Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
07 Ağustos 2023
DİSK’İN SİYASAL PARTİ KURMA GİRİŞİMİ

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin geçmiş haftalardaki raporlarında, Türkiye sendikacılık tarihinde büyük ölçüde ihmal edilen “Türk-İş’in siyasi partilerle ilişkileri ve bir siyasi parti kurma tartışmaları” ele alınmıştı.

DİSK’İN SİYASAL PARTİ KURMA GİRİŞİMİ

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ

Türk-İş’in 1964 yılından itibaren 1980’li yıllara kadar tüzüğünde yer alan “partilerüstü politika” anlayış ve uygulaması, bu konuda araştırma yapanlar tarafından son derece yetersiz ve yüzeysel bir biçimde incelenmiş ve sunulmuştur. Ayrıca Türk-İş’in 24 ilkesinden çok daha önemli olan ve bir siyasi parti programı niteliğindeki 1995 ve 1999 genel kurul kararları da görmezden gelinmiştir. Tekgıda-İş Sendika Akademisi, geçtiğimiz haftalardaki raporlarıyla, Türkiye sendikacılık tarihindeki önemli bir boşluğu doldurmuştur.

DİSK’in siyasi partilerle ilişkileri konusu da incelenmesi gereken bir konudur.

DİSK 1967 yılında kuruldu. Kuruluşunda Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) önemli bir rolü oldu. DİSK, 1969 seçimlerinde TİP’i destekledi. 1973 seçimlerinde ise CHP desteklendi. DİSK’in 1975 yılında yapılan 5. Genel Kurulu’nda yönetime İbrahim Güzelce ekibi geldi. 1977 yılı sonundaki 6. Genel Kurula veya yıl ortalarındaki yönetim karmaşasına kadar, DİSK Genel Merkezi, bir siyasal örgütün etkisi altında faaliyet gösterdi. Siyasal bir örgütle özdeşleşme çizgisi, DİSK’i bir taraftan önemli bir güç kaynağına ulaştırıyorsa da, diğer taraftan siyasal amaçlı anti-demokratik uygulamalara ve hatta tasfiyelere götürüyordu, zayıflatıyordu. Bu dönemde Keramik-İş, As-İs, Sosyal-İş ve Petrolkimya-İş Sendikaları, DİSK’in yönetimindeki siyasal çizginin hedefi durumuna geldi. 1977 yılı sonundaki 6. Genel Kurulda ise Abdullah Baştürk genel başkan seçildi. Bu dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sol kanadı ve çeşitli diğer sosyalist hareket ve örgütlenmelerle yakın ilişkiye girildi. Bu kez, Maden-İş, Bank-Sen, Baysen ve Yeraltı Maden-İş Sendikaları, yine siyasal nedenlerle ve göstermelik gerekçelerle, geçici ihraç cezasına çarptırıldı.

DİSK yönetimi, bu siyasi kargaşa ortamında bir siyasal parti kurma girişiminde bulundu; ancak ortaya çıkan tepki karşısında, bu adımını hemen geri çekti.

DİSK Yönetim Kurulu 14-16 Şubat 1979 günleri yaptığı toplantısında siyasal örgütlenmeler ile sendikacılık hareketi arasındaki ilişki konusunda yaşanan olumsuz deneyimleri şöyle değerlendiriyordu:

“DİSK 6. Genel Kurulu örgütümüzü parçalanma noktasına getiren ‘DİSK’e parti görevi yaptırma’ eğilimini ve bu eğilimin tasfiyeci metodunu mahkûm etmiştir. (…) Dar grupçu ve tasfiyeci siyasi mantığın hâkim olduğu bu sendikalardaki yöneticiler, DİSK üyesi diğer sendikaları ele geçirerek, sözde siyasi başarı kazandıkları görüntüsü vermek amacıyla en ilkel, en gerici ittifaklara girmişlerdir. Aynı yöneticilerin kendi örgüt tabanlarına karşı anti-demokratik tüzük uygulamaları, dar grupçu tavırları nedeniyle, olağanüstü huzursuzluk yaratmaktadır.

