Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
13 Mayıs 2012
DİRENİŞÇİ ANNEYE EN BÜYÜK HEDİYE SENDİKA

Bugün anneler günü. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Aileden Sorumlu Bakan ve daha pek çok yönetici, anneliğin ne kadar kutsal olduğunu, kendilerinin annelere ne kadar çok değer verdiklerini anlatacaklar.

DİRENİŞÇİ ANNEYE EN BÜYÜK HEDİYE SENDİKA

Bugün Savranoğlu’nda, Billur Tuz’da, Hey Tekstil’de pek çok anne, yasal hakkını kullanabilmek, insanca çalışabilmek için direnişte. Hanım Camgöz de bir anne, direnişçi, mücadeleci bir anne. Yaklaşık 4.5 ay önce sendikaya üye olduğu için işten atılan, Billur Tuz önünde sendikalı olabilmek için direnen annelerden biri. Anneler gününde talebi, anne olan olmayan bütün kadınların insanca çalışabilmesi, gelecek kaygısı olmadan yaşayabilmesi. Kendisinin ve arkadaşlarının mücadelesi de bunun için.

Hanım Camgöz, kalpte kireçlenme, bronşit ve başka rahatsızlıkları nedeni ile ilaç kullanıyor. Bir süredir direniş yerine gidemiyor. Ama hep arkadaşlarını düşünüyor, gidemediği için kendisini tedirgin hissediyor. Arkadaşlarını ve orada olup biteni merak ediyor, iyileşir iyileşmez tekrar gideceğini söylüyor.

Biri kız diğeri erkek iki çocuk annesi Hanım Camgöz ve ailesi ile evlerinde sohbet ediyoruz.
Billur Tuz’daki çalışma koşulları, haksız yere işten atılmak, girdi çıktı yapıldığı için alacaklarına el konulması, ardından soğuk kış günlerinde fabrika önündeki direniş çeşitli rahatsızlıklara yol açmış Camgöz’de. Ağır ilaçlar kullanıyor.

‘GENÇLİĞİMDE HALI DOKUDUM’
Erzurumlu olan 1967 doğumlu Hanım Camgöz’ün çocukluğu ve gençliği Konya Sarayönü’nde geçmiş. “İlkokul 5’e kadar okudum. Babam hiçbir kızını okutmadı. Etibank Civa İşletmelerinde çalışıyordu” diyor. Gençliği halı dokuyarak geçmiş. “Halı evleri vardı, Lâdik halıları dokuyorduk. Çok ince değerli bir halıydı. Tüyleri, tozları yuttuk. Sabah ezanından akşam ezanına kadar oranın tüm kızları halıda çalışıyordu, geçim öyle sağlanıyordu” diyor. 22 yaşında görücü usulü ile evlenen Hanım, evlendikten sonra çalışmamış. Çocukları büyüdükten sonra girdiği Billur Tuz ilk ve son işyeri olmuş.
Kendilerinin yaptığı, sadece arsa tapusu olan 3 katlı bir evde oturuyorlar. Alta ve üstte eşinin kardeşleri oturuyor.

Baba Nevzat Camgöz Erzurum Hınıs’tan 1980’de gelmiş. Çay bahçesinde çalışmış bir süre. Kalbindeki delik nedeniyle 18 yaşında by-pass ameliyatı geçirmiş. Bu ameliyat sırasında kendisine verilen kandan Kronik Hepatit B bulaşmış. Doktorlarla, hastanelerle iç içe geçmiş yaşamı.

Kızları Burcu burada hemen söze girip, “Sonunda beni de hastaneye yerleştirdi” diyor ve herkesi güldürüyor. 19 yaşındaki Burcu koşullar nedeniyle üniversiteden vazgeçmek zorunda kalmış, iki ay önce özel bir hastanede çalışmaya başlamış. Restoranlarda çalışan baba Camgöz, hastalığı nedeniyle özürlü sayılarak emekli olmuş. Ama ailesini geçindirebilmek için hâlâ çalışıyor. 

Burak 16 yaşında. Haftada bir gün çıraklık okuluna diğer günler işe gidiyor. Kuaförde, kaportacıda çalışmış bir süre. Şimdi tesisat işini öğreniyor. Sohbet sırasında yanımızda durmayan ve pek de konuşmayan Burak, annesi için “İşten çıkarılması kötü ama hakkını araması çok güzel. İyi bir gelecek, iyi bir hayat umut ediyorum” diyor.

BİLLUR TUZ’UN ADI VAR SADECE
Direnişin kendisini çok değiştirdiğini, çevresindekilerin de bunu dile getirdiğini söylüyor Hanım:

“Gerçekten çok şey öğrendim. Hiç yaşamadığım şeyleri gördüm. Oraya gelen insanlar, tanımadığın, bilmediğin insanlar sana kucak açıyor. İnsan çok etkileniyor. Bir iki kez gelenler, üçüncü kez geldiklerinde yıllardır tanıyormuşçasına sana dört elle sarılıyorlar. O yönü insanı çok etkiliyor. Görüş alanın genişliyor her yönden. Fabrikanın içinde köleymişiz. Çok ezildik. Mal gibi çalıştık ama değerimizi bilen olmadı.

