ÇAYKUR’un 60 yıllık tarihinde işçiye ve üreticiye böylesine baskılar uygulayan bir genel müdüre rastlanmadığını kaydeden Tek Gıda İş Sendikası genel başkanı Mustafa Türkel Çaykur genel müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun geçen hafta yaptığı basın toplantısında çok sayıda asılsız iddia ve kamuoyunu yanıltma amaçlı ifadeler kullandığını öne sürerek Sütlüoğlu’nu, Görevi gereği tarafsız olması gereken genel müdürlük koltuğunu unutarak yandaş sendika temsilciliğine soyunduğunu söyledi.

Çaykur’un geçen yıl 70 Milyon TL üzerinde zarar ettiğini kaydeden Türkel, ‘Genel müdür Sütlüoğlu, Çaykur’u Türkiye’nin en büyük şirketleri sıralamasında 54 sıra birden aşağı düşürüp tarihe geçti’ dedi. 

SÜTLÜOĞLU’NUN İKİ ASILSIZ İDDİASI

Sütlüoğlu, yaptığı basın toplantısında toplu sözleşmeyi imzalamayan tarafın Tekgıda-İş olduğunu iddia ederek, akıl almaz bir iddiaya da imza attı ve kamuoyunu yanıltmaya çalıştı. Sütlüoğlu’nun ikinci asılsız iddiası ise işçiye ödenen fark ücretlerinin yandaş sendikanın eseriymiş gibi yansıtmasıydı. Aynı toplantı içinde kendi söylediklerini yalanlayan Sütlüoğlu, açık olarak yandaş sendikanın temsilcisi kimliğine bürünerek, iki sendika arasında taraf olduğunu da itiraf etmiş oldu.
 

Çaykur’da yetkili sendikanın Tek gıda-İş olduğunu saklama ve Çaykur işçisine yapılan ödemelerin yetkisiz bir sendikanın eseri olduğu yalanını gazetecilerin önünde ifade etmesi Sütlüoğlu’nun tarafsız konumunu ihlal ettiğinin açık kanıtıdır.Tekgıda-İş Sendikası olarak Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun ortaya attığı iddiaları ve gerçekleri işçi kardeşlerimizin ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

 

SÜTLÜOĞLU: “Sendika yetkililerine toplu iş sözleşmesinin imzalanması halinde 2008 yılı seviyelerinde kalan sosyal haklardan doğan farkların ödenebileceğini belirttik. Tek Gıda İş Sendikası sözleşmeyi imzalasaydı 2008-2009 yıllarına ait sosyal haklar ödenmiş olacaktı ama bunu kabul etmediler ve grev safhasına gelindi.”
 

TEKGIDA-İŞ: Sütlüoğlu doğru söylemiyor. Toplu sözleşme masasından kaçan Çaykur Genel Müdürlüğü’dür. Grev öncesi gece saat 03.00’e kadar Çalışma Bakanı da dahil herkesle irtibat halindeydik ve masadaki yetkililerin şahitliğinde imza atmaya yanaşmayan taraf bizzat Çaykur Genel müdürlüğüdür. Çaykur’da grevin amaç değil son seçenek olduğunu defaatle ifade ettik ancak Genel Müdürlük toplu sözleşmeye imza atmadığı için yasal bir zorunluluk gereği grevi başlatmak durumunda kaldık. Aksi halde Çaykur işçileri sendika güvencesinden yoksun kalacak ve çok daha uzun sürecek bir belirsizliğe sürüklenecekti.

 

SÜTLÜOĞLU: “İşçilerimiz sağduyulu ve sorumlu davranarak bu greve katılmadılar. Üreticilerimizi mağdur etmediler. Çok huzurlu bir üretim sezonu yaşıyoruz. İşçilerimizi mağdur etmeyeceğimizi onların haklarını vereceğimizi başta söylemiştik.”

 

TEKGIDA-İŞ: İşçiler tehdit edilerek, işlerini kaybedecekleri söylenerek greve çıkmamaları yönünde uyarıldı. Hala sendika değiştirmeleri yönünde telkin ve tehditler sürüyor. Üreticiyi mağdur etmeyeceklerini söyleyenler, randevulu sistemi hazırlıksız olarak uyguladılar ve yarıda kestiler. Üreticilerin çay paralarını bayram öncesi ödemeyerek mağdur ettiler. İşçileri mağdur etmeyeceklerini söyleyenler 5 yıldır işçinin hakkını düşünmeyenlerden başkası değil. Şimdi yandaş sendikaya destek uğruna işçiden yanaymış gibi davranıyorlar.

 

SÜTLÜOĞLU: “İşçilerimi arasında sendika ayrımı yapmayacağımızı da söylemiştik. Tek Gıda iş Sendikası ile yaptığımız görüşmede Öz Gıda İş Sendikası üyelerinin de istifade edebileceğini hep söyledik. Bu noktada da anlaşamamıştık.”