“İşçi sınıfı adına davrandığını ileri süren bir siyasi eğilimin sendikalara yansıyan bu çarpık tavrı, objektif olarak burjuvazinin, sendikaların gücünü kırmak, etkisiz duruma getirmek, demokratik kitle örgütlenmesini durdurmak, mevcut örgütleri dağıtmak stratejisi ile çakışmaktadır.” (Cumhuriyet, 18.2.1979)

DİSK’İN SİYASİ PARTİ KURMA GİRİŞİMİ

DİSK Yönetimi, 1979 yılı Ekim ayında yapılan ara seçimlerden sonra, sosyalist programlı bir parti kurmanın uygun olduğunu düşündü ve (bu konuda bir genel kurul kararı olmadan ve bu konu tabanda kapsamlı bir biçimde tartışılmadan) bir çıkış yaptı.

DİSK Genel Yönetim Kurulu’nun 8-9 Kasım 1979 günleri yapılan toplantısı, Genel Başkan Abdullah Baştürk’ün konuşmasıyla başladı. A. Baştürk’ün uzun konuşmasının büyük bölümü, CHP iktidarı dönemindeki gelişmelere ilişkindi. Konuşmanın son bölümünün konusu ise, “DİSK’in önündeki görevler” idi:

“DİSK’in bu koşullar altında önde gelen görevi demokrasi güçlerinin birlikte uzun soluklu bir mücadele verebilecek şekilde örgütlenmesini gerçekleştirmektir. Demokratik kitle örgütleriyle kurduğumuz sağlıklı, ilkeli diyaloglar, giderek güçlenen iş birliği bu konuda önemli bir olumluluğu oluşturmaktadır.

“Daha geniş ve etkili bir demokrasi mücadelesinin verilmesi bir zorunluluk olarak gündemimizdedir. Önümüzdeki dönemde hak ve özgürlüklere yönelik saldırıları göğüsleyebilmenin ön koşulu, demokrasi güçlerinin bu direnci sağlamasında yatmaktadır. Ancak bu yeterli değildir. Anlaşılabileceği gibi bu bir savunmadır. Hak ve özgürlüklerimizi korumaya yönelik bir harekettir. O nedenle bu savunma aynı zamanda bağrında işçi ve emekçi kitlelerin iktidara yönelik atılımını gerçekleştirebilecek siyasal hareketin örgütlenme potansiyelini de taşımaktadır.

“Görülebildiği kadarıyla emperyalist-kapitalist sistem, Türkiye’yi kendisine koparılamaz biçimde bağlamanın yollarını aramaktadır. O nedenle de sadece hak ve özgürlükleri korumaya yönelik bir hareketin böyle bir saldırı karşısında siyasi bir nitelik kazanmadan başarı kazanma şansı azdır.

“DİSK bu konuda da tarihsel sorumluluk ve görevlerle yükümlüdür. İşçi sınıfının bilimini soyut ve klişeleşmiş sloganların tekrarlanması olarak alan anlayışların karşısında, ayakları yere basan, toplumsal gerçekleri işçi sınıfı bilimi ışığında değerlendirebilen ve değerlendirmelere uygun mücadele yöntemlerini geliştirip geniş işçi ve emekçi kitleleri yönlendirebilecek ve harekete geçirebilecek sosyalist siyasal hareketin örgütlenmesinde DİSK bir sendikal örgüt olduğunu unutmaksızın, üzerine düşen görevleri yapmalıdır.” (DİSK Dergisi, 59-60 (11-12), Kasım-Aralık 1980, s.9)

DİSK Genel Yönetim Kurulu’nun 8-9 Kasım 1979 günleri yapılan toplantısında Genel Başkan Abdullah Baştürk’ün açış konuşmasından sonra, Genel-İş Genel Sekreteri Ertan Andaç, Genel-İş Toplu Sözleşme Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Önal ve Lastik-İş Genel Başkanı Celal Küçük yaptıkları konuşmalarda DİSK’in bir sosyalist parti kurması doğrultusunda bir öneriyi gündeme getirdiler.

