DİSK’TEN GERİYE KALAN
Barış tatavacılarının başında gelen, sendikacılığı, sınıf kavgasını, örgütçüklerin kuyruğuna takmış, kendini kaybetmiş, bulmaya da hiç niyeti olmayan bir garip DİSK var artık.

Barış tatavacılarının başında gelen, sendikacılığı, sınıf kavgasını, örgütçüklerin kuyruğuna takmış, kendini kaybetmiş, bulmaya da hiç niyeti olmayan bir garip DİSK var artık.
Bu DİSK, Genel Kurulunu geçtiğimiz hafta sonu yaptı. Üstelik 3 gün sürdü. Geriye ne mi kaldı dersiniz? Bakalım.
Kavga: Bu bence normal. Çünkü işçi örgütlerinin genel kurulları sessiz sedasız olmadı hiç. Ama bir farkla. Sendikalann genel kurullarındaki kavga, sınıfın çıkarları adına verilirdi, siyasi örgütlerin değil. DİSK’in son genel kurulunda tam da bunu gördük.
Hakaret ve iftira: Birliği ve sözüm ona barışı ağızlarından düşürmeyenlerin nasıl da birliğe zarar verdiklerini ve bunu hakaret ederek yaptıklannı gördük. Üstelik o aşık oldukları demokrasi ile bile izah edilemeyecek kadar düşünceye saygısızlıklarını hiç çekinmeden sergileyerek! Ötekileştirmeye karşı olduklannı söyleyenlerin, aslında nasıl da kendi arkadaşlannı ötekileştirdiklerini seyrettik.
Örgüt yandaşlığı: Bir sendika üyesi işçinin siyasi bir düşünceye, partiye veya örgüte yakınlığı, üyeliği olabilir. Bu tartışma bile götürmez. Hatta üyesi bulunduğu örgüt adına propaganda da yapabilir. Ama bir sendika yöneticisi yapamaz ve üye dahi olsa siyasi bağını sendikal görevinden ayrı tutar, tutmalıdır.
Ancak DİSK Genel Kurulu, sendikal bağımsızlığın yerle yeksan olduğu bir genel kurul; başıbozuk örgütlerin avazları çıktığı kadar bağırdıkları bir platform. Genel Sekreter, adaylardan birini "Faşist" olmakla suçlarken salona sloganlarla PKK’nın meclisteki uzantısı HDP Eş Başkanını aldılar. Yandaşlık sadece AKP hükümetine olunmuyor. Bölücülüğe de yandaş olanlar var.
DEVRİMCİLİK NERDE KALDI?
Devrimcilik, sömürüye, diktaya, haksızlığa başkaldırıdır; Devrimcilik, bağımsızlığa, kardeşliğe, birliğe güç vermektir. Devrimcilik, yaşadığın topraklara ve bu topraklar üzerinde yaşayanlara saygı duymaktır. Devrimcilik, emeği en yüce değer bilmek ve bir yaşam biçimi olarak kabul etmektir. DİSK bu ülkenin değerlerine sırtını dönerek, bu toprakları bölenlere destek olarak devrimcilikten çoktan vazgeçti. DİSK, tüm değerleri PKK’nın hendeklerine gömmeyi seçti.
Kani Beko, yeniden DİSK Başkanı oldu. Kani Beyi kişi olarak severim ancak bu zamana kadar DİSK’in başına gelen en edilgen başkandır. Beko’nun geçmiş dönem Genel Başkanlığı kendisi adına sadece Genel Başkanlık koltuğunda oturmaktan ibarettir. Anlaşılıyor ki DİSK’e hakim olan örgütçükler, Beko’nun bu koltukta 4 yıl daha oturmasını uygun görmüşler.
LASTİK-İŞ’İN AMACI NE?
Asıl anlamadığım ise Lastik-İş Sendikası ‘nın son iki Genel Kurulda izlediği tavır. Lastik-İş Genel Başkanı Abdullah Karacan eskinin milliyetçisi, şimdinin AKP’lisi olarak biliniyor ve başıbozuk örgütlerin hakim olduğu sendikalarla işbirliği yapmaktan rahatsızlık duymuyor. Belki de amacı böyle ittifaklarla DİSK’in bitişini hızlandırmak. AKP ile yakınlığı sanınm buradan geliyor. AKP de gerçek bir muhalefet yerine çok ve boş konuşan, çizgisiz bir yapı istiyor.
Yani var ama yok…