 

TEKGIDA-İŞ: Genel müdür açık olarak yandaş sendikadan yana tavır almıştır. Görevi ve yetkisi olmadığı halde öne sürdüğü yandaş sendikanın çoğunluğu ele geçirdiği yalanı da bunun kanıtıdır. Ayrıca yapılan görüşmelerde yandaş sendika üyelerinin toplu sözleşme şartlarından yararlanması istenmiştir ancak bunun bizim dışımızda iktidarın uygulamaya koyduğu mevzuatlar gereği mümkün olmadığını hatırlattık. Çalışma Bakanlığı da aynı toplu sözleşme görüşmelerinde bunun yasal olmadığını kendilerine açık ve net olarak ifade etti. Bunu bizim istemediğimiz şeklinde yorumlamak ve yansıtmak art niyettir ve işçileri sendikamız aleyhine kışkırtmak amaçlıdır.

 
 

SÜTLÜOĞLU: “Öz Gıda İş Sendikası sosyal hakların verilmesi noktasında bizden talepte bulundu. Bizde sıcak baktığımız üzerinde çalıştığımız bir konuydu. İlgili bakanlıklarla yazışarak böyle bir ödemeyi yapıp yapamayacağımızı sorduk. Öz Gıda iş Sendikası’nın da bakanlıklar nezdin de çalışmaları oldu. Uygun görüşler alındıktan sonra 2009—2010 dönemi değil 2011-2012 dönemini de kapsayacak şekilde sosyal haklardan doğan farkları işçilerimize ödedik.”
 

TEKGIDA-İŞ: Çaykur’da tek yetkili sendika vardır o da Tek gıda-İş’tir. Bu konu Yargıtay ve Çalışma Bakanlığı tarafından tescil edilmiştir. Çaykur Genel Müdürü, konumu gereği iyi bilmesi gereken kanun ve yönetmeliklerden haberi olmasa gerek. İşçilere yapılan tüm ödemeler, Tek gıda-İş Sendikası’nın yetkisindedir. Tek muhatap Tek gıda-İş’tir. Anayasa ve kanunlarla bağlı Bakanlığın aksi davranması suç teşkil eder. Hatırlatırız yetkisiz sendika etkisiz sendikadır. Geriye doğru toplu sözleşme yapma yetkisi Yargıtay kararı gereği sadece ve sadece Tek gıda’da dır. Ödemeler de Tek gıda-İş’in inhisarındadır başka hiçbir kişi ve kurum aksini iddia edemez.

 
 

SÜTLÜOĞLU: “Öz Gıda iş Sendikası bir hayli Tek Gıda iş Sendikasının önünde gözüküyor. Tabii burada tespiti yapacak olan yetkili bakanlıktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki müracaatı yapılmıştır. Bakanlık bunu değerlendirecek ve yetkili sendikaya yetkisini verecektir.”
 

ÖLÜLERİ YANDAŞ SENDİKAYA ÜYE ETMİŞLERDİ

TEKGIDA-İŞ: Sendika üyelik fişleri Genel Müdürlük’te tutulmaz. Çalışma Bakanlığı toplu iş sözleşmesi yetkisini tanımlamadan kimin hangi sendika üyesi olduğu bilgisini kurum ve şirket yetkilileri ile paylaşmaz. Bu bilgi anayasal ve kanunlarla güvence altına alınmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla Çaykur genel müdürü ya yalan söylemektedir ya da anayasal bir suç işlemekte ve ceza yasalarıyla müeyyide altına alınan gizli bilgileri açıklamaktadır.

Keza 5 yıl önce de aynı suçu yandaş sendikayla birlikte işleyerek tarihe geçmiş ve ölüleri yandaş sendikaya üye yazdırarak sahteliği Yargıtay tarafından saptanan bir suça imza atmıştı. Şimdi de kendini Çalışma Bakanı sanarak yetkisi olmadığı halde kimin yetki alacağını tayin etmeye çalışmaktadır.

 
 

SÜTLÜOĞLU: “Yetki tarihinden itibaren de ondan sonrasını kapsayacak toplu iş sözleşmesi imzalanması gündeme gelir. İnşallah bu gerçekleşir. Umarım yeni bir belirsizlik ortamı oluşmaz, işçi kardeşlerimiz yeni bir mağduriyet yaşamazlar. Biz istiyoruz ki işçilerimiz mağdur olmasınlar. Şuanda yaptığımız sosyal haklar ile ilgili ödemelerimiz de bu yöndedir. Burada biz sadece 2009-2010 yılı ödemelerini yapmadık  2011-2012 yılı sosyal haklarını da ödedik. 2013 yılı sosyal haklar için de yazışmalarımız sürüyor, onu da vereceğiz.”

 

TEKGIDA-İŞ: Genel müdür itiraf etmektedir ki toplu sözleşme geriye değil yetki alındıktan sonraki döneme ait imzalanır. Yani bir önceki söylediği yandaş sendika sayesinde geçmişe yönelik farkların ödendiği iddiası böylece kendisi tarafından yalanlanmıştır. Bu konu bu kadar açık ve nettir.

