CUMHURİYETİN TEMEL TAŞI KADIN VE ÇOCUK
Şimdi gündem yoğun ve ülkemizin de, komşularımızın da ve hatta ABD´nin de varlık yokluk savaşının verildiği günler.
Şimdi gündem yoğun ve ülkemizin de, komşularımızın da ve hatta ABD’nin de varlık yokluk savaşının verildiği günler. Ama ben bu hafta peşpeşe yaşadığımız, çoğumuzu derinden etkileyen ama gündemin içinde yine kaybolup giden bir konuya değinmek istiyorum.
Günlerdir gazetelerde, televizyonlarda ve sosyal medyada çocuk istismarıyla ilgili haberler yer alıyor. Açık söylüyorum hiçbirisini tam okumadım, daha doğrusu okuyamadım. Çocuk ve kadın, cumhuriyet yasalarıyla ve toplumsal bilinçle koruma altına alınmıştı. Ancak bugün toplumsal çürümenin ve yozlaşmanın en ağır şekilde çocuklan ve kadınlan etkilediğini görüyoruz. İnsan aklının alamayacağı ve kabul edilmesi mümkün olmayan çirkinlikleri çocuklarımıza nasıl yapar olduk?
Çocuk işçiliği bile kabul edilemez olması gerekirken, 9 aylık bebeğe tecavüzlerin yaşandığı, tecavüz edilen çocukların kendi ebeveynleri tarafından katledildiği bir ülke haline nasıl geldik ve böylesi bir durumda hayatla, yaşadığımız coğrafyayla ve ülkemizle ilgili hangi konuda daha duyarlı olduğumuzu söyleyebiliriz.
Devlet, korumak ve yetiştirmekten sorumlu değil ise suç işleyenlere gerekli yaptırımlar zamanında uygulanmıyor ise caydmcı cezalar hayata geçirilmiyor ise ve eğer aile içi ve dışı her türlü şiddete karşı çocuklar ve kadınlar koruma altına alınamıyor ise o zaman ne yapacağız? Devlet işte burada hayati derecede önemli.
Bir de istismarın nereden ve kime geldiğiyle ilgilenenler var ki, onlar iyice şirazeyi kaydırmış durumdalar. Eğer saldırıya ve tacize uğrayan kadın Kürt değilse alanlara çıkıp açıklama yapmaya gerek yok. Keza çocuk da öyle. Hatta bir dönem işçiler için bile Kürt olma ayrımı yapıldı. Üstelik bunları Kürt sorununa sözde çözüm arayanlar yaptı. Şimdi bu ekip, TSK’nın Cerablus operasyonuna saldırmakla meşgul. İnsanca yaşamın içerisine tecavüze uğrayan çocuklar, töre diye öldürülen kadınlar girmiyor. Ama onlar herhangi bir askeri operasyondan dolayı ölürlerse katil, ordu ve devlet oluveriyor. Oysa emperyalizmin kirli ellerinin en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya dokunduğunu, kadın ve çocukları ise kurban seçtiğini örtbas etmede çok hünerliler. Çocukları canlı bomba yapanlar da, töreye ve geri kalmışlığa kurban edenler de aynı kumaşın ürünleri. Devlet kurum ve kuruluşlarıyla, yasalarıyla olmazsa çocuklar ve kadınlar orman yasalannın hüküm sürdüğü, güçlünün istediğinin olduğu silahların kural koyduğu bir dünyada daha çok tecavüze uğrar ve öldürülürler.
Irak’ta hâlâ patlayan bombalar en çok çocuklann canını alıyor. ABD Irak’ı dağıttığı günden beri kadınların ırzına geçiliyor. Oysa Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve sonraki yıllarında en değerli olan çocuk ve kadındı. Biz yine aynı aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı Atatürk’ün devrimlerine sanlarak sağlayabiliriz. Esir alınan düşman askerine bile dünyaya örnek bir tavır sergileyen milletin bugün kendi askerine, çocuklarına, kadınlara karşı tavrı bizim kültürümüzün bir sonucu olamaz.
Türkiye emperyalizm eliyle itildiği bu ortaçağ karanlığından çıkmak zorunda. Biz çocuklarımızın bilimde, sanatta, sporda kazandığı başarılarla övünmeliyiz. Kadınlann siyasette, iş hayatında temsil oranlanyla örnek olmalıyız. İlk kadın pilot, ilk kadın tiyatrocu gibi örneğini çoğaltabileceğimiz aydınlanma günlerini yeniden yaşamak mümkün. Yeniden kuracağımız cumhuriyetin temel taşı, çocuk ve kadın olmalı. Ve inanıyorum ki güzel günler göreceğiz.