Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
18 Haziran 2015
DEMOKRASİ VE YOKSULLAR

Washington Post’ta “Neden demokrasiler zenginden alıp yoksula vermiyor” (Gimpelson & Treisman, 11/06/2015) başlıklı bir denemeye rastladım. Deneme ilginç veriler sunuyor, demokrasi kavramı üzerinde de düşündürüyor.

DEMOKRASİ VE YOKSULLAR

Washington Post’ta “Neden demokrasiler zenginden alıp yoksula vermiyor” (Gimpelson & Treisman, 11/06/2015) başlıklı bir denemeye rastladım. Deneme ilginç veriler sunuyor, demokrasi kavramı üzerinde de düşündürüyor.

Demokrasi ve gelir dağılımı

Anımsarsanız, Platon demokrasiyi yoksulların (çoğunluğun) iktidarı olarak tanımlıyordu. Platon’a göre demokrasi, çok fazla ses, çok renkli düşünce, çoğunluğun, azınlık (zenginler) üzerindeki diktatörlüğü, kısacası anarşi demekti. 

Platon’un bu tanımından yola çıkınca şöyle düşünmek olanaklı. Bugün “demokrasilerde”, yoksulların (çoğunluğun) yönetimi söz konusu olmadığına göre bu yönetimlere demokrasi denebilir mi? Eğer bunlara çoğunluğun yönetimi, demokrasi diyeceksek neden yoksullar ekonomik ve siyasi kararları belirleyerek yoksulluktan kurtulmaya çalışmıyorlar? Evet, Platon’dan bu kadar radikal sonuçlar çıkartmak olanaklı. Liberal düşüncede Platon’un adının kötüye çıkmış olması boşuna değil! 

Yukarda değindiğim yazarlar gelir dağılımındaki eşitsizliklerin her yerde arttığına, Piketti’nin kitabına, siyasetçilerin bu konularda kaygılanmaya başlamasına değiniyorlar; antik Yunan’dan bu yana düşünürlerin, gelir dağılımındaki bozulmanın siyasi istikrarsızlığa yol açtığına ilişkin korkularını anımsatıyorlar. 

Ancak, bugün, birçok araştırmacı “eşitsizlikle, siyasi şiddet arasında”, “rejim değişikliği (demokratik devrim) talebi arasında ampirik bir ilişki bulamadıklarını” söylüyormuş. Kimi araştırmaların bulguları da “bugünün toplumsal mutabakatında, eşitsizliğin düzeyinin önemli olmadığını” gösteriyormuş. Buna karşılık, Lupu &Pontussan’ın araştırmaları, yenide-dağılım politikaları açısından eşitsizliğin düzeyinin değil, yapısının önemi olduğunu gösteriyormuş. (American Political Science Review, Mayıs 2011)

Gimpelson & Treisman denemelerinin devamında, Misperceiving Inequality (Eşitsizliği yanlış algılamak) başlıklı (http://www.nber.org/papers/w21174) kendi çalışmalarının bulgularını aktarmaya başlıyorlar.

Eşitsizliği yanlış algılamak

2009 yılında 40 ülkeyi kapsayan bir araştırmada, sorulara cevap verenlerin yalnızca yüzde 29’u, önlerine konan beş farklı gelir dağılımı grafiği içinden doğrusunu seçebilmiş. Sorulara cevap verenler zenginin, gerçekte ne kadar zengin olduğu konusunda da çoğunlukla yanlış kanaatlere sahipmiş. Örneğin Güney Afrika’da da sorulara cevap verenler en üst düzey şirket yöneticilerinin yıllık gelirinin 77 bin dolar olduğunu düşünüyorlarmuş. Halbuki bu gelir gerçekte ortalama 1.7 milyon dolar civarındaymış. 

Araştırmanın sorularına cevap verenler, ülkelerindeki gelir dağılımı içinde kendi konumlarını, olduğundan çok daha iyi bir yere yerleştirme eğilimindelermiş. Nihayet sorulara cevap verenler gelir dağılımının son dönemdeki gelişme trendi üzerine yanlış algılara sahipmiş. 

Yazarlar eşitsizliğe ilişkin algıların, yeniden dağılım talepleriyle ilişkisini saptıyorlar ancak, “önemli olan eşitsizliğin maddi gerçekliği değil, bireylerin bu konudaki inançlarıdır” sonucuna ulaşıyorlar. 

Diğer taraftan, gelir dağılımının gelişme yönüyle ilgili sorulara cevap verenlerin içinde “zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun arttığına, bunun da dünya barışı için nükleer silahlardan, bulaşıcı hastalıklardan, dinci nefretten daha tehlikeli olduğuna inananların oranı 2000 yılında yüzde 14’ten 2014 yılında yüzde 27’ye” yükselmiş. Yazarlar, “ya bu insanlar eşitsizliğin gerçek durumu hakkında doğru bilgilere sahip olsalardı…” diyerek bitiyorlar. 

 

“Demokrasi ile yönetildiği iddia edilen ülkelerde neden yoksullar ekonomik ve siyasi kararları belirleyerek yoksulluktan kurtulmaya çalışmıyorlar” sorusuna dönersek: Sanırım bu rejimler yalnızca küçük bir azınlık için demokrasi. Geri kalanın olup bitenden haberi bile yok, onlar din, milliyet, ırk, futbol, TV dizileri filan gibi işlerle, “çalış senin de olur” fantezilerine inanmakla meşguller. Olup biteni anlayanlara büyük iş düşüyor. Onlar da, soyut teorik söylemleri tekrarlamaktan öte nasıl yapacaklarını bilemiyorlar; bu söylemlerin içinde kılı kırk yararak birbirleriyle uğraşmakla meşguller…

 

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.