Yapılan tartışmalardan sonra bu öneri oylandı. Öneriye, Oleyis Genel Başkanı ve CHP Genel Yönetim Kurulu üyesi Nusret Aydın, Lastik-İş Genel Başkan Vekili ve CHP Kocaeli Milletvekili Kenan Akman ve TİS Genel Başkanı Ahmet Ağar ret oyu verdi. Petkim-İş eski Genel Başkanı Mehmet Kılınç, Petkim-İş Genel Başkanı Mustafa Karadayı ve Gıda-İş Genel Başkanı Demirhan Tuncay çekimser oy kullandı. DİSK Genel Yönetim Kurulu’nun diğer 18 üyesi ise öneriye olumlu oy verdi. (Cumhuriyet, 22.11.1979)

DİSK Yönetim Kurulu’nun kararının bazı bölümleri aşağıda sunulmaktadır:

“Bugün ülkemizde sosyalist siyasi hareket alabildiğine bölünmüş durumdadır. Birlikte çalışması gerekli ve olası olan pek çok siyasal grup, çeşitli nedenlerle ayrı ayrı örgütlenmeye yönelmiştir. Gün geçtikçe bu bölünme daha da artmakta ve bunların arasındaki çelişkiler keskinleşmektedir. (…)

“14 Ekim seçimleri göstermiştir ki, sosyalizm adına seçime katılan partilerin ve de eğilimlerin hiç birisi umut verici bir başarı göstermemiştir. Büyük bir sosyalist potansiyelin bulunmasına karşılık, sol oyların son derece düşük olması bu kanıyı doğrulamaktadır. İşçi sınıfı hareketinin siyasal birliğinin sağlanması, sınıfımızın tek devrimci sendikal örgütü DİSK’in gündemindeki birinci sorundur. Ancak, bu birlik sadece DİSK’in çözümleyebileceği bir sorun değildir. Bu sorunun çeşitli siyasi örgüt, eğilim ve kişiler ile birlikte ele alınması gerekli görülmüştür.

“Kuşkusuz bu birliğin bazı ilkeleri vardır ve olacaktır. Ancak önkoşul olarak aşağıdaki iki ilke bizce önem taşımaktadır:

“1 – Bu birleşme, uluslararası sosyalist hareketi dikkate alan ve bu dikkat içinde Türkiye şartlarını değerlendirerek solun birliğini sağlamak olmalıdır.

“2 – Bu birlik işçi sınıfı bilimine ters düşen eğilim ve davranış içindeki küçük burjuva akımlarını değil, işçi sınıfının mücadelesini bilimi doğrultusunda benimseyen siyasi grupların birliği olmalıdır.

“DİSK Yönetim Kurulu DİSK’in demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı işlevini yürüten bir konfederasyon olduğu gerçeğini ve yukarıdaki ilke ve görüşleri göz ardı etmeden bir siyasi örgütlenme ve birlik oluşturma çalışmalarını yürütmek, bu siyasal birliğin program ve ilkelerini saptamak ve gerektiğinde DİSK yetkili organlarının görüşlerini almak üzere Genel Başkan Abdullah Baştürk başkanlığında bir komisyon oluşturulmasını uygun görmüştür.” (Cumhuriyet Gazetesi, 11.11.1979; DİSK Dergisi, 59-60 (11-12), Kasım-Aralık 1979, s.10)

“Bir siyasi örgütlenme ve birlik oluşturma” çabaları kamuoyu tarafından da parti kurma çalışması olarak algılandı. 11 Kasım 1996 tarihli Cumhuriyet’in konuya ilişkin haberinin başlığı “DİSK Sosyalist Partinin Kurulmasına Öncülük Etme Kararı Aldı,” Milliyet’in başlığı ise “DİSK Parti Kurma Çalışmasına Başladı” idi. Bu haber ve yorumlar DİSK tarafından düzeltilmedi. Ancak DİSK’e bağlı sendikaların bir bölümünden ve öncelikle de siyasal kimliği belirgin olan sendikalardan olumsuz tepkiler gelmeye başladı.

DİSK GENEL MERKEZİ’NİN GİRİŞİMİNE TEPKİLER

Bu açıklamaların ardından DİSK üyesi sendikaların görüşleri kamuoyuna yansıdı.

