Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
19 Ocak 2015
ÇAYKUR’DA “32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN” YETKİ TİYATROSU

TEKGIDA-İŞ Sendikası’nın sürdürdüğü ÇAYKUR yetki savaşının geçmişi 2008 yılı ortalarına dayanmaktadır.

ÇAYKUR’DA “32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN” YETKİ TİYATROSU

TEKGIDA-İŞ Sendikası’nın sürdürdüğü ÇAYKUR yetki savaşının geçmişi 2008 yılı ortalarına dayanmaktadır.

 
ÇAYKUR’u 50 yıllık sendikasından ne yapıp edip koparma niyetiyle yola çıkan Hükümet ve Öz Gıda-İş operasyonu, 2015’in başlarına gelindiğinde hala devam etmektedir. Özet olarak yaşananları bir hatırlatmak gerekirse;
 
2008 yılında, önce TEKGIDA-İŞ üyelerini tehdit, sürgün gibi baskı yöntemleriyle sendikalarından istifa ettirme kampanyasıyla başlayan tezgah, 01.01.2009 tarihinde başlayacak yeni toplu iş sözleşmesi döneminin 120 günlük yetki sürecine girilmesi ile başka bir boyuta ulaşmıştır.
 
Aylar boyu süren şiddetli baskı ve partili, işveren ve sendika terörüne rağmen işçi çoğunlukla TEKGIDA-İŞ’ten vazgeçmemiş 1 Ocak 2009’dan önceki 120 günlük döneme TEKGIDA-İŞ çoğunluğu ile girilmiştir.
 
Ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratları görev suistimali yaparak hukuki ve fiili gerçekliği ters yüz etmiş ve Öz Gıda-İş lehine çoğunluk tespiti yaparak yaklaşık 4 yıl sürecek bir yargı sürecinin başlamasına neden olmuştur. Bu arada ÇAYKUR işçileri sözleşmesiz kalmış, bu dönem boyunca sözleşme haklarından eksik yararlandırılmışlardır.
 
TEKGIDA-İŞ’in kaçınılmaz bir şekilde içine sürüklendiği bu yargı süreci esnasında ortaya çıkan gerçek şu olmuştur: Bakanlık sahte üyeliklerle, ölmüş, işten ayrılmış işçilerin üyelikleriyle Öz Gıda-İş’in üye sayısını çoğaltmasına göz yummuş, elinde işin gerçeğini tespit edebilecek bütün teknolojik imkanlar varken bundan kaçınarak sahteciliğe ortak olmuştur.
 
Gereksiz itirazlarla, çeşitli oyalama taktikleriyle uzatılan davada Mahkeme tüm bu sahteciliği görerek TEKGIDA-İŞ lehine karar vermiş, ancak ortaya çıkan hukuki duruma rağmen Öz Gıda-İş bu kez TEKGIDA lehine yapılan tespite itiraz ederek, davanın yaklaşık 4 yıl gibi bir süre uzamasına yol açmıştır. 
 
Ancak sonuç değişmemiş ve en nihayetinde de TEKGIDA-İŞ’in yetkili olduğu mahkeme kararı ile saptanmış ve hak ettiği belge kendisine teslim edilmiştir.
 
 
TEKGIDA-İŞ yetki belgesine istinaden o dönem geçerli olan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu çerçevesinde işveren sendikası KAMU-İŞ’i görüşme masasına çağırmış, ancak müzakere sürecinde bu kez de sendikasına üye olmayan işçilere sözleşme haklarının eşit şekilde ödenmesine rıza göstermesi baskısı ile karşı karşıya bırakılmıştır.
 
Yıllarca sendikası için tüm baskılara direnen, yoksunluklara göğüs geren üyelerine büyük bir haksızlık olacağı inancıyla TEKGIDA-İŞ bu öneriyi reddetmiş ve bunun üzerine müzakere süreci tıkanmış ve grev kararı ile grev uygulaması kararı alma noktasına kadar gitmiştir.
 
TEKGIDA-İŞ 22 Nisan 2013 tarihinde grev uygulama kararı almış ancak bu kez de işverenin grev kırıcılığı ile karşılaşmıştır. Mevsimlik işçilerin gerçek kampanya döneminden bir ay önce yapılacak iş olmadığı halde erken işe çağrılması zaten ekonomik güçsüzlük içerisinde olan işçilere cazip gelmiş ve çoğunlukla greve iştirak etmeyerek grevin etkisiz kalmasına yol açmışlardır.
 
