42 milyon dönüm arazinin tarım alanı olarak kullanılamadığını kaydeden Sındır, şöyle konuştu: "Bunların az bir kısmı konut alanlarına dönüştü. Bir kısmı madencilik ya da sanayi faaliyeti nedeniyle endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri gibi çeşitli nedenlerle tarım alanı tanımının dışına çıktı. Büyük bir kısmı ise boş yani ekim ve dikim yapılmıyor. Çiftçi bırakmış gitmiş. Çoğunlukla da üretim girdi maliyetleri yüksek olduğundan. Ürünü de hasat sonrası fiyat olarak tatmin edici değil. Nedeni ise ürün fiyatları tüccarın ve aracıların kontrolsüz piyasa koşullarına mahkûm olması. Yok pahasına adeta, kredi borçlarımı ya da kredi borçlarımın faizini ödeyeyim diyen üretici zarar ediyor. Sanayicinin zararına üretim yapabildiğini girebilir misiniz? Finans rezervi varsa yapar, onun dışında iflas eder zaten. Çiftçide bu da yok. O nedenle araziler boş kalıyor." 

 

Sındır, sözlerini şöyle tamamladı: "Konuştuğum birçok üretici, ‘Bir insan yaptığı işten soğuduysa o işi yapmaz’ diyor. Çiftçi artık, ‘tarlaya, bahçeye gitmekten soğudum’ diyor. O kadar emek harcıyor karşılığında hiçbir şey alamıyor. Üretmek ve para kazanmak mutluluk verici. Çiftçinin böyle bir durumu yok, tarımın meselesi bu. Tarımın meselesi aslında politikasızlık. Tarımı kalkındıracağım iradesi yok. Bütçede tarıma ayrılan paya bir bakın anlarsınız. Ancak sanayiciye çalıştırdığı sigorta ücretlerini bile devlet üstleniyor. Böyle bir destek tarımda yok. Türkiye’de hayvancılığı geliştirmek gerekiyorsa kalkıp canlı hayvan ithalatı yapıp arzı bitiriyorlar. Hayvancılığı bitiriyorlar. Et ithal ediyor hale geldiyse Türkiye artık pes."