Tek Ges-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu beş gün süren bir toplantı yaptı. Toplantı sonunda yapılan açıklamada şu değerlendirme yapılıyordu:

“Emekçi halkımız CHP’ye gerekli dersi verdi. Ancak seçimlerden burjuvazi ve onun gerici sağ partileri hükümet alternatifi olarak çıktı. (…)

“Ülkemizde küçümsenmeyecek oranda sosyalist potansiyel olmasına rağmen, bu durum sosyalist hareketin bölünmüşlüğünden dolayı sandığa yansımadı. Bu durum gerici, faşist güçleri cesaretlendirdi. Bu nedenle daha baskıcı tedbirler getirilmeye hazırlanılmaktadır.

“O halde bugün tüm demokrasi güçlerinin gündeminde nasıl ki bir anti-faşist cephe kurulması görevi var ise, bilelim ki böyle bir görevin başarılmasının yolu, ancak ve ancak sosyalist hareketin birliğinden geçer. O halde tüm demokrasi güçlerine ve onların ekonomik ve demokratik örgütlerine bu konuda büyük görevler düşmektedir. (…)

“Genel Yönetim Kurulumuz DİSK’in yeni bir parti kurmasının bölünmüş hareketin biraz daha bölünmüşlüğünden başka bir amaca hizmet etmeyeceği görüşünü taşımaktadır.

“Gün bir daha bölünmek değil, birleşmek günüdür. Bu nedenle DİSK’e düşen görev parti kurmak değil, bölünmüş olan sosyalist hareketin birliğinin sağlanmasına hizmet etmek veya birden fazla olan sosyalist siyasi hareketin yanında olduğunu açıklamaktır. Gün anti-faşist halk cephesinin kurulması günüdür.” (Cumhuriyet, 13.11.1979)

Türkiye Maden-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler de yaptığı açıklamada parti kurma girişimlerine karşı çıktı:

“Yeni bir sol parti kurulmasına ilişkin DİSK’le ilgili haberi basından öğrendik. DİSK’ten bu konuda resmen bir bilgi almış değiliz. Ancak, DİSK ekonomik bir örgüttür. Karar organlarının kararıyla bir siyasi parti kurulmasına ilişkin yasal olarak yetkili bir durumu olamaz. Siyasi partiler kişiler tarafından kurulur. Bu nedenle, basında çıkan haberlerde bir yanlışlık olduğu görüşündeyiz. Kaldı ki, ülkemizin solda yeni bir siyasi parti kurulmasından öte, soldaki mevcut siyasi partilerin tabandaki sol potansiyeli temsil edebilecek nitelikte birleşmelerine gereksinimi vardır.” (Cumhuriyet, 13.11.1979)

Bank-Sen Genel Yönetim Kurulu 9-10 Kasım 1979 günleri toplanarak DİSK’in kararını görüştü. Bank-Sen Genel Başkanı Metin Denizmen toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, DİSK’in bir siyasi parti kurma yolundaki girişimini sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerine aykırı olarak gördüğünü belirterek, sendikalarda her türlü siyasi görüşten üyelerin bulunması nedeniyle, DİSK’in bu girişiminin siyasi gelişmeyi ve birliği olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi. (Selam, 14.11.1979)

Tekstil İşçileri Sendikası’nın 13-14 Kasım 1979 günleri yapılan Genel Yönetim Kurulu toplantısı sonrasında yayınlanan bildiride de parti kurma girişiminin sosyalist hareketin birleşmesi yolunda katkıda bulunmayacağı, tersine bir işlev göreceği savunularak bu girişime karşı tavır alındı:

“Bir sendikal örgütün politik örgütmüşçesine davranması ve bu anlamda politik karar üretmesi olanaksızdır. (…) DİSK’in parti kurması, onun örgütsel yapısını, görev ve işlevini aşan bir durum ortaya çıkarmaktadır. (…)

“DİSK’e düşen sınıfsal görev, bir parti kurmak değil, emperyalizme, faşizme ve tekellere karşı, tüm demokrasi güçlerinin eylem birliğini ve cephesini oluşturmada sorumluluklarını yerine getirmektir. Bu nedenle, Sendikamız Genel Yönetim Kurulu, DİSK’in parti kurma girişiminin, DİSK’in örgütsel yapısını, görev ve işlevlerini aştığını ve olumsuz bulduğunu belirtir.” (Politika, 15.11.1979)

