Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Mayıs 2012
CİNAYET EKONOMİSİNİN REKABET ANLAYIŞI

Kısacası rekabet dediğimiz şey ´cinayet ekonomisi´… Tersten de söyleyelim… ´İşçi kanı´ üzerinden yürüyen üretim sürecini ölümsüz bir zemine taşımamız, ölümlerin önüne geçmemiz halinde dış âlemle ´rekabet´ edemeyeceğimiz söyleniyor… Bu kadarı çok fazla değil mi?

CİNAYET EKONOMİSİNİN REKABET ANLAYIŞI

Kısacası rekabet dediğimiz şey ‘cinayet ekonomisi’… Tersten de söyleyelim… ‘İşçi kanı’ üzerinden yürüyen üretim sürecini ölümsüz bir zemine taşımamız, ölümlerin önüne geçmemiz halinde dış âlemle ‘rekabet’ edemeyeceğimiz söyleniyor… Bu kadarı çok fazla değil mi?

Türkiye ile AB arasında, AB ülkelerinin bloke etmediği, açılabilir nitelikte üç başlık kaldı: Türkiye ‘Kamu İhaleleri’, ‘Sosyal Politikalar ve İstihdam’ ve son olarak da ‘Rekabet’. İşte Babacan’ın, " Biz de kalan üç başlığı açmak istemiyoruz" dediği başlıklar bu üçü…

Ali Babacan, "Kalan üç başlığı açmak istemiyoruz" dedikten sonra, bu durumun gerekçesini "Türkiye’nin rekabet gücünü kaybetmemesi’ olarak açıkladı ve sonra şöyle devam etti: "2 yıldır hiçbir başlık açmıyoruz. 33 başlıkta 13’ünü açtık. 13 başlığın bir kısmını Kıbrıslı Rumlar, bir kısmını Fransa bloke etti. 3 başlık kaldı. AB’nin politik olarak engellemediği bu üç başlığı da ekonomik programımızı ve dünyadaki rekabet gücümüzü engelleyeceği için biz açmak istemiyoruz."

Bu başlıkların müzakereye açılmasının ‘dünyadaki rekabet gücümüzü engelleyeceğini’ duyunca meraklandım. Önce Rekabet Politikası’na göz attım. ‘Avrupa Birliği Rekabet Politikası ve bunu oluşturan müktesebatın temel amacı üye devletlerde faaliyet gösteren ekonomik aktörlerin eşit koşullarda rekabet edebileceği bir iç pazarın oluşumunu sağlamaktır.

Avrupa Birliği, rekabet politikası yoluyla piyasa ekonomisinin tüm mekanizmalarıyla sağlıklı işleyebilmesini temin etmek üzere rekabetin hukuka aykırı şekilde sınırlandırılmasını engelleyici kurallar getirmiştir. Bu kurallar, temel olarak iç pazarda rekabetin bozulmamasını sağlayan bir sistem oluşturmaktadırlar. ‘

Sonra Kamu Alımlan’na geçtim. Faslın kapsamı şöyle tanımlanıyordu: ‘Kamu alımları ile ilgili AB müktesebatı şeffaflık, eşit muamele, serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin genel ilkelerin yanında, Avrupa Birliği çapında kamu kuruluşlarının yaptığı ve belirli eşik değerin üzerinde kalan yapım işi, hizmet alımı ve tedarik ihalelerinde ortak özel usullerin uygulanmasını ve ihalelere yönelik şikâyet ve inceleme ile ilgili kuralları düzenlemektedir.’

Bunların hepsinin bir vatandaş olarak çok lehime olduğunu bir kez daha gördüm… O nedenle devlet adına yapılan açıklamayı hiç anlamadım.

Hemen ardından ‘Sosyal Politika ve İstihdam’ bölümünü açtim. Orada da önce fasıl ile ilgili genel bilgileri okumaya başladım. Çünkü ilk paragraf faslı açıp kapamamız halinde ne gibi kazançlarımız olacağım tanımlıyordu:
a) İstihdamın artırılması,
b) Çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi,
c) Uygun seviyelerde sosyal koruma sistemlerinin oluşturulması,
d) Sosyal ortaklarla diyalog tesis edilmesi,
e) Sürdürülebilir bir istihdam yapısı için insan kaynaklarının geliştirilmesi, Sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele edilmesi,
h) Kadın ve erkekler için eşit fırsatlar sağlanması…

Durun bitmedi… Başka alt hedefler de var…
a) İş hukuku,
b) İş sağlığı ve güvenliği,
c) Kadın ve erkek arasında eşit muamele,
d) Ayrımcılıkla mücadele,
e) Sosyal diyalog,
f) İstihdam,
h) Sosyal içerme,
g) Sosyal koruma…

Bu hedeflerden uzaklaşmak bizim ‘rekabet gücümüzü’ artırıyormuş. Sosyal Politika ve İstihdam Faslı’nın müzakerelere açılabilmesi için 19 Ocak 2007’deki Almanya dönem başkanlığında iki adet açılış kriteri bildirilmişti.

Bunlardan ilki, sendikal hakların AB standartları ve ilgili ILO Konvansiyonları ile uyumlu olmasının sağlanmasrydı. Müzakere ikinci açılış kriteri ise tüm işgücünün yararı için bu faslın kapsamındaki alanlarda yer alan AB müktesebatının aşamalı olarak iç hukuka aktarılması, uygulanması ve yürütülmesini içeren bir eylem planının Avrupa Komisyonu’na sunulmasıydı.

Birinci açılış kriterine ilişkin olarak, sendikal hakların AB standartlarıyla uyumlu olmasının sağlanması amacıyla iki adet kanun taslağı hazırlanmıştı ne var ki bunlardan Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı hala TBMM Genel Kurul gündeminde beklemekte…

Özetle, sendikal haklar AB standartları ve ilgili ILO Konvansiyonları ile uyumlu olmadığı için Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ‘kara listesinde’ yer almakta…

Kara listeden daha korkuncu her gün bir yenisi yaşanan kara ölümler… İş kazaları… Kayıt dışı oldukları için hiçbir haklan bulunmayan işçilerimizin yanarak ölmesi, avaz avaza bağırarak boğulması, 16 yaşında heyelan alnnda kalması, Sosyal Politikalar ve İstihdam Faslı’nın gereğini yapmamaktan kaynaklanıyor…

Kısacası rekabet dediğimiz şey ‘cinayet ekonomisi’… Tersten de söyleyelim… ‘İşçi kanı’ üzerinden yürüyen üretim sürecini ölümsüz bir zemine taşımamız, ölümlerin önüne geçmemiz halinde dış âlemle ‘rekabet’ edemeyeceğimiz söyleniyor… Bu kadarı çok fazla değil mi?

DİĞER HABERLER
COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Coca Cola İçecek arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI MART AYINDA AZALDI
ÜCRETLİ ÇALIŞAN SAYISI MART AYINDA AZALDI

Ücretli çalışan sayısı martta aylık bazda yüzde 0,1 azalırken yıllık bazda yüzde 2,6 arttı.

ESKİDEN İŞÇİLER NASILDI?
ESKİDEN İŞÇİLER NASILDI?

Benim işçilerle doğrudan ilişkim 1972 yılında başladı. “Eski işçi” dediğimde benim bildiklerim bu yılların işçileridir. Ancak tabii ki daha öncenin işçileri de, “iyice eski işçiler” de var.

FRİTO LAY’DE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
FRİTO LAY’DE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Frito Lay arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.