CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞİYOR!
Dünya Ekonomi Forumu 12 Ekim günü “2010 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği” raporunu yayımladı.

Ricardo Hausmann (Harvard Üniversitesi), Laura D. Tyson (Kaliforniya Üniversitesi-Berkeley) ve Saadia Zahidi (Dünya Ekonomik Forumu) tarafından hazırlanan toplam 334 sayfalık bilimsel rapor, 134 ülkede kadının durumunu şu dört alt başlıkla inceliyor: Ekonomiye katılım ve fırsat olanağı; eğitim alma süreci; sağlık ve yaşam koşulları ve siyasal güç edinme. Ülkeler, kadınların bu değişkenler bağlamındaki durumuna göre sıralanıyor.
Kadınların durumunun erkeklere en yakın olduğu, yani, kadın-erkek eşitsizliğinin en az olduğu ülkeler ilk sıralarda; eşitsizliğin aşırı boyutlara ulaştığı, uçuruma dönüştüğü ülkeler de listenin son sıralarında yer alıyor.
Sıralama, kadın-erkek eşitliğinin en ileri düzeyde olduğu İzlanda ile başlıyor; Norveç 2’nci sırada yer alıyor. Bunları Finlandiya ve İsveç izliyor.
Türkiye, 2010 sıralamasında, 134 ülke arasında 126’ncı, farklı bir anlatımla, sondan sekizinci sırada. Kısacası Türkiye, dünyada kadın-erkek eşitsizliğinin en aşırı boyutlara ulaştığı, cinsiyet uçurumunun en geniş olduğu ülkelerden biridir.
Türkiye’den daha eşitsiz durumda olan ülkeler, aşağıya doğru sırasıyla, yalnızca Fas, Benin, S. Arabistan, Fildişi Sahili, MALİ, Pakistan, Çad ve Yemen’dir. Mısır, Suriye, İran, Umman, Etiyopya, Ürdün, Cezayir, Nijerya, Katar ve Lübnan, sıralamada Türkiye’nin üstünde yer alıyor!
Ekonomi, eğitim, sağlık ve siyaset bileşenlerinin ortalaması Türkiye’yi 126’ncı yapıyor.
Ayrıntıya bakıldığında çok daha olumsuz bir durum var. Türkiye, kadının ekonomiye katılma ve ekonomide fırsat olanağı sıralamasında 134 ülke arasında 131’incilikle daha da aşağılardadır. Sondan sekizinci değil, dördüncüdür. Dünyanın 134 ülkesi arasında yalnızca S. Arabistan, Pakistan ve Yemen’de kadının ekonomideki yeri Türkiye’den daha geridir.
Ekonomiye katılma, kadının özgürleşmesinin temelidir. Türkiye’de toplumsal yapı, kadını ekonomik faaliyetlerin dışında tutuyor.
Rapora göre 2010’da eğitim, sağlık ve siyaset göstergeleri göreli olarak ekonomiden daha iyi; Türkiye bunlara göre sırasıyla, 109’uncu, 61’inci ve 99’uncu sıralarda yer alarak yine de yeterince kaygı verici bir durum sergiliyor.
Önemli bir nokta daha var. Rapor, yalnız 2010 değerlerini içermiyor; ülkelerin, anılan raporun ilk yayımlandığı 2005 yılından bu yana, yani, son beş yıl boyunca sıralamalardaki yerlerinin değişimini de veriyor.
Son beş yılın sıralamalarına göre Türkiye nasıl bir değişim geçirmiş? Türkiye 2006 dünya sıralamasında 105’inci sırada yer alıyor; 2007’de 16 sıra birden gerileyerek 121’nciliğe düşüyor; 2008’de 123’üncü; 2009’da da gerilemesini sürdürerek 129’uncu sırada yer alıyor.
Oysa, raporun kapsadığı 2006 ve sonrası Türkiye ekonomisinde büyümenin göreli olarak yüksek olduğu bir dönemdir. Ekonominin hızla büyümesine karşın, kadının ekonomideki yeri güçlenmiyor.
Türkiye’de yıllardır pompalanan bir görüş var. Bu görüşe göre, ekonomi geliştikçe kadının ekonomiye ve buradan siyasete ve diğer toplumsal etkinliklere katılması da artacaktır. Raporun bulguları bu görüşün hiç de doğru olmadığını kanıtlıyor. Aynı raporda, yüksek gelirli ülkeler grubunda yer almalarına karşın, S. Arabistan, Umman, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri, kadın-erkek eşitliği endeksinin en alt sıralarında yer alıyor. Bu ülkelerde kişi başına gelirin yüksekliği, kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yetmiyor!
Rapor, kimi yayın organlarında hiç yer almadı; kimi yazı ve yorumlarda da bilimsellikten tamamıyla uzak bir anlayışla, yazarlarının üstün bilimsel nitelikleri görmezlikten gelinerek “bilimsel olmadığı” vurgusuyla konu edildi. Bu önemsizleştirme, tek başına, bu toplumun kamuoyu oluşturan kesiminin kadın sorununa nasıl şaşı baktığının en somut kanıtıdır.
Türkiye yıllardır beyinsel enerjisinin çok büyük bir bölümünü türban tartışmalarına harcadı, harcıyor. Kamuoyu oluşturan çevreler, kadının, ekonomi başta olmak üzere, eğitimde ve siyasette toplumsal yaşama daha çok katılması için çabalamadı, çabalamıyor; bunun yerine yıllardır ülkenin türbana daha çok bürünmesi için var gücüyle uğraşmak yolunu seçerek bir büyük tarihsel yanlışı besliyor ve büyütüyor.
İngilizce metni www.weforum.org adresinde bulunabilecek olan bu bilimsel rapor bir kez daha kanıtlıyor ki Türkiye’de toplumsal cinsiyet uçurumu giderek genişliyor, kadın özgürleşmiyor! Günbegün özgürlüğünü yitiriyor!
CUMHURİYET – YAKUP KEPENEK