Devrimci Toprak İş Sendikası Genel Başkan Vekili Ertan Yağız da yaptığı açıklamada, “Parti kurma konusunun gündeme alınması yolunda alınan karar Maden-İş, Baysen ve Bank-Sen Sendikalarının ihraç kararı kadar olumsuz ve işçi sınıfının birliğine zarar verici bir karardır,” dedi. (Cumhuriyet, 16.11.1979)

DİSK YÖNETİMİNİN GERİ ADIMI

Bu tepkiler karşısında DİSK Yürütme Kurulu, 15 Kasım 1979 günü yaptığı toplantıda, DİSK’in önerisinin yanlış yorumlandığını ileri sürdü:

“DİSK Yönetim Kurulunun sosyalist hareketin birliğine yönelik olarak aldığı kararlar yanlış yorumlara yol açmayacak kadar açıktır. Amaçları ve örgütsel yapıları farklı olan işçi sınıfı partisi ile sendikalar arasındaki ayrımları göz ardı etmek, işçi sınıfı mücadelesine oldukça büyük zararlar verir. (…) DİSK Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda çeşitli sosyalist siyasi örgüt, eğilim ve kişilerle gerekli temaslar yapılacak ve ulaşılan sonuçlar karar organlarında değerlendirilerek Türkiye’de sosyalistlerin siyasi birliğine yönelik olarak somut adımların atılmasına çalışılacaktır.” (Cumhuriyet, 16.11.1979)

Ancak sendikaların tepkisi sürdü. Hür Cam-İş Sendikası da parti konusunda olumsuz bir tavır benimsedi:

“DİSK, parti kurduğu zaman sol hareketin birleşmesine katkıda bulunmayacak, tam tersine bölünmüşlüğüne hizmet edecektir. Ayrıca, sol hareketin birliğinin sağlanması için DİSK’in açıklamasında yer aldığı gibi, ‘bir siyasi örgütlenme ve birliğin program ve ilkelerinin’ saptanması işçi sınıfının ekonomik ve demokratik örgütü olan DİSK’i aşan bir olaydır. DİSK’in yapacağı en doğru hareket, artan baskılara karşı demokratik hareketlere hız vermesi ve dağınık olan sol güçleri birbirine yakınlaştırıcı çabalar harcamasıdır.” (Politika, 17.11.1979)

Sosyal-İş Merkez Yürütme Kurulu da aşağıdaki olumsuz açıklamayı yaptı:

“Kurulumuz bu sorunların varlığından kalkarak bu sorunu çözme adına veya bu sorunları bahane ederek yeni bir sol parti kurma girişiminin bilimsel sosyalist politik hareketin önüne yeni bir engel koymaktan ve şikayetçi olunan bölünmüşlüğü artırmaktan başka bir anlam taşımadığını vurgular. Sorun işçi sınıfımızın bilimsel sosyalist politik örgütlenmesinin tekleşmesi ve güçlendirilmesidir. Bu çerçeve içinde DİSK’in görevleri vardır. Fakat bu görev herhalde bir sol parti kurmak değildir.” (Politika, 17.11.1979)

Sosyal-İş Sendikası Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasında, “Sendikamıza DİSK’ten resmi bir yazı ile herhangi bir bildirim gelmemiş olmasına karşın, basında çıkan ve tekzip edilmeyen haberlere göre DİSK Yönetim Kurulu, DİSK’in yeni bir ‘sol’ parti kurmasını kararlaştırmış bulunmaktadır,” denildi. Sosyal-İş Merkez Yürütme Kurulu; DİSK yöneticilerinin böyle bir yetkilerinin olmadığını belirterek, “böyle bir girişimin öznel istem ve niyet ne olursa olsun, anarko-sendikalist bir tutum ve davranış” olduğuna ve “bilimsel sosyalizmin mahkûm ettiği bir sapma” olduğuna işaret etti. Politika Gazetesi, 17.11.1979

