Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
10 Ocak 2014
DEMOKRASİ KRİZİ VE 11 OCAK MİTİNGİ

11 Ocak´ta DİSK, KESK, TMMOB ve TTB´nin Ankara´da düzenlediği Özgürlük, barış, demokrasi, adalet ve emek mitingi demokrasi krizine karşı geç kalmış ama önemli bir adımdır. Bu mitingin Türkiye´nin içinde bulunduğu kritik süreçte demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinin ve sesini yükseltmesinin bir aracı olarak değerlendirmek gerekir.

DEMOKRASİ KRİZİ VE 11 OCAK MİTİNGİ

17 Aralık günü bakanların, bakan çocuklarının, belediye başkanları ve ünlü iş adamlarının da olduğu bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonun gerçekleştirildiği haberi geldi. Operasyonların şu üçayak üzerinde yürütüldüğü söyleniyordu:
Birincisi Halkbank üzerinden kara para aklanması kapsamında rüşvet iddiaları;
ikincisi TOKİ’nin bazı projelerinde rüşvet iddiaları; üçüncüsü de Marmaray projesine zarar vereceği halde imar ve ruhsat verilmesine ilişkin usulsüzlükler ile Topkapı Sarayı ve Marmaray kazılarında çıkan tarihi eserlerin yurt dışına kaçırılmasıydı.
Milyarlarca lirayı bulduğu ve Türkiye tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olduğu iddia edilen bu operasyonlar kapsamında birtakım gözaltı ve tutuklamalar oldu. Rüşvet ve yolsuzluk iddialarını destekleyecek yönde somut bulgular da ortaya çıktı.
Örneğin Halkbank Genel Müdürü ve bazı bakan çocuklarının evlerinde yapılan aramalarda 10 milyonlarca dolar ve avro bulundu. Ayrıca bazı bakanların rüşvet alırken çekildiği iddia edilen fotoğrafları ile rüşvet için delil olabileceği söylenen ses kasetleri yayımlandı. Henüz yargı sürecinde bu iddiaları ortadan kaldıracak herhangi bir gelişme olmadı. Ayrıca kamuoyunu tatmin edecek hiçbir açıklama da yapılmadı.
AKP Hükümeti doğrudan üyeleri ve icraatlarına yönelik olmasına rağmen rüşvet ve yolsuzluk iddialarına yanıt vermek yerine bunu siyasi bir komplo olarak değerlendirdi. En basit soruşturmada delilleri karartma şüphesiyle kamuda çalışanlar görevlerinden alınırken, devletin en yetkili makamlarında bulunan bakanlar sekiz gün boyunca görevlerinde kalmaya devam etti.
Yolsuzlukların odağındaki belediye başkanı kısa bir gözaltı süresinin ardından görevi başına döndü. Diğer taraftan operasyonu yürüten yargı mensuplarının birçoğu ve yüzlerce emniyet görevlisi görevlerinden alındı ve Başbakanın yakınlarına kadar ulaşabileceği söylenen operasyonun derinleştirilmesi engellendi.
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun Hükümete yönelik bir komplo olup olmadığı ancak operasyonun derinleştirilmesi ve iddiaların bağımsız bir yargı süreci sonunda asılsız olduğunun ispatıyla mümkün olabilir. Tüm bu süreçten "aklanarak çıkmak isteyen bir iktidarın operasyonları engellemesi değil, önünü açması ve yargı bağımsızlığı sağlaması gerekir. Eğer hakkında rüşvet ve yolsuzluk olan iktidar, "aklanmak yerine operasyonları engellemek ve yargıyı kendi denetimi altına alacak düzenlemeler yapma yoluna gidiyorsa hakkındaki şaibeyi daha da arttırmış olacaktır.
AKP, hakkındaki yolsuzluk iddialarından "aklanmak yerine operasyonları engelleyebilmek için burjuva devletin demokrasi görüntüsünün temel dayanağı olan kuvvetler ayrılığı ilkesini dahi ihlal ederek sorunu bir devlet krizi haline dönüştürmüştür. AKP’nin rüşvet ve yolsuzluk iddialarını gündemden düşürmek için devlet krizini öne çıkarma taktiği önemli ölçüde tutmuştur. Oysa Roboski Katliamı, Hrant Dink cinayeti, cezaevlerinde çocuklara yapılan taciz, tecavüzler ve iş cinayetleri gibi rüşvet ve yolsuzluklar da Türkiye’de siyasi kriz, iktisadi kriz ya da devlet krizinin ötesinde bir demokrasi krizi olduğunun göstergesidir. Zira rüşvet ve yolsuzluk iddialarının örtbas edilmesinin, Roboski’de 34 Kürt’ün göz göre göre öldürülmesine takipsizlik veren, Hrant Dink cinayetini aydınlatmayan, cezaevlerindeki tacize, tecavüze, işkencelere duyarsız kalan, iş cinayetlerine neden olan koşulları savunan anlayıştan ayırmak mümkün değildir. Eğer bir ülkede demokrasinin kırıntısı dahi olsa başta sendikalar olmak üzere emek, demokrasi mücadelesi yürüten güçler bu yaşananlara karşı seslerini yükseltirler. En temel insan haklarının dahi çiğnendiği, ahlakın, vicdanın ayaklar altına alındığı koşullarda sorunu devlet krizi üzerinden tartışmak yerine demokrasi krizi üzerinden tartışmak ve çözümün demokrasi mücadelesinde olduğunu görmek gerekir. 11 Ocak’ta DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin Ankara’da düzenlediği "Özgürlük, barış, demokrasi, adalet ve emek mitingi" demokrasi krizine karşı geç kalmış ama önemli bir adımdır. Bu mitingin Türkiye’nin içinde bulunduğu kritik süreçte demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinin ve sesini yükseltmesinin bir aracı olarak değerlendirmek gerekir. Eğer daha önce birçok kez olduğu gibi bu miting de "yasak savma" anlayışının ötesine geçemezse Türkiye’de demokrasi krizinin daha da derinleşeceğini söylemek çok da abartı olmayacaktır.

DİĞER HABERLER
COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Coca Cola İçecek arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI MART AYINDA AZALDI
ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI MART AYINDA AZALDI

Ücretli çalışan sayısı martta aylık bazda yüzde 0,1 azalırken yıllık bazda yüzde 2,6 arttı.

ESKİDEN İŞÇİLER NASILDI?
ESKİDEN İŞÇİLER NASILDI?

Benim işçilerle doğrudan ilişkim 1972 yılında başladı. “Eski işçi” dediğimde benim bildiklerim bu yılların işçileridir. Ancak tabii ki daha öncenin işçileri de, “iyice eski işçiler” de var.

FRİTO LAY’DE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
FRİTO LAY’DE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Frito Lay arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.