayında yüzde 13.04 artış gösterdi. Merkez Bankası’nın yüzde 18.4’lük yıllık tahmininin tutması son üç aydaki artışın yüzde 4.74’te kalmasıyla mümkün olacak. Bu oranda kalınması mümkün. Çünkü üç ay için yüzde 4.74 hiç de küçük bir oran değil. Merkez Bankası’nın yıllık gerçekleşme konusunda gerçekçi bir tahmin belirlediği söylenebilir. Ne var ki petrol fiyatlarının hızla artıyor olması, faiz indirimi yüzünden TL’nin değer kaybı ve akaryakıtta maliyeti pompa fiyatına yansıtmayı engelleyecek ÖTV marjının sıfırlanması son çeyrek için öngörülen yüzde 4.74’lük TÜFE artışını zora sokabilir. Bu oran normal koşullarda gayet gerçekçi olmakla birlikte mevcut gelişmeler ışığında yukarı yönlü bir miktar sapma görülürse buna da pek şaşmamak gerekir.
42 yaşında bir ülke yaratmak…
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk için söylenebilecek ne çok şey var aslında… Ancak Mustafa Kemal, sanki çok yaşayamayacağını bilen, o yüzden de hayatı adeta sıkıştırıp 48 saatte yapılacağı 24 saate sığdıran bir önder. “Bu ülkenin kurtarılması lazım, ben öncü olacağım” diye Samsun’a doğru yola çıktığında, 1919 yılında yalnızca 38 yaşında… Cumhuriyeti ilan ettiği, kurtardığı ülkeye şekil verdiği 1923 yılında 42 yaşında… Hayatınız cephelerde geçecek, sonra gelip 42 yaşında bir Cumhuriyet yaratacaksınız. Hem de öyle bir yaratacaksınız ki sağdan soldan, içten dıştan yıllar yılı darbe almasına rağmen temelleri sapasağlam duracak. 42 yaşından büyük olanlar düşünsün, “Ben o yaşta ne yapıyordum, hayatta ne gibi başarılar elde etmiştim” diye… Gençler de hayallerini büyütsün, “42 yaşına geldiğinde ne yapıyor olabilirim” diye… Cumhuriyetimizin yıldönümü kutlu olsun!