DİSK ve Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk, Genel-İş Sendikası Ankara 1 No.lu Şubesinin 18 Kasım 1979 günü toplanan genel kuruluna gönderdiği mesajda şunları söyledi:

“Artık tek kurtuluşun sosyalizmde olduğu açık şekilde görülmektedir. 14 Ekim seçimleri ülkede yeni bir hükümet getirmiştir. Bu hükümetle baskı ve sömürünün daha da artacağı şimdiden anlaşılıyor. Öyleyse ne yapmalıyız? Yapacağımız iş, güçlerimizi birleştirmektir. Sosyalist güçlerin birliği için çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız.” (Yeni Halkçı, 19.11.1979)

DİSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar Genel-İş Ankara 1 No.lu Şube genel kurulunda şu konuşmayı yaptı:

“Sosyalist hareketin birliği için mücadele edilmesi anlamında olan bu karar DİSK’in parti kurması biçiminde anlaşıldı. Bu yanlış anlaşılma bile solda birlik sağladı. Bütün sol partiler bir araya gelerek DİSK pati kurmasın dediler. Bu bir bakıma işçiler politika yapmasın demektir. Dünyanın hiçbir yerinde başarıya ulaşan sol partiler sendikacılar tarafından kurulmamıştır. Bizim de amacımız parti kurmak değildir.” (Yeni Halkçı, 19.11.1979)

Fehmi Işıklar amaçlarını da şöyle ifade etti: “Biz, solda sosyalist birlik için çalışacağız. Sosyalistlerin eylem birliğini gerçekleştirmeye çalışacağız.” (Cumhuriyet, 19.11.1979)

Petkim-İş Sendikası eski genel başkanı ve DİSK Genel Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Kılınç, DİSK’in bu konudaki kararını şöyle anlattı:

“DİSK Yönetim Kurulunda karar alındığında şu soruyu sordum: ‘Alınan bu karar, Genel Başkanın bir parti programı hazırlaması kararı mıdır? Yoksa sol güçlerin birliğini sağlama yolunda yapılacak mücadele programının hazırlanması kararı mıdır?’ Bana verdikleri yanıt, ‘Bu partinin programının hazırlanması kararıdır,’ oldu.” (Cumhuriyet, 22.11.1979)

DİSK’in bu girişiminde önemli etmenlerden birinin, CHP’den yapılacak milletvekili transferiyle Parlamentoda grup oluşturulabileceği umuduydu. Ancak, daha ilk oylama yapılırken, DİSK Yönetim Kurulu üyesi de olan CHP Genel Yönetim Kurulu üyesi ve Oleyis Genel Başkanı Nusret Aydın’ın ve CHP Kocaeli Milletvekili ve Lastik-İş Genel Başkan Vekili Kenan Akman’ın olumsuz oy kullanmaları, bu olasılığın fazla yüksek olmadığını gösteriyordu. Nitekim, daha sonra CHP’li bazı milletvekilleri böyle bir durumun söz konusu olmadığını açıkladılar. (Cumhuriyet, 22,11.1979)

DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk, 15–16 ve 22–23 Aralık 1979 günleri yapılan DİSK Bölge Temsilciler Meclisi toplantılarında yaptığı konuşmada da kararlarının tahrif edildiğini ve “işçi sınıfının siyasal birliğinin sağlanmasından korkanlarca eleştirildiğini” ileri sürdü. Şunları söyledi: “DİSK, sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerinin aydınlattığı yoldan ne anarko-sendikalist eğilimler gibi sendikalara parti işlevi yükletmek biçimindeki bir sapmaya, ne de sarı sendikaların partiler üstü sendikacılık ilkesi gibi çarpıtmalara yer vermeyen bir açıklık içinde üzerine düşen sınıfsal görevini eksiksiz yapmayı amaçlamıştır.” (DİSK Dergisi, 61-62-63 (1-2-3), Ocak-Şubat-Mart 1980, s.11)

DİSK’in sosyalist bir parti kurma ve sosyalist örgütlenmeleri birleştirme girişimi, birkaç haftalık tartışmalar sonrasında unutuldu gitti.

