Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
13 Mart 2018
DOĞA VE İKLİM DOSTU GIDA DÜNYAYI BESLER

Dünyada ve ülkemizde tarımın önemi yadsınamaz, ancak tanın politikaları tek bir hedefe indirgenmiş durumda: Nüfus artışına paralel olarak ürün verimliliğini artırmak ve insanları doyurabilmek.

DOĞA VE İKLİM DOSTU GIDA DÜNYAYI BESLER

Dünyada ve ülkemizde tarımın önemi yadsınamaz, ancak tarım politikaları tek bir hedefe indirgenmiş durumda: Nüfus artışına paralel olarak ürün verimliliğini artırmak ve insanları doyurabilmek. Peki, genel söylem bu yönde olsa da sosyo-ekonomik analizler bunu destekliyor mu?

Söz konusu hedefin ve bu hedefe ulaşabilmek için uygulanan endüstriyel tarım yöntemlerinin (pestisitler, sentetik gübreler, GDO vb.) dünyada yaklaşık 7 yıllık bir geçmişi var. 
 
Bu 7 yılın ardından, doğal varlıklara, ekosisteme ve insana zarar vermesine rağmen, maksimum verimi elde etme çabasının geldiği nokta pek parlak değil: 2016 tarihli Gıdada Sürdürülebilirlik Endeksi’ne göre dünyada gıdaya erişimi yetersiz 1,8 milyar insan yaşıyor. Yani iddia edildiği gibi, endüstriyel tarım yöntemleriyle dünyayı doyurma hedefi gerçekleşmedi. Çünkü açlık sorununun nedeni, gıdanın yetersiz olması değil, üretimin adil paylaşılmaması, insanların alım güçlerinin eşit olmaması, israf ve kâr odaklı tarım politikaları.
 
BM Gıda Hakkı Özel Raportörü Prof. Hilal Elver, bir milyar insanın aç olduğu tespiti üzerinden kırsaldaki küçük aile işletmeleri ve çiftçilerin güçlendirilmesi için hükümetleri tarım alanında demokratik reformlara davet ediyor.
Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği hazırladığı bilgi notuyla gıdalarla ilgili gerçeği ortaya koydu. Küresel ısınma, iklim değişikliği, çoraklaşan toprak, kirlenen su kaynaklan, zarar gören canlılar ve ekosistem dikkate alındığında, uzun vadede konvansiyonel/endüstriyel tarım, organik tarımdan daha verimli değil.
 
ABD’deki Rodale Enstitüsü’nün bu tarım yöntemlerine dair karşılaştırmalı verimlilik araştırmaları bunu kanıtlıyor. Enstitü 1981 ‘de başladığı The Farming Systems Trial projesi ile konvansiyonel tarımdan organik tarıma geçiş dinamiklerini inceledi. Aynı dönemde hem konvansiyonel hem de organik üretim yapan Enstitü, 19862014 yıllarını kapsayan bir istatistik yayımlayarak, organik üretimdeki verimin konvansiyonel üretimi yakaladığını, hatta kurak dönemlerde organik üretimdeki verimliliğin daha yüksek olduğunu açıkladı.
Mısır ve soya üretimi üzerinden gerçekleşen projede, özellikle kurak dönemlerde organik tanının verimliliğinin daha fazla olduğu görüldü. Rapora göre, kurak geçen yıllarda mısırın organik üretimdeki verimi, konvansiyonele göre %31 daha fazla oldu. Konvansiyonel mısır, kurak dönemlerde besinsiz kalıp kuruma eğilimi gösterirken, organik mısır dayanıklılık göstererek yeşil kalabiliyor. Toprağın sağlığı ve canlılığının kanıtı olan organik bileşen miktarı, organik üretimde her yıl artış gösterirken, konvansiyonel üretimde giderek azalıyor.
 
