Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
02 Şubat 2015
DAVOS OLİGARKLARI KENDİ YARATTIKLARI DÜNYADAN KORKMAKTA HAKLI

Davos Zirvesi´nde buluşan milyarderler ve kurumsal oligarklar eşitsizlik konusunda endişelilermiş. Bu insanlar, insanlık tarihindeki en büyük ekonomik eşitsizliği yaratan sistemin yöneticileri.

DAVOS OLİGARKLARI KENDİ YARATTIKLARI DÜNYADAN KORKMAKTA HAKLI

Davos Zirvesi’nde buluşan milyarderler ve kurumsal oligarklar eşitsizlik konusunda endişelilermiş. Bu insanlar, insanlık tarihindeki en büyük ekonomik eşitsizliği yaratan sistemin yöneticileri. Artık kriz tarafından istila edilmiş ekonomik düzenin mimarları da kendi yarattıkları tehlikenin farkında.
Üstelik bu yalnızca, kendisini "sınıfına ihanet eden" biri olarak tanımlamayı seven yatırım fonu yöneticisi George Soros ile sınırlı değil.
Unilever’in tepe yöneticisi Paul Polman "kapitalizme kapitalist tehditten" bahsediyor.
IMF’nin yönetici direktörü Christine Lagarde, Marx’ın söylediği gibi kapitalizmin kendi yıkımının tohumlarını içinde taşıdığından endişelendiğini açıklarken bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyor.
Oxfam, krizin boyutlarını açıkça gösteren bir çalışma yaptı. En zengin 80 kişinin serveti, dünya nüfusunun yarısı olan 3.5 milyar kişinin servetine denk.
Son beş yılda dünyanın en zengin yüzde 1’inin dünyadaki toplam servetteki payı yüzde 44’den 48’e çıktı. Bu yıl da, en zengin yüzde 1’in cebine girecek para, geri kalan yüzde 99’un cebine girecek paradan daha fazla olacak.
ABD’de ise en zengin binde 1,1980’den beri gelir pastasındaki payını dörde katladı.

Bunun adı servet gaspı
Bunun adı grotesk boyutlarda servet gaspıdır. Son 30 yıldır, Bank of England yöneticisi Mark Carney’in "pazar köktenciliği" diye adlandırdığı kuralla birlikte gelir ve servet adaletsizliği, hem ülkeler içinde hem de ülkeler arasında şişti. Afrika’da günde iki dolardan daha az kazanan insanların sayısı 1981’den itibaren ikiye katlanırken kıtadaki milyarderlerin sayısı daha da hızlı arttı.
Dünyadaki pek çok ülkede emekçilerin ulusal gelirden payları sürekli olarak azaldı, maaşlarındaki artış özelleştirme, deregülasyon ve zenginlere düşük vergi rejimleriyle durma noktasına geldi. Aynı zamanda finans, serveti kamusal âlemden emerek küçük bir azınlığın eline bırakırken ekonominin geri kalanını durgunlaştırdı.
Bugün, bu büyüklükte bir servet adaletsizliğinin yalnızca toplumsal ve ahlaki öfke yaratmakla kalmadığı, toplumsal ve doğal çatışmaları, savaşları, kitlesel göçleri, yolsuzluğu, yoksulluğu, etnik çatışmaları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini büyüttügüne dair elimizde yeterli kanıt var.

Eşitsizliğin etkileri
Eşitsizlikteki artış, yedi yıldır içinde bulunduğumuz ekonomik krizde de etkin bir faktör oldu, talebi azaltırken kredi patlamasına yol açtı. Bunları yalnızca Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin araştırmasından veya The Spirit Level adlı toplumsal çalışmayı yayınlayan Britanyalı yazarlardan öğrenmedik.
Onyıllar boyunca Washington Ortodoksluğunun propagandasını yapan ve hâlâ batı egemenliğinde olan OECD ve IMF gibi kurumlar bile son 20 yıllık neo-liberal dönemde gelir ve servet eşitsizliğinin artmasının büyümeyi yavaşlattığını söylüyor. OECD raporuna göre Britanya’da eşitsizlik bu kadar artmasaydı ekonomi bugün yüzde 10 daha büyük olurdu. Günümüzde zenginler kemer sıkma politikalarını kullanarak pastadaki paylarını daha da artırmayı hedefliyorlar.

