DAHA ÇOK BİRLİK BÜTÜNLÜK ZAMANI
TEKEL işçilerinin Ankara´da Türkİş önünde sürdürdükleri mücadele 72 günü geride bıraktı. Başkentin ortasında çadır yaşamı, eylemler, açıklamalar, ziyaretler, konuşmalar, ne olduğu ne olacağı üstüne uzun tartışmalar, kısacası 24 saati mücadeleyle dolu, katılanları etkileyen, değiştiren, dönüştüren bir 72 gün geride kalan.
TEKEL işçilerinin Ankara’da TÜRK-İŞ önünde sürdürdükleri mücadele 72 günü geride bıraktı. Başkentin ortasında çadır yaşamı, eylemler, açıklamalar, ziyaretler, konuşmalar, ne olduğu ne olacağı üstüne uzun tartışmalar, kısacası 24 saati mücadeleyle dolu, katılanları etkileyen, değiştiren, dönüştüren bir 72 gün geride kalan.
Şimdi mücadele kritik bir aşamada! Bir yanda, 4-c’ye razı olanlar için süre 2 Mart 2010 günü doluyor ve işçiler, 4-c statüsünde çalışmayacaklarına dair ısrarlarını sürdürüyorlar. Öte yandan bu sürenin dolması yaklaştıkça işçilerin Danıştay’ın bir an önce karar vermesi gerektiğine dair beklentileri de artıyor. "Şimdi, bu kritik aşamada ne yapmak gerektiğini" tartışan sadece TEKEL’in önünde eylem içinde olan işçiler de değil.
Başta TEKEL’le dayanışan işçi ve emekçi kesimler olmak üzere, az çok emek mücadelesi kaygısı güden herkes için TEKEL işçisini ve sendikalarının ne yapacağı ne karar vereceği son derece önemlidir. Ama bu kritik aşamada, beklenmedik bir gelişme de oldu! Türk-İş Genel SEKRETERİ ve TEKGIDA-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türker, Türk-İş’teki görevinden istifa ettiğini açıkladı. İstifa haberi duyulunca herkesin aklına; dört konfederasyonun, topu TEKGIDA-İŞ ve TEKEL işçisine atarken kendilerini olayın dışına alan kararına tepki göstererek Türkel’in Türk-İş’teki görevinden istifa ettiği geldi! Ancak kısa süre sonra öyle olmadığı, Türkel’in istifa gerekçesi olarak; dört konfederasyonun son toplantısını arkasından kararlarının açıklanması sırasında bazı işçilerin "Kumlu ve Türk-İş’iprotesto etmesi"ri öne sürdüğü belirtildi.
Ama dün, bir internet sitesinde Türkel’in, istifasının "tek nedenin olmadığı" ve "TEKGIDA-İŞ Başkanlığından değil Türk-iş Genel Sekreterliği’nden istifa ettiği"ne dikkat çekmesi, Türkel’in istifasının Türk-İş’le de ilgili olduğu, hatta bu gerekçenin daha önemli olduğu tezlerini güçlendirdi. Şimdi burada, Türkel’in tepki gösterdiği protestoyu kim yapmıştır, bu protestoyu kim kışkırtmıştır gibi şeylere girmek yersizidir.
Ama şu tartışılmazdır ki; mücadelenin bu geldiği aşamada, bu mücadelenin buraya kadar gelmesinde birinci dereceden sorumluluğu olan Türkel’in mücadelenin başında olmasını gerek TEKEL işçileri, gerekse olup biteni izleyen bizler elbette ki istiyoruz. Ve elbette sadece TEKGIDA-İŞ değil, Türk-İş’te de Türkel’in olmasının emek mücadelesinde Türk-İş’in daha ileriden katılmasında da önemli bir etkisi olacağını herkes bilmektedir.
Mücadelenin böyle, gerek TEKEL işçilerinin mücadelesinin kritik bir safhaya girdiği, gerekse genel olarak emek mücadelesinin her an genellesebilme özelliği taşıdığı bir dönemde Türkel’in TÜRK-İŞ ‘te olması önemli olacaktır. Hele de dört konfederasyonun aldığı kararda, "TEKGIDA-İŞ ve TEKEL işçisi hangi kararı alırsa biz de onların kararını uygulayacağız"dedikleri göz önüne alındığında, TEKGIDA-İŞ ve TEKEL işçilerinin emek mücadelesini ilerlemesi için en doğru kararı alması son derece önem kazanmıştır. Böyle bir kararın en iyi biçimde çıkması; bu mücadeleye en büyük emeği vermiş, mücadelede gerçek bir cesaret örneği göstermiş TEKGIDA-İŞ Genel Başkanı Türkel’in etkisi, görüşü, değerlendirmesi olmadan çıkması elbette çok zordur.
Bize gelen haberlerden açıkça anlaşılmaktadır ki, TEKEL işçileri, başkanlarının, böyle bir aşamasında başlarında olmasını istemektedir. İşçiler, böyle söylüyorlar; ama emek mücadelesinden yana herkes de böyle düşünmektedir. Ve emek cephesinde herkesin dileği, Türkel’in ordusunun başında mücadeleyi sürdürmesidir. Türkel’in iki gün aradan sonra işçi çadırlarına yeniden dönmesK*), elbette ki TEKEL işçisinin de onların mücadelesine destek vermeyi isteyen tüm emek cephesinin, sorumluluklarına daha büyük bir şevkle sarılmasına vesile olacaktır; olmalıdır. Çünkü süreç daha da zorlaşarak ilerleyeceği, daha çok birlik bütünlüğe ihtiyaç duyulacak bir aşamaya gelmiştir. (*) Bu yazı yazıldığında, Türkel’in çadırlara dönmesi ve şube başkanlarıyla bir toplantı yapması bekleniyordu.