Tohum verimi ve kalitesinde fark yok
 
1998 yılında organik tarım çalışmalarına başlayan Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü sebzecilik bölümünün verileri de tohum verimi ve kalitesi açısından benzer bir sonuca işaret ediyor.
 
2004-2009 yılları arasında organik tarım ve konvansiyonel tarım koşullarında, pırasa tohumunun verimi ve kalitesini inceleyen Enstitü, aralarında herhangi bir fark olmadığını belirledi. Hatta organik pırasa tohumunun verimi bazı koşullarda daha yüksek çıktı, çimlenme oranı ise konvansiyonele göre önemli bir artış gösterdi. Araştırma sonucunda; çevreye dünyaya uyum sağlamış çeşitler, temiz tohumluk ve sağlıklı fide kullanımı seçildiğinde, hastalık ve zararlılar ile entegre mücadele yapıldığında, kültür bitkisi ile yabancı ot rekabeti oluşmadan yabancı otlar üretim alanından uzaklaştırıldığında, toprak analizine dayalı, toprağın sürdürülebilir kullanımını esas alan gübreleme programları uygulandığında, sağlıklı, ekonomik ve kaliteli ürün üretilebileceği ortaya kondu. Her iki enstitünün aldığı sonuçlara göre, üretim profesyonelce yapılır, gerekli ARGE ile desteklenir, ziraat mühendisleri çiftçilere gerekli eğitimi verir, hükümetler ekolojik tarımı destekleyecek politikaları hayata geçirirse, verimlilik ibresi değişen iklim şartları da dikkat alındığında konvansiyonel tarımdan değil organik tarımdan yana. 
 
 
TÜM DÜNYADA ORGANİK TARIMA GEÇİLSE NE OLUR?
 
RODALE Enstitüsü’nün araştırması umut verici. Peki, sadece belirli bir alanda değil, dünya genelinde organik üretime geçilse sonuç ne olurdu? Araştırma kuruluşu FİBL (Research Institute of Organic Agriculture), herkesin merak ettiği konuyu inceleyerek, tüm tarım alanlarında organik üretime geçilirse, 2050 yılında sonucun ne olacağını ortaya koydu. Pek çok araştırma kurulusunun isbirliğıyle gerçeklesen incelemeye göre, tamamlayıcı bazı faktörlerle birlikte, organik tarım dünyayı doyurabilir. Hatta dünya nüfusunun beslenebilmesi için, mevcut tarım arazilerinin %60’ında organik üretime geçilmesi yeterli. FIBL’e göre bunun gerçekleşmesi için hayvansal ürün tüketiminin ve yetiştirilen hayvan sayısının, dolayısı ile yem üretimi ve israfın da azalması gerekiyor.
FİBL; dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla toprağa ihtiyaç duyulacağını öngörüyor. Justus Liebig Üniversitesi’nden Prof. And reas Gattinger, mevcut şartlar altında konvansiyonel tarım ile organik tarım arasında yüzde 25’lik bir verim boşluğu olduğunu belirtse de, Rodale Enstitüsü’nün ve Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün çalışmaları gelecek için ümit vadediyor.

YÜZDE 50 DAHA AZ SALINIM
 
2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık 10 milyar olması bekleniyor. Konvansiyonel tarım, dünya nüfusunu doyurmaya aday olsa da, iklim değişikliğine etkisi, toprak, su gibi doğal varlıkları tüketiyor oluşu nedeniyle, yasamın sürdürülebilirliği için bir an önce vazgeçilmesi gereken bir üretim biçimi. Organik tarım ise sürdürülebilir bir gelecek vadediyor. Rodale Enstitüsü, organik tarımın, konvansiyonel tarıma göre yaklaşık yüzde 50 daha az sera gazı salımı sağladığına dikkat çekiyor.
 