DİSK’in bir siyasal parti kurma girişimi, Türk-İş’in 24-28 Mayıs 1982 günleri Ankara’da toplanan 12. Genel Kurulu’na sunulan Çalışma Raporu’nda da yer aldı. Çalışma Raporu’nda, Aydınlık Gazetesi’nin 28 Aralık 1979 günlü sayısında yer alan bir yazı aynen aktarıldı. Söz konusu yazının parti kurulmasına ilişkin bölümleri aşağıda sunulmaktadır:

Parti Kurma Meselesi

“DİSK Yönetiminin bir süre önce başlattığı ‘işçi sınıfının siyasal birliğini sağlama’ çabaları ise Temsilciler Meclisi toplantılarında özellikle TKP yanlılarının yoğun eleştirilerine hedef oldu.

“Kamuoyuna ‘DİSK’in parti kurma’ girişimi olarak yansıyan bu çaba, başta Abdullah Baştürk olmak üzere DİSK yöneticilerinin ‘Bu bir parti kurma girişimi değildir’ şeklindeki açıklamalarına rağmen partileşme faaliyeti olarak değerlendiriliyor.

“Temsilciler Meclisinde bu girişimi kınayan konuşma ve öneriler, İstanbul’da alınan kararlar arasında ‘DİSK parti kuramaz ve kuramayacaktır’ şeklinde bir ibarenin eklenmesi ve DİSK yönetiminin geri bir adım atması ile TKP yanlılarının ısrarı üzerine eklenen bu sözlere rağmen, Abdullah Baştürk’ün çeşitli şehirlerde yaptığı bütün konuşmalarda ‘Tek başıma da kalsam siyasi birliği sağlamak için mücadele edeceğim’ şeklinde konuşması DİSK içinde bu tartışmanın henüz bitmediğini gösteriyordu.” (Türk-İş, 12. Genel Kurula Sunulan Çalışma Raporu, 24-28 Mayıs 1982, Ankara, 1982, s.11)

DİĞER HABERLER
ANKARA’YA ‘ANAYASAL HAK YÜRÜYÜŞÜ’ YAPMAK İSTEYEN POLONEZ İŞÇİLERİNE POLİS ENGELİ: ‘GÜCÜNÜZ İŞÇİYE YETİYOR DEĞİL Mİ?’
ANKARA’YA ‘ANAYASAL HAK YÜRÜYÜŞÜ’ YAPMAK İSTEYEN POLONEZ İŞÇİLERİNE POLİS ENGELİ: ‘GÜCÜNÜZ İŞÇİYE YETİYOR DEĞİL Mİ?’

Sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılınca 140 gün önce direnişe başlayan Polonez işçilerinin, Çatalca’dan Ankara’ya “Anayasal Hak Yürüyüşü” çevik kuvvet tarafından engelleniyor.

YENİ SAYFA İÇİN YOLCULUK BAŞLIYOR
YENİ SAYFA İÇİN YOLCULUK BAŞLIYOR

Polonez işçisi aylardır devam ettiği direnişi Ankara’ya taşımaya karar verdi. Bugün saat 11’de Çatalca Adliyesi önünden Ankara’ya yürüyüş başlayacak.

POLONEZ EMEKÇİSİNİN ANKARA YÜRÜYÜŞÜ BAŞLIYOR
POLONEZ EMEKÇİSİNİN ANKARA YÜRÜYÜŞÜ BAŞLIYOR

Sendikaya üye olduğu için hukuksuzca işten çıkarılan 146 işçi, ‘Anayasal Hak Yürüyüşü’nde ilk adımı saat 11.00’de Çatalca’daki Polonez fabrikasından atacak.

POLONEZ İŞÇİSİ HAKLARI İÇİN ANKARA’YA YÜRÜYOR
POLONEZ İŞÇİSİ HAKLARI İÇİN ANKARA’YA YÜRÜYOR

Ürdünlü işveren anayasayı çiğnedi; sendikaya üye işçileri işten attı. Yetkililer çözüm üretmedi. Çoğunluğu kadın 146 işçi, Ankara yürüyüşü için ilk adımı yarın atacak.