Latin Amerika ve Çin
Son yıllardaki eşitsizlik dalgasına en büyük istisna Latin Amerika ülkeleri oldu. Bölgede iktidara gelen ilerici hükümetler, felaketlere yol açmış ekonomik modelleri terk edip kaynakları şirketlerin ellerinden kurtardılar ve eşitsizliği azalttılar. Kıtada günlük iki dolardan daha az geliri olanların sayısı on yılda 108 milyondan 53 milyona indi.
Neoliberal öğretinin büyük bir kısmını reddeden Çin’de de eşitsizlik hızla azalırken ülkede yoksulluk koşullarından kurtulan insanların sayısı dünyanın geri kalanındakilerden daha fazla oldu, küresel eşitsizlik artışının frenlenmesini sağladı. Bu iki örnek eşitsizlik ve yoksulluktaki artışın kaçınılmaz olmadığını gösteriyor. Bunlar politik ve ekonomik kararların sonuçları. Artık Davos’taki oligarklar da sistemin aynı şekilde devam etmesinin yaratacağı tehlikelerin farkında.
Bu yüzden bazıları, daha ilerici bir vergilendirme sisteminin de dâhil olduğu daha "katılımcı" bir kapitalizm ile sistemi kendinden kurtarmak istiyor.

Kurtuluş ve direnç
Ama kurtuluş İsviçre dağlarındaki düşüncelerden ve öğle yemeği buluşmalarından gelmeyecek. Kurumsal baronların hisleri ne olursa olsun yerleşmiş kurumsal elitler (ve onların kontrolündeki örgütler ile kolonileştirdikleri siyasi yapılar), çıkarlarına karşı olan en mütevazı reformlara bile tüm güçleriyle savaş ilan ediyor. Bunu görebileceğimiz çok sayıda örnek var: Birleşik Krallık’ta Ed Miliband’ın 7.5 milyon LL’den daha pahalı evlerden vergi alarak sağlık sistemini güçlendirme planına aşırı tepkiler verildi, Barack Obama’nın vergi sisteminde çok ufak değişiklikler yapma talebi bile kongre engeline takıldı. Belki endişeli elitlerin bir kısmı biraz daha fazla vergi ödemeye hazır olabilir. Ama onların hiçbir şekilde kabul etmeyeceği esas değişiklik toplumsal güç dengesinde yapılmak istenen değişikliktir. Bu yüzden, sendikaların güçsüzleşmesinin endüstriyel dünyadaki eşitsizliğin artışında kilit bir rolü olmasına rağmen her ülkede sendikal hareketlerin güçlenmesine karşı çıkıyorlar.

Timsah gözyaşları
Eşitsizlik dalgasını geri çevirmenin tek yolu, fonksiyonelliğini yitirmiş bir ekonomik düzen yaratan yerleşik çıkarlara meydan okumaktır. Kemer sıkma politikaları karşıtı SYRIZA da bunu yapmayı hedeflemektedir.
Latin Amerika solu 15 yıl boyunca bunu gerçekleştirmeyi başardı. Ancak yalnızca bunu başarmak için bile toplumsal ve siyasi hareketlerin, kolonileştirilmiş anaakım siyasetin blokajını aşmak için güçlü bir mücadele vermesi gerekiyor. Gördüğümüz timsah gözyaşları, elitlerin korkusunun semptomudur. Fakat değişim, yalnızca boyun eğmez toplumsal baskı ve siyasi meydan okuma ile gelebilir.

Seamus Milne
The Guardian gazetesinde editör ve köşe yazarı, Britanyalı gazeteci-yazar.
Çeviri: Onur Ereni 

DİĞER HABERLER
İŞGÜCÜ KITLIĞI BÜYÜMEYE FREN OLMASIN
İŞGÜCÜ KITLIĞI BÜYÜMEYE FREN OLMASIN

Türkiye’de en fazla ‘açık iş’ sanayide, en çok aranan eleman konfeksiyon makine işçisi.

TOPRAKLARI İŞLEME DÜZENİNİ SORGULAMALIYIZ
TOPRAKLARI İŞLEME DÜZENİNİ SORGULAMALIYIZ

Kalkınma üzerinde çalışanların ortak görüşlerinden birini şöyle özetleyebiliriz: Elinin menzilindeki kaynaklarını etkin ve verimli kullanamayan toplumlar, dışardan sağlanacak kaynakları da gerektiği gibi değerlendiremez.

1 MAYIS’TA GAZZE İÇİN DE MEYDANA
1 MAYIS’TA GAZZE İÇİN DE MEYDANA

Filistin Sendikalar Konfederasyonu, 1 Mayıs’ta tüm dünya emekçilerini İsrail işgali altındaki Gazze için meydanlara inmeye çağırdı. Açıklamada diğer ülkelerdeki işçilere İsrail’e silah sevkiyatını engelleme çağrısı yapıldı.

ZAM YOK, AÇLIK VAR
ZAM YOK, AÇLIK VAR

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Asgari ücrete temmuzda ara zam gündemimizde yok” dedi.