Verimlilik konusunda çalışmalar devam ederken, gıda israfının çok fazla olması dikkatleri "yeterli ürün yetiştirme" konusundan "yetişen ürünleri israf etmeme” ye yöneltiyor.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü verilerine göre, gıda ürünlerinin tarladan sofraya ulaşması sırasında yetersiz uygunsuz nakliye, depolama koşulları yüzünden, gıdanın yüzde 251 heba oluyor. Dünyada her yıl israf edilen gıda miktarı ise en az 1,3 milyar ton. Dolayısıyla israf önlendiği takdirde, konvansiyonel tarımda sentetik ilaç ve gübrelerle sağlanmaya çalışılan verim artışına da ihtiyaç kalmıyor.
 
İSRAF ÖNLENİRSE ÇOK ŞEY DEĞİŞEBİLİR
 
TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de, her yıl 1,7 milyar ekmek, 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyor. Gıda israfının parasal bedeli ise 214 milyar lira.
2015 yılında dünyada organik tarım yapılan arazi 50,9 milyon hektar; yani dünya genelindeki tarım arazilerinin henüz yüzdeli. FİBL, gıda israfı yarı yarıya azaltılırsa ve kesif yem üretimi (yem amaçlı tahıllar vb.) yarıya düşürülürse, mevcut tarım alanlarının yüzde 60‘ında dahi organik tarıma geçilmesiyle, hem verim hem de sürdürülebilirlik açısından 2050 yılında sağlıklı bir üretimin sağlanabileceğini belirtiyor.
 
Öngörüşü, yem üretimi azalacağı için, hayvansal ürün tüketiminin de üçte bir oranında azalacağı yönünde. Böylece dünyanın beslenme sekli iklimi koruyucu bir hale gelecek, çünkü endüstriyel hayvancılık, sera gazı saliminin yaklaşık yüzde 15’inden sorumlu. Kuraklık, anı hava değişimleri ve seller gibi iklim değişikliklerinin gıda üretiminde verim düşüklüğüne ve kayıplara neden olduğu göz önüne alındığında doğa ve iklim dostu organik üretimin gıdanın sürdürülebilirliği açısından önemi daha belirgin hale geliyor.
Ekolojik ilkeleri, sağlıklı beslenmeyi, israf ve tüketim kültürünü, iklim değişikliklerini, gelecek kuşakları da dikkate alan, uzun vadeli, gıdanın erişilebilirliği ve adil paylaşımını, açlık sorununun temel sebeplerini dikkate alan politikalar üretilir ve hayata geçirilirse toprak, su gibi doğal varlıkları, tüm canlıları ve insan sağlığını önceliğine alan ekolojik tarımın, gelecekte de dünya nüfusunu besleyebileceği çok açık.
 
DİĞER HABERLER
 ASGARİ ÜCRETLİ 2.681 TL KAYBETTİ
 ASGARİ ÜCRETLİ 2.681 TL KAYBETTİ

Yüksek enflasyon çalışanların, emeklilerin 4 ayda maaşlarını eritip kuşa çevirdi. Asgari ücretlinin alım gücü 14.321 liraya kadar düştü.

FACİADAN KİMSE SORUMLU DEĞİLMİŞ
FACİADAN KİMSE SORUMLU DEĞİLMİŞ

Erzincan-İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde toprak altında kalan dokuz işçiden ikisine daha ulaşıldı.

ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 25 ZAM YAPILMASI GEREKİYOR
ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 25 ZAM YAPILMASI GEREKİYOR

Asgari ücretlinin maaşı her gün daha da eri TÜİK’in enflasyon verileri, asgari ücretin yıl ortasında en az yüzde 25.4 oranında eriyeceğini ortaya koydu.

GIDA EMTİA FİYATLARI ARTIŞINI NİSANDA DA SÜRDÜRDÜ
GIDA EMTİA FİYATLARI ARTIŞINI NİSANDA DA SÜRDÜRDÜ

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, küresel gıda fiyatları endeksi art arda ikinci ayda da yükselerek nisan ayında 18,8’den 119’a çıktı.