ÇAYKUR yetki tiyatrosunun böylece yeni bir perdesi daha açılmıştır.
 
Mahkeme kararı ile kaldırılmadığı sürece grev kararının geçerli olmasna ve bu süreç tamamlanmadığı için yeni yetki işlemlerinin başlatılmasının mümkün olmamasına rağmen, Bakanlık yargı yetkisini kullanarak ÇAYKUR’da çoğunluğun Öz Gıda’ya ait olduğuna karar vermiş usulsüz olarak bu sendika lehine yetki tespiti yapmıştır. 
 
Başka bir ifadeyle Sendikamızın sürdürmekte olduğu ve henüz tamamlanmamış bir toplu iş sözleşmesi süreci vardır, dolayısıyla sendikamızın yetki belgesi hükmünü kaybetmiş değildir. Sendikamızın yetkisi hükmünü devam ettirirken bir başka sendikayı bu işyerinde yetkili kılmak da açıkça Kanuna aykırıdır. Nitekim, TEKGIDA-İŞ’in 2010 tarihli yetki tespiti müracaatına da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından aynen bu gerekçeye dayanarak ret cevabı verilmiştir. 
 
Daha da önemlisi yasal bir grevin sona ermesi koşulları gerek 2822 sayılı TİSGLK’nun 51. maddesi ve gerekse 6356 sayılı Sendikalar Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 75. maddesinde açıkça belirlenmiştir. Buna göre yasal bir grevin sona erdiği ancak Mahkeme kararıyla belirlenebilecektir. Ortada açılmış bir dava yoktur, böyle bir mahkeme kararı da yoktur ve Kanun bu hususta idari makamlara yani Bakanlığa  karar verme yetkisi tanımamaktadır. Dolayısıyla Bakanlık Anayasal düzen ve ilkeleri de ihlal ederek, yargı erkinin yerine geçip, yetkisiz olarak yargı erkinin gücünü kullanmış var olan grevin sona erdiğine hükmetmiştir.
 
 
Sendikamız bu inanılmaz ve dudak uçuklatan hukuk cinayeti karşısında yasal haklarını kullanarak,  mahkeme nezdinde gereken itirazı yapmıştır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43/5. Maddesi “itiraz, kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur” hükmünü amir olduğu halde, Bakanlık itirazın süresi içinde yapılmadığı gibi (gerçek dışı) bir gerekçeyle Öz Gıda-İş lehine yetki belgesini vermiş ve bu belgeye dayanarak da KAMU-İŞ’le bir gece içinde apar topar sözleşme imzalanarak yürürlüğe konmuştur.
 
Sendikamız, bu kez de imzalanan Toplu İş Sözleşmesi’nin hükümsüzlüğünün tespiti için dava açmak zorunda kalmıştır. Bu davalar süreç içinde birleştirilmiştir ve Rize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/587 Esasında kayıtlı olarak halen derdest bulunmaktadır. Bakanlık da bu davalarda davalı konumundadır.
 
İdare hukukunun genel esasları çerçevesinde, idareyi kamu adına yönetenlerin, bürokratların objektiflik, tarafsızlık ve eşitlik ilkesine riayet etmek kaydıyla işlem yapmaları Anayasal bir yükümlülüktür.
 
Ancak, her nasılsa, sendikamız ve özellikle Öz Gıda-İş Sendikası söz konusu olduğunda Bakanlık ve bürokratlarınca bu temel hukuki sorumluluk tümüyle askıya alınmış ve unutulmuş görünmektedir. Aslında açıkça suç işlendiği de ortadadır.
 
Ne yazık ki geçmişte tamamıyla bilinçli ve kasıtlı olarak yapıldığına inandığımız yanlış işlemin sorumluları hakkında yaptığımız suç duyurusu, Bakanlığın soruşturma izni vermemesi nedeniyle örtbas edilmiştir. 
 
Bu arada Bakanlık ve yetkililerinin söz konusu davada yaşananlara binaen sendikamız yetkililerine “bir daha böyle bir utanç yaşanmayacak” şeklinde söz vermelerine rağmen, şimdi  öncekinin benzeri ve hatta daha da utanç verici bir işleme imza atılmış bulunmaktadır.
 
