Devletleri devlet, milletleri millet yapan, ortak ekonomidir; hayatı yaratan, feodal ilişkileri, kapalı ekonomileri parçalayan, toplumu kaynaştıran işçi sınıfıdır; sınırları ve güvenliği koruyan silahlı kuvvetlerdir ve tarihsel bilinç ve güçlü devlet hedefiyle yöneten önderliktir.
Birini çekerseniz o devlet çöker, millet dağılır.
Diğer üçü hakkında toplumda farkındalık olmasına rağmen, işçi sınıfının önemi hakkındaki bilinç yeterli değil. Aydınlarımızın büyük kısmı bile bu durumda ne yazık ki.
Oysa Marksist olmak, sosyolog ya da tarihçi olmak da gerekmiyor. Yakın dönem olayları, dikkatli gözler için büyük derslerle doludur.
Bakın işçi sınıfının önderlerinin ele geçirildiği ülkelere, hemen hepsi emperyalizmin oyuncağı olmuştur.
Şili’deki kamyoncuları hatırlayın. Allende’nin asılmasına yol açan Amerikan darbesine taşları döşeyen kamyoncuları…
Polonya’nın liman işçilerini hatırlayın. Başlarındaki Walesa’yı hatırlayın. Toplumcu devlet, işçinin devleti işçilerin eliyle yıkıldı, Amerika’nın savaş karakolu yapıldı. Walesa’nın da emperyalizmin devşirdiği diğer işçi önderlerinin de sesi kesildi karakol sonrası ve çıkmadı bir daha.
Romanya’da ayaklanma zincirinin başındaki madencileri hatırlayın. Çavuşeskular kurşuna dizildikten sonra, madencilerin de diğerlerinin de eylemleri bıçakla kesilmiş gibi durdu.
Türkiye’nin yakın tarihine bakın. İşçi sınıfının başına gelen bütün musibetlerde emperyalizmin rolünün olması anlamlı değil midir?
– Satılacak kurumları tek tek isimle bildiren emperyalistlerdi.
– Hem satılacak olanlardan, hem satılmayanlardan ne kadar işçi azaltacağını, sayı veya oran vererek emreden emperyalistlerdi.
– Devletin yatırımdan ve üretimden elini çekmesi emperyalistlerin emri idi…
– Emeklilik yaşının uzatılmasını emperyalistler istedi.
– Emekli maaşlarının düşürülmesini emperyalistler istedi.
– Kamuda ihaleciliğin esas olmasını emperyalistler istedi.
– Taşeron sistemini hortlatan, yayılmasına sebep olan emperyalistlerdi.
– Esnek çalışmanın yayılması emperyalistlerin emriydi.
– “Çalışma hayatında katılıkların giderilmesi” adıyla başlatılan kölece çalışma biçimleri emperyalistlerin eseri idi.
– Özel istihdam bürolarının kurulması ve faaliyet izni, emperyalistlerin emri idi…
– Bireysel Emeklilik Sistemini emperyalistler emretti.
Hükümetler birbirleriyle yarış içinde yerine getirdiler, işçi sınıfını köleleştiren bu emirleri… Büyük kısmını da uzun süre hükümette olan AKP yaptı.
Durup düşünmediler, emperyalistler işçimizi neden köleleştirmek istiyor?
Köleleştirme emirlerinin, Türkiye’nin parçalanmak istenmesi ile aynı dönemde oluşunun sebebini oturup düşünmediler.
PKK’nın, etnik sendikalar oluşturma niyetini kongre kararı haline getirmesini de düşünmediler.
Emperyalistlerin sendikalara ve işçi önderlerine oluk oluk para akıtmasının, özel eğitimlerden geçirmesinin sebebini düşünmediler.
Emperyalizm çağında, en önemli sınıfın işçi sınıfı olduğunu, işçi sınıfını dağıtıp parçalamadan, önderlerini ele geçirmeden toplumların, devletlerin çökertilemediğini göremediler.
“BOP Eşbaşkanıyız” diye övünüyor, FETÖ ne isterse veriyor, PKK’ya açılım üstüne açılım yapıyorlardı.
Şimdi durum değişti. FETÖ, PKK tepeleniyor artık. Amerika’nın sınırımıza 3.000 TIR silah yığdığı, Barzani referandumunun ulusal güvenliğimize tehdit olduğunu Cumhurbaşkanı, Başbakan söylüyor artık.
O halde işçi sınıfının yapısıyla da oynamayacaksınız. İşçi sınıfını birey haline getirirseniz, emperyalistler de bölücülük de bayram edecektir. Dışarıdan yıkılamayan kaleler içeriden teslim alınmaya çalışılır, biliyorsunuz. Aklımızı başımıza alalım.
Taşeron işçilerinin kadro talebini, taşeron işçilerini daha beter sömürmek için fırsata çevirmeye kalkmayın. Düşmanı sevindirmeyin. İşçi sınıfının yapısıyla, ülkenin çimentosuyla, toplumun en vatansever sınıfının morali ile oynamayın beyler!
Sınırda 3.000 TIR silah varsa, çimentodan çalmayacaksınız. İşçi sınıfını köleleştirmeye, bireyleştirmeye, her türlü suistimale açık hale getirmeye kalkmayacaksınız.
Not: Dün yazımdaki yorumuma bugün açıklık geldi. Başbakan’ın Türk-İş’i ziyareti sırasında TOBB ve TESK Başkanlarının varlığı, taşeron işçilerle ilgili değildir, Barzani referandumu, sendika ve meslek örgütlerince görüşülmüştür.