Hastalanıyorduk revire götürüyorlardı. İnsan kaynakları müdürü vardı inanın onun yüzünü görmek istemiyordum. Hastalandığım an ustaya ‘Beni gönderme onun yanına’ derdim. Onun yanına gideceğime bir-iki saat burada dinlenir tekrar işe başlarım derdim. O derece köle gibi görüyorlardı insanı. Üretirsen iyisin üretmezsen kötüsün. Oraya girdiğimde hiçbir rahatsızlığım yoktu. Şimdi çok sayıda hastalığım var.” 

İşyerindeki doktorun kadrolu işçilere baktığını, taşeron işçilere bakmadığını belirten Hanım, “Bir tansiyon ölçtürmek istediğimde, ‘Tansiyon aleti yok’ diyordu. Düşünün koca Billur Tuz’da tansiyon aleti yoktu. Çay alabilmek için erkeklerin tuvaletinin önünden geçmek zorunda kalıyorduk. Billur Tuz’un adı var ama kendisi yok. Verdikleri asgari ücretti onu da insanların burnundan getiriyorlardı. Yarım saatlik yemek molaları vardı. Yemek mi yiyeceksin çay mı içeceksin dinlenecek misin? İki dakika geç kaldığın an bağırıyorlardı. Lavaboya koştura koştura gidip geliyorduk. Kadroluların çayları molaları, 1 saat yemek molaları vardı. İstedikleri zaman lavaboya gidip gelebilirlerdi. Biz gidemezdik. Akşam 6 sabah 7 çalıştırmak istediler. Makine değil ki bu insan 12 saat gece çalışmasına nasıl dayanırsın? Gücünden fazlasını yapamazsın. Soğukta yağmurda dışarıda etiket yapıyorduk. Baktık olacak gibi değil. Bunun sonu yok” diye konuştu. 

AYNADA KENDİMİZİ GÖRÜR GİBİYİZ
İş bulamama korkusunun insanlara bütün koşulları kabul ettirdiğini belirten Camgöz, Billur Tuz’dan bir örnek veriyor: “12 yıllık bir kadın işçi var hâlâ asgari ücret alıyor. Oradan oraya veriyorlar. Paketleme diye sadece erkeklerin çalıştığı ağır bir bölüm var. Hiçbir kadın orada çalışamaz. Onu orada da çalıştırıyorlar. Sendikalı olmadı, ‘Sendikaya üye olursam kocam beni boşar’ dedi. Sendika kötü bir şey olarak gösteriliyor. Oysa sendika olursa haklarımız olacak, çalıştığına değecek, ezilmeyeceksin. Söz hakkın olacak. Bizim bir söz hakkımız yoktu. Bakıyorum kadınlar yine lavaboya koştura koştura gidip geliyorlar. Aynada kendimizi görür gibi oluyoruz. Aynı kölelik devam ediyor. Billur Tuz’un adı var ama kendi yok.” 

Sohbet ederken telefona çeşitli şirketlerin anneler günü için gönderdiği reklam mesajları geliyor. “Kaynanam yaşlı bir kadın ufak bir şey alıp veriyorum çok seviniyor. Hediye şart değil aramak sormak gerekir” diyor Hanım Camgöz. Billur Tuz’da çalışan kadınlar için en büyük “hediye”, sendika haklarının tanınması. Ülkeyi yönetenlerden içi boş sözler yerine  insanca çalışma koşullarını sağlamalarını istiyorlar. (İzmir/EVRENSEL)

ANNELER DİRENİŞTE

Ücret ve tazminat alacakları üç ayı aşkın zamandır direnişte olan Hey Tekstil işçilerinden İpek Yavuz Yılmaz, kendisine verilecek en güzel hediyenin direnişin başarı ile sonuçlanması olacağını kaydetti. Yılmaz, “2  çocuk annesiyim.  Oğlum 15 yaşında, kızım ise 12 yaşında. Ben anneler gününde çok üzgünüm. 97 gündür direnişteyiz. Bizim ailecek tek düşündüğümüz şey direnişin başarı ile sonuçlanması. Bu seneki anneler günü benim için hatta direnişte olan tüm anneler içinde çok buruk. Direnişte olmamız hem çocuklarıma hem eşime yansıyor.  Oğlum, kızım ve eşim her yıl anneler gününde bana söylemeden ufakta olsa hediye alırlardı. Ancak, eşim iş kazası geçirdiği için 3 aydır çalışamıyor, ben direnişteyim çocuklara harçlık veremiyoruz ki bir şeyler alsınlar. Ben bu burukluğu çocuklarımın ve eşimin yüzünden anlıyorum, hissediyorum ve çok üzülüyorum. Haklarımızı alsaydık, o zaman annneler günü yapardık belki gezmeye giderdik. Bizim direnişimizdeki kadınların birçoğu anne.

Dışarıda her şey güllük gülistanlık. Anneler gününe özel hediyeler, ışıklandırmalı alışveriş  merkezlerinde kampanyalar var, ama anneler direnişte” diye konuştu.

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.