Hukuken geçersiz(bu yönde davası devam etmekte) olan Toplu İş Sözleşmesi’nin yürürlük süresinin 31.12.2014 tarihinde sona ermesi üzerine aynı rezalet yeniden sahneye konmuş görünmektedir.
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yetkiye ilişkin davalar halen devam etmekte olduğu halde 25.12.2014 tarihli ve 23421 sayılı yazısıyla Öz Gıda-İş Sendikası lehine yeniden yetki tespiti yapmıştır. 
 
Sendikamız bu tespit yazısını 6 Ocak 2015 tarihinde tebellüğ etmiş ve 12 Ocak 2015 tarihinde de Görevli Mahkeme olan Rize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/26 Esasına kayıtlı olarak bu tespite itiraz etmiştir. Sendikamızın Avukatı bununla da yetinmemiş 13 Ocak 2015 tarihinde bizzat Bakanlık evrakına kaydettirerek, tespite, usulüne uygun şekilde itiraz edildiğine dair bir dilekçe vermiştir.
 
6356 sayılı Kanun’un 43/5. Maddesine göre Bakanlığın yapması gereken bir tek şey vardır. Yetki işlemlerini durdurmak ve ilgili taraflara (yani TEKGIDA-İŞ ile Öz Gıda-İş’e) yetki işlemlerinin itiraz sonucunun kesinleşmesine kadar durdurulduğuna dair bilgi vermek.
 
Oysa Bakanlık Kanunun bu açık hükmünü yok saymış ve sanki itiraz edilmemiş gibi Öz Gıda-İş’e yetki belgesini vermiştir. Öğrenildiği kadarıyla KAMU-İŞ’le bir oturumda sözleşmenin imzası yoluna gidilecektir. Ücret ve parasal diğer haklar ancak TÜRK-İŞ’le Hükümet arasındaki müzakerelerden sonra belli olacağı ve hali hazırda müzakereler başlamadığı için sözleşmenin tüm parasal hükümlerini bu Protokol hükümlerine atfen düzenleyeceklerdir. 
 
Kabul etmek gerekir ki eğer bir toplumda adalet yoksa, hiçbir kurum, hiçbir birey güvence altında değildir. Adaletin sağlayacağı güven duygusunu tesis etmek de toplum adına yönetme yetkisini elinde bulunduranlardadır.
 
Bizim nazarımızda Bakanlık çok uzun zamandır adalet, Kanun önünde eşitlik ve hukuka uygunluk ilkelerini yok sayarak hareket etmekte, siyasal ya da kişisel çıkar kaygısıyla Öz Gıda-İş’e hamilik yapmakta ve TEKGIDA-İŞ’e karşı hasmane bir tutum sürdürmektedir. 
 
Tüm bu yukarıda saydığımız uygulamalarla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın suç karnesi de şudur:
 
Anayasa’nın Başlangıç, 7, 8,11, 14,129 ve 138. Maddelerini ihlal. 2822 sayılı Kanun’un 51. Maddesi ile 6356 sayılı Kanun’un 75. Maddesini ihlal. 6356 sayılı Kanun’un 42,42,43,44 ve 45. Maddelerini ihlal. 
 
Sorun şu ki; artık Kanun da işlemiyorsa, İdare kanunsuzluğu bir çalışma yöntemi olarak kabul etmişse, keyfilik sıradan bir olay haline gelmişse, “vatandaş olarak, bu ülkenin bir kurumu olarak ne yapmamız gerekiyor, kanuni haklarımızı almak için nasıl bir yöntem uygulamamız gerekiyor” artık bunun cevabını veremez hale gelmiş durumdayız. 
 
ÇAYKUR’da “32 kısım tekmili birden tiyatro” dedik ama anlaşılıyor ki metnin devamı yazılmakta…
 
Saygılarımızla.
 
 
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
 
DİĞER HABERLER
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?

FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!
FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!

Bizler, yani kamuoyu, enflasyonda buzdağının su üstündeki kısmını görürüz. Merkez Bankası ise suyun altında kalan kısmı da görür, görmelidir, zaten gördüğünü de dile getiriyor.