 

SÜTLÜOĞLU:  “Mustafa Türkel’in grev sürecinde yanlış hareket  ettiğini anlatan Sütlüoğlu, “Biz onu dostane uyardık. Grev öncesi uyardık. Burada grev yapmanız bizim mağdur etmez, 207 bin üreticiyi dolayısıyla 1  milyon insanı mağdur eder. Böyle bir şey yapmaya hakkınız yok. Böyle bir grevi de yapamazsınız dedik. Siz burada zor duruma düşersiniz. Gelin anlaşalım dedik gelmediler.”
 

TEKGIDA-İŞ: Mustafa Türkel, hem toplu sözleşme görüşmeleri sırasında, hem de grevin olduğu sabah İmdat Sütlüoğlu ile birçok kez görüşmüştür. Bu görüşmelerin ilkinde iki taraf belli bir maaş artışı üzerinde uzlaşmaya yaklaşmış ve olumlu bir izlenimle ayrılınmıştır. Genel müdürün iddia ettiği ifadeler hayal unsurudur. Kapalı kapılar ardında yaşananların şahitleri vardır. Genel müdür toplu sözleşmeyi imzalamaması yönünde kimden talimat aldığını açıkça ifade etmelidir.
 

Ayrıca beş yıldır işçiyi mağdur eden ve bu konuda tek bir samimi adım atmayanların 207 bin üreticiyi gerçekten düşünüyor olsa idi bayram öncesi çay paralarını yatırmalarını beklerdik. Bir kez daha hatırlatıyoruz, Çaykur’da grevi bir amaç olarak görmedik, genel müdürlüğün toplu sözleşmeyi imzalamaması sonucu başka bir seçenek olmadığı için yasal zorunluluk gereği gerçekleştirildi. Öte yandan Tekgıda işçinin hakkını almak için grevden kaçmayan bir sendikadır. Müstahsilin zor durumda kalmaması için de kampanya sezonundan bir ay önce greve giderek muhtemel bir anlaşma için de açık kapı bırakmıştık. Bu iyi niyetimizin istismar edilmeye çalışılması kabul edilemez.

 
 

SÜTLÜOĞLU: “İşçiler hür iradeleri ile istedikleri sendikayı seçmek hakkına sahiptirler. şuanda Öz Gıda iş Sendikası  daha çok üyeye sahip. Her hangi bir baskı söz konusu değildir. Somut olarak şunu bunu yaptılar diyemiyorlar. Genel yuvarlak laflar ifade ediyorlar.”
 

TEKGIDA-İŞ: İşçilerin hür iradeleriyle istedikleri sendikayı seçmeleri, Çaykur genel müdürünün lütfu değil Anayasal bir haktır. Aksi ise suçtur ve Çaykur genel müdürü bu suçu işlediği bir sonraki cümlesinde ifade ettiği şekliyle delillendirilmiş ve sabittir. Yuvarlak dediği ifadeler mahkemede kendisi aleyhine suç duyurusunda delilleriyle ve ifadelerle net olarak ortaya koyulmuştur.

Tarafsız olması gereken Genel müdürün bu açıklamaları da baskının ve mobbingin bir delili ve itirafıdır. Çok sayıda işçiyi kendi ve müdür ofislerine çağırarak sendika değiştirmek için tehdit ettiği çalışanlar ve yöre halkı tarafından bilinmektedir ve mobbinge uğrayan çok sayıda çalışan vardır ve genel müdürü dava etme hakları saklıdır. Kurumunu zarar ettiren ve çalışanlarını sendika değiştirmek için tehdit eden yöneticiler hakkında yasal yolları sonuna kadar kullanacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.” dedi.
 

TÜRKEL 3 KONUDA NOT DÜŞTÜ

Mustafa Türkel yaptığı bu sert ve çarpıcı açıklamalar sonrası ise 3 önemli konu hakkında ise özel bir not düşerek şunları söyledi;
 

*Sütlüoğlu, Çaykur’un Türkiye’de Pazar kaybettiği, dünyada üzerine kar yağan tek çay olma özelliğine sahip ürünü komşu ülkelere dahi satamadığı gerçeğini gizlemek için sendikal mücadeleye müdahale etmesi bölge insanı tarafından da tepkiyle karşılanıyor.

 

*Sütlüoğlu’nun son icraatı ise hemen yanı başında dünyanın en çok çayını tüketen Sovyetler birliği ve bağımsız ülkeler topluluğuna 1 kg dahi çay satamazken şimdi satamadığı 119 bin ton kuru çayı depolayacak yer aramaktır. Çaykur depoları dolmuştur çünkü çay satışında zafiyet yaşanmaktadır.
 

BATMAKTA OLAN FİRMAYA KIYAK

* Çaykur yönetimi geçen yıl 72 milyon TL zarar eden kurumu kurtarmak için büyük umut bağladığı soğuk çay “didi”yi Balıkesir’de batmak üzere olan özel bir firmaya ürettirmektedir. Ancak soğuk çay üretiminde ne bölge insanı çalışmakta, ne de bölgede üretilen çay kullanılmaktadır. Yine bölgeye değil, üretici firmaya kaynak sağlanmaktadır.