20 Aralık 2018
DEVLET YAPISINI DEĞİŞTİRECEK HAZIRLIK..
Kamuda şu günlerde, bütün kamu işçisi ve memuru için hummalı bir hazırlık var.
Kamuda şu günlerde, bütün kamu işçisi ve memuru için hummalı bir hazırlık var.
Plana göre çalışanlar, işe ve işyerine göre belirlenecek puanlandırma ile yarış atına dönüştürülüyor.
Birlikte çalıştıkları kişilerle yarışacaklar.
Yarış bir defa değil, sürekli.
Değerlendirmeyi işyeri amiri, şef ya da müdür yapacak.
Barajı aşamayan, önce sözlü, yazılı uyarılacak. Sonra sicili bozulacak, işine son verilecek.
Sadece şef değil vatandaş da amir olacak. Müşteri denilen vatandaşın değerlendirmesi esas sayılacak.
Gizli hazırlık tamamlanınca, 2019 sonuna kadar kamunun tamamında uygulanacak.
Plan bu! Çalışma hayatı kökten değişecek, 657 ve 4857 sayılı yasalar, toplusözleşme düzeni, sözleşme ve kazanışmış hakları geçersiz kılınacak…
Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, T. Kamu-Sen, KESK ve Birleşik Kamu-İş’in görüşü alındı mı?
Muhtemelen, sadece çalışanın değil, sendikacıların da haberi yok.
Peki, niye bunca gizlilik? İyi bir şey ise, neden duyurulmuyor? Neden sendikalar ve çalışanlar niyete ortak edilmiyor?
Asıl soru şu belkide: Neden böyle bir değişikliğe gerek duyuldu?
100 yıla yaklaşan devletin çalışma düzeninin nesi rahatsız ediyor?
Oysa her birimin başında şef, ustabaşı, onların üstünde müdür var. Sonra daire başkan, genel müdür… Üstelik 16 yıl boyunca yöneticilerin tamamı değişti.
O halde sorun ne? 100 yıldır yürüyen devlet neden yürümüyor ise -iddia bu olmalı-, çalışanda kusur aramak yerine, atadıklarınızın liyakatine bakmayı neden düşünmüyorsunuz?
Dahası, liyakati tartışmalı olan amir, bunca yıl devletin çarkını işletene puan verecek. Nasıl garabettir bu! Bütün devleti liyakatsizliğe sürüklemek olmaz mı?
Her birim bir ekiptir oysa. Kolektif üretim yapar, birbirini tamamlar çalışanlar. Birbirini tamamlayan çalışanları birbirine düşürmekte nasıl bir yarar görülüyor?
Yasaları, kazanılmış hakları tepelemenin, çalışanı birbirine düşürmenin ardında nasıl bir yüce ülkü olabilir?
Tek amacın arkadaşını geçmek ve amirin gözüne girmek olan rekabet sisteminin, toplumsal ideali ve millet bilincini pekiştireceği mi sanılıyor?
Hırsın, bencilliğin ve körlüğün egemen olduğu iş ortamında nasıl bir mutluluk umuyorsunuz? Liyakatsiz amirlerin iş bilmezliği yüzünden zaten sinirleri bozulan çalışanlar, arzulanan düzende kitlesel olarak ruh hastası haline gelmezler mi?
Ne devlet yararı, ne millet, ne çalışan yararı… Neresinden baksanız fena… “Ümmet, ümmet” deniyor ya! Ümmet ile 200-300 sene geriye götürülmek isteniyor ya millet… Bu plan, ümmet çağının bile gerisinde.
AÇILIM DÖNEMİNİN ARTIĞI
Performans niyeti ilk değil. 2013’te, 2011’de de gördük. Daha da geriye bakarsak, 2003, 2004’te görürüz köklerini. Emperyalist merkezlerin yağdırdığı talimatların, aşkla uygulandığı yıllar…
Devlet yapısı kökten değiştirilmek isteniyordu. Kamu Reformu Yasa Tasarısı hazırlandı. Önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, sonra SSK Eczaneleri kapatıldı. Devletin yetki ve olanakları mahalli idarelere devredilecekti. Bildiğiniz eyalet sistemi yani.
Tasarı, memurun büyük kısmından devlet güvencesini kaldırmayı, performans yarışına sokmayı da amaçlıyordu. Tehlikeler anlatıldı, “eyalet sistemine yol açar” dendi. Açıklamalar, mitingler, yürüyüşler sayesinde tasarı geri çekildi. Ama PKK da, emperyalistler de üzüldüler geri çekilmesinden.
ABD VE PKK SEVİNİR
Çalışanı, devletin memuru-işçisi olmaktan çıkarıp, şefin, iktidar partisinin müridine çevirecek niyetten vazgeçmek lazımdır.
657 ve 4857 sayılı yasaları geçersiz kılacak, toplusözleşme düzenini, kazanılmış hakları, çalışanlar arasındaki dayanışmayı tahrip edecek niyetten vazgeçmek lazımdır.
Vatandaş ile çalışanı karşı karşıya getirecek girişimden vazgeçmek lazımdır.
Türk Ordusu’nun vatanımızın bütünlüğünü savunmak için ABD ve PKK ile savaştığı, şehitler verildiği sırada, devlet-millet birliğine zarar verecek, çalışanın huzurunu, ruh sağlığını tahrip edecek, PKK’yı ve ABD’yi sevindirecek sonuçlara yol açmamak lazımdır.